Oreos translate Portuguese
86 parallel translation
Lütfen Oreos'u alkışlayalım.
E agora, com vocês... The Oreos.
Kurabiyelerimi bana geri getir, seni kıl yumağı şey seni!
Volta aqui com as minhas Oreos, seu rabo peludo!
Snout genellikle gece saatlerinde yemek alemleri düzenlerdi.
O Snouth ia sempre aquelas maratonas de comida. Á noite comida oreos, queijo...
- Ezilmiş Oreos'lu olur mu?
- Gosta com chocolate?
Yankees'i Tigers'a tercih ederim. Streibnner'ı atmaları gerekse bile. Brewers'ı Red Sox'a.
Os Bruins contra os Red Sox, Oreos contra os Jay's... e o meu preferido, Frank Robbs.
- Belki Oreos'dandır ( kurabiye markası ).
- Se calhar é das "Oreos".
- Oreos yemiyorum.
- Eu não como "Oreos".
Ne demek Oreos yemiyorum?
Ah não? !
Markete gider misin? Oreos'umuz bitmiş de.
- se fores ao supermercado, temos Oreos?
Biri bütün içleri yiyip geri kalanını atmasaydı Oreos'suz kalmazdık yaramaz çocuk.
era suposto termos se alguem nao tivesse comido os recheios e deitado o resto fora, seu maroto.
- Maden filan gibi..
- Oreos, geleias...
Baca borusundan girmeye çalışan şişman bir adamı bir paket kurabiye ve koca bir bardak sütle alaya almıştım.
Um homem gordo a tentar descer por uma chaminé apertada e ainda lhe dou ofereco Oreos e um copo de leite gordo.
Bir kutu Oreo bisküviyi elma suyuna batırmayı önerirdim ama belki o dönem bitmiştir. - Ford?
Eu sugeria uma caixa de Oreos molhados em sumo de maçã, mas se calhar ela já não come isso.
Joey ağzına 15 tane Oreo tıkıştırıyor.
O Joey a enfiar 15 Oreos na boca.
Sana koca bir paket bozuk Oreos getirdim.
Trouxe um saco grande de bolachas esquisitas.
Oreos'u çok severim.
- Claro, eu adoro Oreos.
Elimizde tek olan Oreos.
Agora só fazem falta uns biscoitos de chocolate. Que tal te parece, querida?
Gerçekten Kongo'ya gidip pastadan, erkeklerden ve diğer zevklerden vaz mı geçeceksin?
Vais mesmo para o Zaire e desistir de bolos, de Oreos e de homens?
- Hayalet kurabiye sever mi?
O fantasma gosta de oreos?
Beni kevgire çevirirler.
Passaria de mão em mão como um pacote de Oreos.
Fransız kızartma ve oreos.
Batatas fritas e oreos.
Oreos onlar, Sheldon.
São Oreos, Sheldon.
- Üstünde "Oreos" yazıyor.
- Têm "Oreos" escrito.
Halleyler, üzgünüm bu 1896 yılına ait.
"Oreos". Lamento, são de 1896.
Kremalı bisküviler!
Oreos!
Farkındayım. Tanrım, birikimlerimin bu denli azalması... ... çocukluğumdan beri ilk kez başıma geliyor.
As minhas poupanças não levam uma rabecada tão grande desde que eu era miúda e surgiram os Oreos Duplos no mercado.
İğrenç kurabiyeler yerdim.
Comia Oreos. - Eu gosto disso.
Dur ne beklediğini tahmin edeyim. Uyku tulumları, fenerler, fıçı,.. ... üç kutu bayat kraker, yarısı yenmiş kremalı bisküvi paketi,..
Deixa-me ver : pensaste em sacos-cama, lanternas, barris de cerveja, três caixas de Triscuits, meio pacote de Oreos,
Ve bu sabah acı soslu yumurta ve yarım paket çikolata yedim.
E, esta manhã, comi ovos com molho e meio saco de Oreos.
Oscar kilere girmiş. Üç kasa kaymaklı bisküvi yemiş.
O Oscar entrou na despensa, comeu três pacotes de Oreos e está a morrer.
Kaymaklı bisküvi yedirmiyorum ki.
- Não lhe dou Oreos!
Biz de Oreos ve taze kahve de var.
Também temos Oreos e café acabado de fazer.
Sadece bir çift Oreos gitti.
Só faltam algumas oreos.
Buralarda tatlı türü bir şeyler var mı?
Tens aí uns doces? Oreos ou algo?
Oerols, şekerleme?
Oreos, bolachas...?
Çünkü Oreos kurabiyelerini severdim
Porque eu adorava biscoitos Oreo.
Oreos severmiş ve siz ona kurabiye canavarı dermişsiniz, siz takmışsınız
Ela ama Oreos, e você a chamou de "monstrinha do biscoito", e você encurtou.
Asyalılara "Krem karamel", zencilere "Profiterol".
Como twix e oreos.
Ama kolanın yerine bol kurabiye parçacıklı McFlurry olsun. İyice karışsın.
Em vez de uma Coca-Cola, dê-me um McFlurry com Oreos extra, bem mexido.
Bonibonu çok seviyorlar.
Juro que gostam de Oreos.
Bu sanki parça çikolatalı.
Parece... Bolachas Oreos.
Evet, bu parça çikolatalı.
É mesmo de bolachas Oreos.
Kaymaklı bisküvinin kaymağının polimerinden.
É um polímero altamente concentrado que metem nos'Oreos'.
Benimle konuşmaya bile tenezzül etmeyen insanlara çikolatalı kurabiye satmak için Çin'e gitmek istemiyorum.
Eu não devia estar na China a tentar vender Oreos a pessoas que nem sequer querem falar comigo.
Yarım paket bisküvi doritos ve cheetoslar.
Pacotes meios de Oreos, Doritos, Cheetos...
Bütün Oreos'lar bitti mi?
Já não há mais das de sabor a Oreos?
Bana "kıyamam" yapıldığı anda canım hamur işlerine saldırmak istiyor.
Recebo isso e quero imediatamente comer três pacotes de Oreos.
Hidroksil?
Hidróxidadas? ( bolachas parecidas a oreos )
- Casablanca ve Oreos.
- Casablanca e Oreos.
Howard, tezgahın üzerine bıraktığım çikolataya ne oldu?
Howard, o que aconteceu aos Oreos que deixei em cima da bancada?
Oreos.
Oreos.