Outdoors translate Portuguese
32 parallel translation
- Evet, Bayan Outdoors.
- Sim, Srta.
Outdoors.
Podes dizer-me?
Neden sana "Outdoors" diyorlar?
Porque te chamam de "outdoor"?
Şimdiden duvar ilanlarında yerini aldı. "Şu somunlara bak!"
Já imprimiram os outdoors, "Olha-me só para esses pãezinhos"
Piramitlerin iri reklam tabelalarına benzediğini söyleyen bu hırsızlar "Kralı buraya tüm hazinesiyle beraber gömdük" dediler.
As pirâmides, para estes ladrões, eram como enormes outdoors, dizendo, "Nós enterramos o rei aqui e todo o seu tesouro juntamente com ele".
Outdoors dergisi seninle röportaj yapmak istiyor.
A revista Outdoors quer uma entrevista.
- Billboardları gördün mü?
- Outdoors, viste os outdoors? - Sim, vi.
Billboardlarla yaşayabilirim, afişlerle yaşayabilirim. Ama arabalardaki etiketler sonsuza dek.
Outdoors eu consigo suportar, posteres eu consigo suportar, mas um autocolante, é... é como se tivesse pegado para sempre.
Ben Cookie Devine, ile beraber olsaydım reklam tabelalarına asardım.
Sinto muito. Se eu fosse a Cookie Devine, Criava outdoors.
Otobandaki tabelalara büyük afişler ve bizim mütavazi kampanyamızın can alıcı vuruşu.... yürekten mesajımız seçim gününe kadar bütün tvlerde yayınlanacak.
Outdoors nas auto-estradas. E o prego que vai selar o caixão do nosso adversário careca nas eleições... A mensagem principal, em todas as estações de TV do Kansas desde agora e até ao dia das eleições.
Billboardlarınızı görmiştüm.
Já vi os outdoors.
Yüksek konsantrasyonlu alüminyum oksit ve bununla birlikte dış cephe, köprü ve gemi boyamasında kullanılan klorlu kauçuk boyası izi bulduk.
Grandes concentrações de óxido de alumínio, e também, vestígios de tinta de borracha colorida, usada em outdoors, principalmente em pontes e navios.
Seni reklam panolarından tanıdım.
Reconheço-te dos "outdoors".
"Çıplak Ateş" yarın piyasaya çıkıyor. Cody de reklam tabelalarını övüyordu.
Naked Heat será lançado amanhã e Cody e eu estávamos a admirar os outdoors.
Reklam panolarının bir sürü fotoğrafını çektim.
Tenho tantas fotos legais de todos os outdoors.
Times Square'dekilerden daha mı güzel reklam panoları var?
Eles tem outdoors melhores do que os da Times Square?
Panolar, posterler, çıkartmalar, asansörler, benzinlikler, uçaklar, bardaklar, peçeteler, kahve tutucuları, askılıklar.
Em outdoors, cartazes, etiquetas, elevadores, bombas de gasolina, aviões, copos, guardanapos, porta-café, cabides de arame.
Ne reklam panoları, ne bayrak ne de poster.
Sem outdoors. Sem banners, sem cartazes.
Ve başarılarına. Bir barın var. Ve billboardların her yerde.
E olha o sucesso, com o bar, e com os outdoors por todos os lugares...
Billboardlarda reklamlarımı gördün ve ben de para olduğunu düşünüyorsun.
Tu olhaste para cima e viste o meu rosto num monte de outdoors, e achaste que eu tinha dinheiro.
"Vampire Diaries" dizisini ve senin billboardlarını.
The Vampire Diaries e o teus outdoors
"Odile, onayını aldıktan sonra reklam panolarına asılmak üzere göndereceğim."
A ANEXAR FICHEIRO Odile, dependendo da sua aprovação, está pronto para ir para a agência de outdoors.
Tüm şehirde reklam panolarında.
Vi os seus outdoors pela cidade.
Gretta James''The Great Outdoors''
Isto é tão empolgante.
Billboardlardan mı?
Internet? Outdoors?
İlanlar ve televizyon reklamları, moda çekimleri, ayın Playboy güzelleri.
Publicidade e anúncios de TV, outdoors e artigos de moda e "Playmate do Mês",
- Reklam panoları...
- Está naqueles outdoors.
O tabelalar... - Dahi işiydi onlar.
- Aqueles outdoors.
- Tabelalarını başkaları da görmüş.
- Devem ter visto os outdoors.
Reklam panoları size göre reklamlar gösterir, kiliseler devamsızlığınıza bakar.
Os outdoors escolhem o que mostrar, as igrejas usam-na para saber quem lá vai.
Otobüs durakları ve bilbordlarda görmüştüm.
Nos autocarros e outdoors.
Gidip ilan panolarına bakacağım.
Vou à procura de outdoors. Ainda não desisti deles.