Oxy translate Portuguese
191 parallel translation
Ben olsam, Kent Sarayı ya da daha iyisi, Oxy Kulesi'ne yerleşirdim... Yani o zindanda oturmak yerine...
Se fosse eu, estaria a viver no topo da Câmara, ou melhor, da Oxy Tower, em vez daquela espelunca onde está.
Oxy bağımlısıydı.
Era viciado em Oxy.
Uçmak için gidip, kendime reçete yazdırdım.
Comprei uma receita de Oxy.
Fırt olacak sanmıştım, ne ki bu? Bugünlerde herkes Oxy kullanıyor.
Agora, toda a gente mete oxicodona.
Kensit'e ne zamandır mal veriyorsun?
Quanto tempo forneceu Oxy à Kensit?
Oxy eğlencelik değil.
O Oxy não é uma droga de lazer. Implica uma dependência.
- Ecstasy, Oxy, kokain.
- Ecstasy, oxy, coca.
Lisa Kensit üç yıl kafası dumanlı iken dava görmüşse bunu bilmek istemiyorlar.
A Lisa Kensit pode ter defendido casos sob o efeito de Oxy durante três anos, mas não querem saber. O Aceveda também não.
Percocet, Oxy, Valium.
Percocet, Oxy, Valium.
Hecht, Hill, siz arabada kalın, Oxy-12 setine ihtiyaç olabilir. Telsizin başından ayrıImayın.
Hill, ficas aqui até termos uma análise da situação dos reféns e controla o rádio.
Oxy 10.
Oxy Ten
Al. Oksijenini de ister misin, hayatım?
Queres o teu oxy, querido?
Oxy? Vics? Percs?
Produtos químicos, drogas, antidepressivos?
Oksijenli su iyi olabilir.
Talvez um pouco de Oxy.
- Oxy * bebeğim. - Benim için mi?
- Oxycontin, querida.
Oxy yok mu hiç?
- Não tens ácido?
Sen hemşirelerine ilaçlardan uzak durmalarını söyle.
Diz às tuas enfermeiras para se manterem afastadas do Oxy.
Seni sürtük, bana Oxy sattığını söylemiştin ama o haplar antibiyotikti.
Disseste-me que me estavas a vender analgésicos, mas aqueles comprimidos eram antibiótico.
Bana Oxy sattığını söylemiştin ama o haplar antibiyotikti.
Disseste-me que me estavas a vender analgésicos, mas aqueles comprimidos eram antibiótico.
Mason ambulans görevlilerini kandırmak için, niye 20 şişe oxy.. ya da her neyse alsın?
Porque Mason iria precisar de vinte frascos de oxi-qualquer coisa para enganar os paramédicos?
- Bende hiç oxy yoktur bile! - Yapma.
Nem sequer tenho oxicodona.
Votka ve Oxy solunum sistemini etkilemiş olabilir.
Bem, a vodka e a oxicodona teriam induzido depressão respiratória.
Bunu üzerinde buldum. - Oxy.
Achei isto com ele.
Evet, D. Sende bir miktar oxy olduğunu söyledi.
O D. diz que você consegue algum oxi.
Tamam, itiraf ediyorum. Oxy'leri ben aldım.
Vou te dizer agora.
Kokain, oksikodon falan filan mı?
Da coca, e do oxy e dessas merdas?
Oksi, silahlar?
Oxy, armas?
İlginçtir bu 20 dolarlık banknot kendi ağırlığının değerinde olmuyor ölçüt oksikodon olunca.
O que é interessante. O que quer dizer que uma nota de $ 20 não vale o seu próprio peso em Oxy.
Oxy aldığını düşünüyordum?
Será que estás drogado?
Hayır, Oxy yüzünden, ve beni duygusal...
Não, é da droga, e isto está a fazer-me...
37 saattir ne Percocet ne Vicodin ne de Oxy içtim.
Fiquei 37 horas sem percocet, vicodin ou oxicodona.
37 saattir ne Percocet ne Vicodin ne de Oxy içtim.
Estive 37 horas sem Percocet, sem Vicodin sem Oxicodona.
Oxy, metamfetamin, koruma işi Coover'la yapmayı planladığınız hiçbir şeyi yapmayacaksın.
A oxicodona, a metanfetamina, a proteção, o que quer que tu e o teu irmão andavam a tramar.
Oxy sevkiyatı mı? Muhtemelen dönüş yolundaymış. Sonra başka bir takım suçlular tarafından basılmış.
Deviam estar a voltar e foram atacados por outros criminosos.
Biri bu Oxy otobüsüne ait.
Uma, quem ia a conduzir o autocarro?
Bana söylemeye çalıştığın burada olma sebebinin Cutter'ın Oxy otobüsünü soyması ve bundan benim sorumlu olduğumu düşünmen mi?
Estás a dizer-me que vieste aqui porque o Cutter assaltou o autocarro, e a culpa é minha?
Ava, burada olmamım sebebi onun bir oxy otobüsünün soyulması ve bir korumanın vurulması ile ilgili bir bağının olup olmadığını araştırmamdır.
Estou a investigar uma possível ligação dele a um assalto a um autocarro que trazia droga e à morte de um guarda.
Evet, oxy otobüsünün ne olduğunu biliyorum.
Eu sei o que é um autocarro de droga.
Glen Hollow yolunda soyulan oxy otobüsü ile ilgili alakan var mı diye sormaya geldim.
Vim perguntar se tiveste alguma coisa que ver com o assalto àquele autocarro de droga, em Glen Hollow Road.
Eğer sizin yerinizde olsam, bu oxy saçmalığını bırakırdım.
Se fosse a vocês, deixava-me de tretas com a oxicodona.
Az önce siz ikinizin bir oxy sevkiyatını soyduğunuzu öğrendim ve kıçlarınızı hapisten kurtarmak için iki moronu öldürmek zorunda kaldım.
Descobri que são responsáveis por roubar um carregamento de oxicodona, e tive de matar dois imbecis para vos safar da cadeia.
Oxy'i aldın mı?
Tens o material?
Birkaç gün önce Oxy otobüsünde öldürülen adam.
Mataram-no no autocarro de oxicodona há uns dias.
- Oxy, metamfetamin ve... -... diğerleri için tavrımı biliyorsun.
E sabes o que penso de oxicodona, metanfetaminas e tudo isso.
Oxy için ne düşündüğünü biliyorum ama olay şu ki- -
E sei o que pensas de oxicodona, mas...
Eğer onunla konuşursan ve konuşacağını var sayıyorum Harlan'da kaybettiği Oxy otobüsü var ya unutsun gitsin.
Se falares com ele, presumo que sim, diz-lhe que deve esquecer a oxicodona que perdeu em Harlan.
Ama Oxy gördüm.
Mas tinha ali Oxy.
Oxy olmayabilir bile.
Talvez nem seja verdadeiro.
- Ochre, demir oksit, kömür. - Oxy, bizimle kal.
Óxido de ferro.
Bingo'nun oxy bağlantısı.
O Bingo é a ligação à oxicodona.
İki kutu oxy arıyoruz.
- Coisa bem violenta.