Ormana translate Portuguese
1,959 parallel translation
Şüpheciliğimi bağışla ama ormana dalmadan önce... Richard'ın söylediği son şey hepimizin cehennemde olduğu ve şimdi ne yapmamız gerektiği konusunda bir fikrinin olmadığıydı.
Perdoa o meu cepticismo, mas a última coisa que ele disse antes de correr para o meio da mata foi que estávamos no Inferno e que não sabia o que deveríamos fazer a seguir.
Hayatta kalanlar ormana dağıldı.
Os que não morreram, fugiram para a selva.
Bizi ormana çıkaracak gizli bir tünel buldum.
Encontrei um túnel secreto que leva à selva.
Erica ile ormana yüzlerce defa gittim.
Já fui para a mata com o Eric mais de 100 vezes.
Ormana yasak aşk için kaçmamız şimdi de meyve toplamaya gitmemiz?
Fugimos para namorarmos em segredo na floresta, e vamos apanhar amoras?
Ormana gidiyorum ve Cammy'i kontrol edeceğim.
Vou à floresta procurar pela Cammy.
Bu sen ormana gittiğinde mi oluyor?
Queria ver como iam os meus projectos.
Evet, ormana inmeden önce, oraya da gitmiş.
Sim, teve de ir lá, antes de ir para a selva.
Ormana kaçıp, William'ın bizi izlemeyeceğini ummak daha güvenli olmaz mı? Bu güvenlik meselesi değil.
Não seria mais seguro correr para a floresta, esperar que William não fosse atrás?
Locke, Richard'ı neden ormana götürdü biliyor musun?
Sabes por que é que o Locke levou o Richard para a selva?
Bir çocuğun peşinden ormana daldı.
- O Locke? Foi a correr atrás de um miúdo para a selva.
George onu ormana götürüp bir gün içinde yaşayacakları güzel küçük bir ev hayal etmesini söylüyor.
Então, o George leva-o para a floresta, diz-lhe para olhar para ali e imaginar a casinha onde vão viver um dia.
Umarım ormana gitmiyoruzdur.
Nós não vamos para a floresta, espero eu.
Yani Japonlar bizi yarıp geçer ve havaalanını geri alırlarsa emirlerimiz ormana dalıp gerilla gibi savaşmak yönünde.
Caso os japoneses consigam penetrar e conquistem o aeroporto, as nossas ordens são para irmos para a selva e lutarmos como guerrilheiros.
- Onları ormana götürürüz gerisini diğer hayvanlar halleder.
Levo-os para a floresta e os outros animais acabam com eles.
Sonra ormana sürükleyip, gömmeye çalıştın.
Depois arrastaste-a até à mata e tentaste enterrá-la.
Haftada iki defa ormana erzak götürür.
Ele faz entregas duas vezes por semana na floresta.
Kim Chloe'ye ormana gitmesini söyledi?
Quem disse à Chloe para ir dar uma volta na floresta?
Eminim Lois seni ormana tekmeleyerek ve bağırarak götürmedi.
Tenho a certeza que a Lois não teve de te arrastar para a floresta aos pontapés e a gritar.
Ormana geldim çünkü hayatı bütün ayrıntıları ile yaşamak istedim, ve görmek istedim, öğrenmem gerekenleri öğrenmiş miyim, öleceğim zaman, daha yeni anlıyor olmamak için, aslında hiçbir şey bilmediğimi.
"Eu vim para a floresta porque desejei viver deliberadamente, e ver se não podia aprender o que tinha para ensinar, e não, quando vim para morrer, descobrir que não tinha vivido."
Ormana bırakalım ve başının çaresine baksın.
Deixamo-lo na floresta e vimos embora.
Vahşi ormana hoş geldin.
Bem-vindo à selva.
Will'in, gece yalnız başına ormana gitmesine izin vererek sözünü tutmadığını düşündü.
Achou que o Will tinha traído a confiança dele, ao deixá-la ir sozinha à noite para a selva.
Düşündüğüm şey gizlice ormana sokulup onunla seks yapmaması gerektiğiydi.
Não, achava que ele não devia ir para a selva para fazer sexo com ela.
Texas Rose Barbecue'nün arkasındaki ormana doğru kaçtı.
Ele fugiu pela floresta em Texas Rose Barbecue.
Aile ağacı, çöktüğünde hepimiz bizi ormanda çıkaracak ya da yeni bir ormana sokacak bir arkadaşa ihtiyaç duyarız.
Quando a árvore genealógica é abatida, precisamos sempre de um amigo que nos guie para fora da floresta. Ou que nos guie até ela.
Evet, bir gün, hazır olduğunda.. ormana gidip öleceksin.
Sim, e um dia, quando estiveres preparado, vais sair para a floresta e morrer.
Ormana gitti ve geri dönmedi.
Ele foi ao bosque e ainda não voltou.
Nasıl oldu da ormana gömüldü?
Como acabou enterrada na floresta?
Küçükken ormana gider ve eve kan içinde dönerdi.
Quando era pequeno ia para a floresta e voltava coberto de sangue.
- Hillary birini desteklediğinde, onları ormana götürürdü, böylece temasa geçebiliyorlardı. - Neden?
- Porquê?
Bu yüzden onu ormana kadar takip ettin, sadece emin olmak için.
Seguiu-o até ao bosque para se certificar.
Alerjim var, ormana girmem.
Tenho alergias. Não entro em bosques.
Ben de dahil bazılarımızsa ormana sığınıp, kaçtık.
Alguns, eu incluído, foram para a floresta e escaparam.
Ormana girince telefonum çekmedi.
Quando se entra na floresta, o telemóvel não tem sinal.
Ormana mı?
- Para onde?
Ormana doğru kaçıyor.
- Fugiu para a floresta.
Kuluçkaya yatan bu ormana timsahlar salınmış, ve reaktör suyuyla ısınırak, öyle bir serpiliyorlar ki!
Foram introduzidos crocodilos nesta selva pesada, e aquecidos pela água do reator, desenvolvem-se como nunca.
Bilirsin işte, küçük grubumuzu topluyoruz bir kurban seçiyoruz, çalışanlardan biri mesela. Ormana götürüyoruz ve ve onunla besleniyor.
Você sabe, reunimo-nos, escolhemos um sacrifício, um dos empregados por exemplo, e vamos para a floresta,
Düzinelerce adamı ormana salıp hareket eden her şeye ateş açtırmak iyi bir fikir değil.
Pôr dezenas de homens na floresta a disparar contra tudo o que mexe, não é boa ideia.
Aslında bu iş için ormana giderler tuvalete gitmezler.
Tecnicamente, vão à floresta, não à casa de banho.
Yanık ormana götürdüğünü düşündüm, ama hiçbir şey yoktu.
Pensei que talvez a tivesse levado para o bosque onde o queimei, mas nada.
Bu sabah gittikten sonra, ormana gidip, bıraktığınız yerdeki cesedi buldum. Açıkta, birinin üzerine basabileceği şekilde yerde duruyordu.
Depois de terem saído, hoje de manhã, fui à floresta e encontrei o corpo dele ali mesmo onde vocês o deixaram, perfeitamente à vista de qualquer pessoa que passasse por ali.
Ormana doğru.
Para a floresta.
- Ormana yürü hemen!
- Para a floresta agora!
Beraber ormana gidelim, sen 15 kilometre sonra yorgunluktan ölürsün.
Vem comigo para a floresta e cai de cansaço passados 15 km.
Tuzakçılıkla geçinenler ve biraz para kazanmak isteyenler ormana gidiyorlar.
Os que vivem das armadilhas e precisam de ganhar algum, vão para a floresta.
Kızın o gece ormana doğru koştuğunu söyledi.
Ele disse que... ela saiu a correr para a floresta naquela noite.
Ormana falan düşerse, inanın bana... ses bile çıkarır.
Se aquilo cair na floresta, acreditem, faz barulho.
şimdi tek düşündüğü açık kalp ameliyatı yapabilceği... ormana nasıl döneceği bir çakıyla.ve sen ormanlardan nefret edersin.
Vou esconder isto da Charlotte. Acho que o Pete nem ligaria. Só pensa em voltar para a selva, e fazer cirurgias cardíacas abertas com um canivete.
Gloucester'ın ordusu ormana kaçıyor.
Gloucester está a retirar para a floresta.