English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Ortagı

Ortagı translate Portuguese

11,355 parallel translation
Acosta'nın ortağını bulduklarını düşünüyorlar.
Eles acham que encontraram o parceiro do Acosta.
Acosta'nın gizemli ortağının kulladığı telefon bugün erken saatlerde doğu Harlem'de kullanıldı.
O telemóvel do parceiro misterioso do Acosta foi usado hoje de manhã em Harlem.
Selam, memurlar Acosta'nın ortağını binaya girerken yakamışlar.
Os agentes viram o parceiro do Acosta a entrar no prédio.
Acosta'nın ortağı bizi Loksat'a yaklaştırabilirdi.
O parceiro do Acosta podia aproximar-nos do Loksat.
Ortağıyım.
Sou o co-proprietário.
FBI veri tabanı adamın, eski ve sevgili dostumuz Gabriel Waincroft'un ortağı olduğunu söylüyor.
A base de dados do FBI identifica-o como um associado conhecido do nosso velho e querido amigo Gabriel Waincroft.
Ortağını dinle.
Ouve o teu parceiro.
- Ortağına ulaştın mı?
- Já falou com o seu parceiro?
Yardım istediğiniz kıdemli ortağın adını verin. Ben de size bir dokunulmazlık anlaşması sağlayayım.
Dê-nos o nome do sócio a quem pediu ajuda e peço que lhe consigam um acordo de imunidade.
- O ya da suç ortağı.
Ou o cúmplice dele.
Bunca zaman tatildeki bir ortağın ofisinde duruyormuş.
Esteve até agora no gabinete de um sócio que está de férias.
Bir kere donduğunda, tanktaki herhangi bir hava kaçağı baloncuk deseni oluşturacak bu da Ray'in ortağının tankının kusurlu olduğunu ve ölümünün Ray'in kabahati olmadığını gösterecek.
Quando endurecer, qualquer fuga de ar do tanque vai criar um padrão de bolhas, indicando o defeito no tanque do parceiro do Ray e que a sua morte não foi culpa do Ray.
Ray, ortağının ölümünden kendini mesul tutuyor ve bu da yaşamını olumsuz etkiliyor.
O Ray culpa-se pela morte do parceiro, e está a afectar a vida dele negativamente.
Ve bence bunun nedeni ortağının ölüm yıldönümünün yaklaşması.
E acho que é porque o aniversário da morte do parceiro dele está a chegar.
Tüpün hasarlı olabileceği ve ortağının ölümünden sorumlu olmadığına dair bir teorim var.
Tinha uma teoria de que estava com defeito, e a morte do teu parceiro não foi culpa tua.
Cooke ve ortağı araştırma merkezini ele geçirmiş.
O Cooke e os seus cúmplices tomaram o controlo da estação de pesquisa.
Ortağı hâlâ oralarda bir yerde.
A parceira dele continua por aí.
- Tamam. Logan'la ortağında telsiz vardı değil mi?
O Logan e a parceira dele...
Ben dedektiflerden Müfettiş Bucket ve ortağınız Bay Jacob Marley'in öldürülmesi nedeniyle buradayım.
I am balde inspector do detetive, E eu estou aqui para falar do assassinato de seu parceiro, o Sr. Jacob Marley.
Söylememin bir sakıncası yoksa Bay Scrooge ortağınızı aniden trajik bir şekilde kaybetmek sizi çok da etkilemiş gibi gözükmüyor.
Se eu poderia dizer isso, mr scrooge, Você não parece excessivamente perturbado pela súbita. E um pouco trágica perda de seu parceiro.
Yani Kenny'nin suç ortağı varmış.
- Ena. Ele tinha um cúmplice.
Suç mahallinde cebe hap attığımı düşünüyorsan, o sırada ortağımın kay kaybından ölmesini engellemekle meşguldüm. Kusura bakma.
Se pensa que roubei alguma coisa do local do crime, eu estava ocupado demais a evitar que o meu parceiro sangrasse até à morte.
Ortağım Don E. kayıp partiyi bulmaya çalışıyordu.
O meu sócio, o Don E., tem tentado localizar este lote perdido.
Yani ortağını Mary mi öldürdü?
Portanto, a Mary matou o seu parceiro?
Size söylediğim gibi depoya Noel Baba kostümümü almak için gittim ve ortağınızın o kadın tarafından öldürülmek üzere olduğunu gördüm.
Tal como lhe disse, passei pelo armazém para ir buscar o meu fato de Pai Natal e vi a tal mulher prestes a matar a sua parceira.
Ortağım dilsizdir Dedektif Babineaux.
O meu sócio é mudo, Detective... Babineaux?
Ve kendi başıma karşılayamayacağım için,... işe, Cole ile işletme ortağı olarak girmeye karar verdim.
E não podia comprá-lo sozinha, por isso eu o Cole decidimos fazê-lo juntos, como sócios.
- İşletme ortağı?
- Sócios?
- İş ortağı olarak. Nasıl olacak?
- Como sócios.
Demek istediğim ayrıntıları konuşmadık ama.. .. hala ortağız, değil mi?
Só temos de afinar os pormenores, mas ainda sou sócio, correto?
Ortağının parmak izini araştırdık. Katie Dawson.
Pesquisamos as impressões digitais da sua parceira...
Palm Springs Polisi'ne göre sana tıpatıp benzeyen Albert Keating adında bir ortağı varmış ama polis sorgusundan önce ortadan kaybolmuşlar.
- De acordo com a Polícia de Palm Springs, ela tinha um parceiro, Albert Keating. Que corresponde exactamente à sua descrição. Mas, eles desapareceram antes que a Polícia os conseguisse interrogar.
Ortağımı öldüren belli ki bir şeyler arıyormuş.
Então... quem matou a sua parceira, foi lá à procura de alguma coisa.
Tamam ama belli ki ortağını öldürene göre öyle değilmiş.
Claramente, a pessoa que matou a sua parceira pensou de forma diferente.
Ortağını vurman gibi mi?
Como alvejar a sua própria parceira.
Sonra gidip ortağını öldürdün.
Então, depois, matou a sua parceira.
- Bizi bir ortağım tanıştırdı.
Um conhecido colocou-nos em contacto.
Thomas'ın ortağıymış.
Aparentemente, ele e o Thomas eram sócios.
Sadece ortağını neden öldürdüğünü bilmek istiyoruz. Ne?
- porque é que mataste o teu parceiro.
Daha ziyade ortağım olacaktı.
- Mais um sócio no negócio.
Evet, bir suç ortağı olmalı.
Teve um cúmplice.
- Kendisi eski ortağım ve onu listenin başına koymamın sebebi Manitowoc'taki çoğu polis ondan "korkar" demek istemiyorum ama onu tanırlar ve bir avukat olarak hürmet ederler.
- Ele é o meu ex-parceiro e aquilo que o colocou no topo da minha lista é o facto de saber que muitos polícias de Manitowoc têm não quero dizer medo dele, mas conhecem-no e respeitam-no como advogado,
Ama bir suç ortağının olması beni hiç şaşırtmadı.
Estou surpreendido com a idade dele, mas não... não fiquei surpreendido que houvesse mais alguém envolvido.
Burası Keith'in ortağının evi.
É a casa da sócia do Keith.
Ve sonra göt suratlı erkek arkadaşım, Bobby beni laboratuvar ortağım ile aldatmıştı. Çünkü benim istemediğim şeyleri yapmak için can atıyordu.
E o otário do meu namorado, o Bobby, traiu-me com a minha colega de laboratório porque ela estava disposta a fazer coisas que eu não estava.
Bayan Elizabeth, eve girer girmez....... sizi gelecekteki hayat ortağım olarak gördüm.
Ms. Elizabeth, assim que entrei nesta casa escolhi-a como companheira para a minha vida futura.
Warren Buffet'ın briç ortağını tanıyan biriyle tanıştım, şirket hisselerim karşılığında Buffet'ın numarasını isteyeceğim uygulamamı yükleyeceğim, Buffet'ın bilgilerini kullanıp tüm parayı alacağım.
Porque conheci uma pessoa que conhece um amigo do Warren Buffett. Vou-lhe oferecer acções da minha empresa em troca do número de telefone do Warren Buffett. Uso o "Eupesquiso-te" no Warren Buffett, ofereço a minha app e ganhar acesso a milhões de dólares em capital de investimento, comprar a minha ilha e habitá-la com estrelas porno.
Büyük Patlama Tüm Kasabayı Sarstı N-Tek'in Ortağı ve Beş Kişi Daha Öldü
Explosão Fatal na N-TEK deixa co-fundador Edward Miles queimado
İş ortağım o olduğu için çok şanslıydım kısa bir süreliğine de olsa.
Tive sorte de ser parceiro dele mesmo que por tão pouco tempo.
Ortağımı yanlış seçmişim, Jim.
- Escolheste o parceiro errado, Jim.
Onlar güçlü bir ortağı vardır.
Vocês são um casal poderoso!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]