English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Onu

Onu translate Portuguese

446,812 parallel translation
Onu da alamayız hele ki son savaş öncesi.
Não podemos tirá-lo a ele também. Não antes da Batalha Final.
Emrine karşı koymanın bir yolunu buldu çünkü kalbinde o annesinin çocuğu onu gerçekten seven annenin.
Encontrou forma de resistir à tua ordem, porque tem a mãe dele nele. A que o ama de verdade.
Bu yüzden onu görmeni istemiyordum.
- É por isso que não queria que o visses.
Eğer onu durdurmazsak... bu bizim suçumuz olur.
E se não o detivermos é culpa nossa.
Dave diyebilirsiniz. Alamo görevinden beri onu hazırda bekletiyorduk.
Tem estado de reserva desde a missão do Alamo.
Etrafını uzun boylu adamlarla çevirmişti, bu da onu kısa boylu gösterdi.
Rodeava-se de homens altos e isso fazia-o parecer baixo.
Bu aletle onu öldürmeyeceğine emin misin?
Tens a certeza de que não o matas com isso?
Belki Flynn onu kaçırmıştır.
Talvez o Flynn o tenha raptado.
Sence Flynn onu nereden vurmuştur?
- De onde pensas que ele o atingiu?
Onu orada bırakamayız.
Não o podemos deixar ali.
Bırak onu.
Deixa-a.
Şuan Rittenhouse hakkındaki düşüncelerinden sonra, onu öldürmenin seni azıcık bile tatmin etmeyeceğini söyleyemezsin.
E aquilo que pensas da Rittenhouse agora? Não me digas que não gostavas que desse cabo dele agora.
Bak içeri girip onunla konuşacağım, ve onu Rittenhouse'u bırakması ve dönüşeceği canavara dönüşmemeye ikna edeceğim.
Vou ali, falo com ele e convenço-o a abandonar a Rittenhouse e a não se transformar num monstro, como é suposto.
Sen onu doğru yola ikna et, ben de onu bırakayım.
Convence-o de que há uma alternativa e eu poupo-o.
Onu aramak zorunda değilsin Charles.
Não precisas de fazer essa chamada, Charles.
- Onu öldürebilirler!
- Podem matá-la!
Biliyorum. Bu yüzden haberi olmadan onu suyla doldurup duruyorum.
É por isso que continuo a encher a garrafa de água dele quando ele não está a olhar.
Biliyor musun, onu yolumuzdan çekmek için bir şeyim var.
Tenho uma maneira de fazê-lo parar de nos chatear.
Sadece kapıyı kilitleyebiliriz. Onu öldürmek zorunda değilsin.
Podemos apenas trancar a porta, não precisas de matá-lo.
Onu öldüremezsin.
Não podes matá-lo.
Ben onu beslerim. Sen de alttan çıkanla ilgilenirsin.
Eu vou guardar a comida dela e tu seguras se alguma coisa cair.
Hayır ama bu saçmalığı Sheldon'a gösterdiğimiz zaman bunu onu çıldırtacak ve bizim için düzeltecek.
Não, mas quando mostramos esta grande asneira ao Sheldon, ele ficará maluco e terá de resolver.
Bir süredir ağlıyor da acaba onu uyutmak için birkaç taktiğin var mı diye merak ettim.
Ela só está a chorar há um tempinho e estava a pensar se usas algum truque para ela adormecer.
Sheldon evliliği düşünüyor mu onu bile bilmiyorum.
Nem sei se o Sheldon pensa em casamento.
Onu arayacak mısın?
Então, vais ligar-lhe?
Ben yıllardır oraya kakamı veya neyse onu yapıyorum.
Tenho feito cocó, ou o que for, mantém o mistério, lá há anos!
Onu yanında istemezsin ki.
Não o queres do teu lado!
Onu yakacak mısınız?
Espera, vais queimar isso?
Bu ara onu deniyorum.
Ando a ver se pega.
Onu bekliyordum. Ama dönmeyebilir.
Tenho estado à espera dele, mas ele pode não voltar.
Onu yaptım ben de.
Então, é isso que tenho feito.
Ne olacağını sanıyorlar, onu da anlamıyorum.
E nunca sei o que pensam que vai acontecer.
Bugüne dek her sevgilim, onu gerçekten sevmediğime dair bir kanıt bulma peşindeydi.
Todas as namoradas que já tive estavam sempre à procura de provas de que eu não as amava.
Marketteki bir erkeksiniz, yanınızdan bir kadın geçiyor ve beyniniz "Takip et onu!" diyor.
ser um tipo que está quieto no supermercado, ver uma mulher passar e o cérebro dizer : "Segue-a!"
Hafızasını güçlendirip onu sağlığına kavuştururum. " derler.
"Prefiro o Channing. Tenho cartões com imagens. Posso pô-lo bom de novo."
Ama babam öyle narsistti ki her nasılsa bana kızdı, sanki onu utandırmışım gibi.
Mas o meu pai era tão narcisista que ficou furioso comigo, de certa forma, como se eu o tivesse envergonhado.
Ama onu son görüşüm olabileceğini biliyordum, o yüzden... 30 yıl boyunca sevgi göstermediğim birine sevgi göstermeyi becermek kolay değildi. Yani o yüzden ben de elimi öpüp alnına koydum
Mas sabia que podia ser a última vez que o via, por isso era difícil saber como ser afetuoso com um tipo com quem não fui afetuoso durante 30 anos, por isso... simplesmente dei um beijo na minha mão, pu-la na testa dele
New York'a gittim, iki gün sonra babam vefat etti, yani onu bir daha göremedim.
Então, fui para Nova Iorque e, dois dias depois, ele morreu, por isso, não pude voltar a vê-lo.
Babam battaniye dağıtıyor olsa onu da isterdim.
Se o meu pai estivesse a dar cobertores, eu teria querido um.
Görmek için epey dikkatli bakmalısınız, ben de onu yapmayı seçtim sanırım.
É preciso semicerrar os olhos para o ver, mas acho que escolho fazê-lo.
Onu açıp, kafanı içine sokarak hızlıca bir göz atmaya ne dersin?
- Abre-a, enfia a cabeça lá dentro e espreita.
Polisler onu yakalayınca konuşacağını sandın.
Quando o FBI o apanhou, pensaste que ia falar.
Bu yüzden onu öldürttün.
- Por isso, mandaste matá-lo.
İhtiyacım olan bilgiyi verir vermez, onu sana derhal geri teslim edeceğim.
Vou devolvê-la à sua custódia assim que ela me der as informações que preciso.
Bu yüzden onu görmeye gidiyorum.
Por isso, vou falar com ela,
Aram, Kara Kitle'nin yerini bulmak için onu kullanabilir.
O Aram deve poder usá-lo para localizar a Missa Negra.
Bu onu yakalamak için tek şansımız.
Esta é a nossa única oportunidade.
Gavin ile ben euchre oynardık. Sen onu öldürmeden önce.
O Gavin e eu jogávamos às cartas, antes de o matares.
Bulun onu.
Encontrem-no.
Onu ismini ağzına bile alma.
Não te deixo dizer o nome dela.
Bir çift gelip onu denemek için almış ve geri getirmiş. Açık açık yani...
Fizeram-no às claras.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]