Otomatik translate Portuguese
2,685 parallel translation
Yarı otomatik bir silah lazım. 10'dan fazla mermi alan.
Semi-automática, com 10 tiros no mínimo.
En basitinden, otomatik bir "A" almış olursunuz. Ve ben düşündüğümde böyle bir şefkat duygusu... -... aslında...
E acho que esse tipo de compaixão é é algo para...
UAÖ * üyesi ve otomatik vitesli araçlar için sürücü ehliyeti var.
É um membro da Amnistia e tem uma carta de motorista especial.
Aramızda yakınlık falan oluşmadı otomatik olarak.
Olha, não há nenhuma ligação automática entre nós.
Gemimizi kaybettik ve otomatik pilot devreye girmeden önce sadece 22 saatimiz var, sonra sonsuza kadar burada saplanıp kalırız.
Vou sim. Não é justo.
Gemide, indikten 24 saat sonra otomatik olarak Dünya'ya geri dönmek üzere ayarlanmış bir emniyet programı var.
- Eu disse que não conseguias. - Apanhei-te!
Otomatik pilotta ninja gibi tuzak kuruyorsun.
Tu emboscas em piloto automático, como um ninja.
Aslında, iyi ebeveyn olmak otomatik olarak daha az eğlencelisiniz demek oluyor.
Na verdade, ser um bom pai quer dizer menos divertido. É um jogo de zero total.
Tabii bir de otomatik tüfek.
E espingardas automáticas.
Tavsiyem ile, üzerinizdeki federal otomatik silah suçlamaları 15 yıldan 3 yıla düşecek. Hatta 14 aya kefaletle çıkabileceksiniz.
A minha recomendação para as acusações das armas automáticas serem reduzidas de 15 para 3 anos, com liberdade condicional em 14 meses.
Bu da federal otomatik silah suçlarını düşürür.
Deste modo só ficam as acusações federais por posse de armas automáticas.
Otomatik yaşamda son nokta.
Tudo o que há de melhor em automatismos.
Anahtarını odada bırakmış ve otel de otomatik olarak çıkışını yapmış.
- Não saiu. Deixou o chave no quarto, e o hotel fá-lo automaticamente ao meio-dia.
Bankanın kasa dairesi kapıları mesai bitiminde otomatik kapanır.
Estas portas dos cofres fecham automaticamente ao fim do dia.
Otomatik bahçe sulayıcılarınızı kapatmak isteyebilirsiniz.
É melhor desligarem os aspersores automáticos.
Yırtıcı bir hayvanın saldırısına karşılık yapılan otomatik anatomik bir tepkidir.
É uma resposta anatómica automática ao ataque do predador.
Zannedersem otomatik pilota geçti ve kontrolü bizden aldı.
Penso que mudou para piloto automático e não nos deixa pilotá-lo.
Çıktı. Otomatik düzende.
Recebi no modo automático.
Çamaşırhane sistemi büyük ölçüde otomatik.
O sistema da lavandaria é quase todo automático.
Yok, buradaki otomatik makina çok moloz.
Não. A máquina daqui é uma porcaria.
Kullanılmış kadın külotlarıyla dolu otomatik satış makinaları vardı.
Lá, há máquinas automáticas que vendem cuecas usadas.
Otomatik makinalardan epey farklı.
Ainda fica longe das máquinas automáticas.
9mm otomatik, 6 kurşunlu.
Uma arma automática de 9 mm, com seis balas.
9mm otomatik 6'lı.
Uma arma automática de 9 mm com seis balas.
Lüften bana geri dön Annie tamam mı? "Otomatik kaydedildi"
Apenas volta para mim, Annie, ok?
Ağabeyi, Los Angeles'taki çetelere otomatik silahlar sağlamış bir topçu subayı olabilir.
Temos um sargento que pode estar a fornecer armas para bandos de L.A.
Otomatik silahlar kullanmışlar.
Usaram armas automáticas.
Kolombiya uyuşturucu kartelinin üyeleri olduğuna inanılan iki kişi arabalarında otururken otomatik tüfeklerle tarandı.
Dois homens, acredita-se serem membros de traficantes colombianos, foram atingidos com metralhadoras automáticas quando entravam nos carros.
O katilleri ve otomatik silahları sokaklardan almalıyız.
Para apanhar esses assassinos. E tirar as armas automáticas das ruas.
Tamam, uçak otomatik pilottaysa, onu geri çeviremez miyiz?
Se o avião está em piloto automático, não podemos assumir o controlo?
Otomatik pilotu kaybettik.
Perdemos o piloto automático.
Otomatik pilot bozuldu.
O piloto automático foi-se.
Otomatik pilotu dert etme.
Não te preocupes com o piloto automático.
Otomatik pilota ne oldu, beyler?
O que aconteceu ao piloto automático, senhores?
Otomatik pilot tekrar geri geldi.
Acho que o piloto automático voltou.
A, pardon, otomatik yazım denetimim.
Desculpa, é o meu corrector ortográfico.
Sadece otomatik odaklamadır, poz süresidir, yakınlaştırmadır...
É só, tu sabes, o auto-focus, a velocidade de fecho, o zoom...
Garaj kapısı, otomatik ateşlenen pistol.
Uma pistola automática com um motor de garagem. Calma.
- Gazın türü bilinmiyor, ancak binanın otomatik kilitlenmesini tetikliyor.
- O tipo de gás é desconhecido, mas está a accionar o fecho de portas no edifício.
Yani otomatik bir silah.
Portanto, uma arma automática.
Yarı otomatik.
Semi-automático.
Şef bir M1911 Colt 45 bulduk, yarı otomatik.
Chefe, sim. Tenho um Colt M19110,45, semi-automático.
Benimki gibi küçük bir işi başarılı bir şekilde yürüttüğünüzde, insanlar otomatik olarak kara para akladığınızı ve kokain sattığınızı düşünür.
Você tem um bem sucedido negócio como o meu, e as pessoas automaticamente presumem que está a lavar dinheiro e a vender cocaína.
Kullandığı program... Tüm değişiklikleri, otomatik olarak, 5 dakikada bir kaydediyor.
O programa com que ele trabalhava... está configurado para automaticamente salvar as alterações a cada cinco minutos.
Program otomatik kaydediyor dedin.
Disse que o programa salva automaticamente.
Yani, bu sabah, iki şüpheli... beş değil... maske takıyorlar - beyzbol şapkası değil... bir bankayı otomatik silahlarla basıyorlar, not kullanmıyorlar, birini öldürüyorlar.
Então, esta manhã, dois suspeitos, não cinco, usando máscaras, não bonés de basebol, assaltaram um banco com armas automáticas. Não usaram bilhete, matam alguém.
Otomatik bir alet sadece.
É um aparelho automático.
Bay Newman. İyi ki pazar günü sinemada otomatik bilet gişesini kullanmışsınız.
Sr. Newman, ainda bem que usou a venda automática de bilhetes no cinema, no domingo à noite.
Tam otomatik silahlar ve ihtiyaç fazlası mermi Nevada'da epeyce yaygın.
As armas automáticas e as munições estão amplamente disponíveis no Nevada.
Otomatik silahları vardı.
O artilheiro dele morreu.
Otomatik makinalarda mı?
Máquinas automáticas?