Pakistanı translate Portuguese
1,224 parallel translation
Ekim 2005'te yıkıcı bir deprem kuzey Pakistan'daki batı Himalayaları vurdu.
Em Outubro de 2005, um terramoto devastador atingiu o Norte do Paquistão, na zona ocidental dos Himalaias.
Pakistan İstihbarat Servisi'nin ( ISI ) başkanı Mahmud Ahmet, Ömer Şeyh'ten korsanların lideri olan Muhammed Atta'ya $ 100.000 göndermesini istedi... korsan Muhammed Atta'nın hesabına, Pakistan üzerinden havale yapıldı.
O chefe dos serviços secretos do Paquistão ( ISl ) Mahmood Ahmed pediu a Omar Sheikh para transferir $ I 00.000 a Mohammed Atta que era o líder dos piratas aéreos.
Ömer Şeyh, Pakistan hükümetinin istihbarat servisi ISI tarafından tanınıyor ve destekleniyordu.
Omar Sheikh admitiu que foi financiado pelos serviços secretos do governo paquistanês - o ISI.
İç savaşı önlemek için, İslami Pakistan ve Laik Hindistan olarak iki ayrı ülkeye bölündü.
Na tentativa de evitar uma guerra civil... a Índia foi dividida em dois países... o Paquistão islâmico e a Índia secular.
Müslümanların Pakistan'a, Sih ve Hinduların da Hindistan'a göç etmesiyle 14 milyondan fazla insan yerinden oldu.
Mais de 14 milhões de pessoas migraram. Os muçulmanos, para o Paquistão. Os siques e hindus, para a Índia.
Müslümanların Pakistan'a göçü.
MIGRAÇÃO MULÇULMANA PARA O PAQUISTÃO
Gel. Pakistan'dan gelen treni görmen lazım.
Venha, precisa ver o comboio que chegou do Paquistão.
- Pakistan'a.
- Para o Paquistão.
Ellerindeki her şeyi Pakistan'da bırakıp gelen insanlar için biraz yararı olur umarım.
Espero que lhes seja útil. Para aqueles que precisam deixar tudo para trás no Paquistão.
Onun Pakistan'daki ailesini bulabilmemiz için bir şansımız var.
Talvez as autoridades locais... tenham um registro do parente mais próximo no Paquistão.
Defol git Pakistan'ına.
Vá buscar no Paquistão.
Lahor, Pakistan'a.
Lahore, Paquistão.
Yeni Delhi'deki Pakistan Büyükelçiliği'ne gitmen gerek.
Terá de falar com a Embaixada do Paquistão em Nova Déli.
Pakistan'a hoşgeldiniz.
Bem - vinda ao Paquistão.
Kasur, Pakistan.
KASUR, PAQUISTÃO
Sadece müslümanlar Pakistan'a girebilir.
Só os muçulmanos entram no Paquistão.
Gerekli evrakları temin edebilmek için Pakistan'da işlemleri başlatması gerekiyor.
Ela terá de seguir os trâmites legais no Paquistão... para conseguir os papéis.
Lahor, Pakistan
LAHORE, PAQUISTÃO
- Pakistan'da mı?
- No Paquistão?
Karın er ya da geç Pakistan'ı terk etmek zorunda kalacak.
Cedo ou tarde, sua esposa sairá do Paquistão.
Fazla bir şey değil ama Pakistan'dan çıkmana yetecektir.
Não é muito, mas dá para sair do Paquistão.
Yarın Pakistan'a gidiyorum.
Parto amanhã para o Paquistão.
Önce Pakistan'a.
Primeiro, para o Paquistão.
Kaçakçılar güvenli bir şekilde Pakistan'a gitmek için adam başı beş bin istiyor.
Os contrabandistas querem cinco mil por cabeça pelo transporte para o Paquistão.
Pakistan'a gitmeliyim.
Tenho de ir ao Paquistão.
Pakistan'a mı?
Paquistão?
Pakistan'a gitmek güvenli mi?
Não há perigo neste momento?
PEŞAVER, PAKİSTAN
PESHAWAR, PAQUISTÃO
Afgan ve Pakistan halkları kardeş gibidir.
O povo afegão e o povo paquistanês são como irmãos.
Ne zamandan beri Pakistan'dasın?
Há quanto tempo está no Paquistão?
Pakistan ya da İran'da akrabalarım olmadığını mı sanıyorsun?
Pensas que não tenho família no Paquistão ou no Irão?
Pakistan ve Hindistan liderleri binlerce masum insanın ölümüne neden olan sınır anlaşmazlığının sonunda barışçıl bir şekilde çözülmesini kutlamak için bir araya geldiler.
Dirigentes da Índia e do Paquistão reuniram-se para celebrar o novo acordo de paz para a região, pondo finalmente cobro à sangrenta disputa fronteiriça que custou milhares de vidas inocentes.
Rusya, Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan Ürdün, İsrail, Mısır.
Rússia, Afeganistão, Paquistão, Irão, Iraque, Kuwait, Arábia Saudita, Jordânia, Israel, Egipto.
Houston, Texas'a verilen Pakistan Şeref Ödülü. Nasıl isim ama?
Cônsul Honorária do Paquistão em Houston, Texas, que tal isso como título?
Pakistan'a F-16 sattık fakat, bak-ateş et-vur radarını vermedik.
Vendemos F-16 ao Paquistão, mas... não os equipámos com o radar de baixa altitude.
Pakistan'a git ve Ziya'yla görüş.
Vai ao Paquistão e encontra-te com o Zia.
Pakistan Devlet Başkanı.
- Ele é o Presidente do Paquistão.
Benimle Pakistan Devlet Başkanı arasında bir görüşme mi ayarladın?
Marcaste uma reunião entre mim e o Presidente do Paquistão?
Seyahatinin sonunda Pakistan'a uğramanı istiyorum.
Quero que juntes o Paquistão à tua viagem.
Bildiğim kadarıyla Pakistan Devlet Başkanı Hıristiyan değil ama senin için bunu yapacağım, Joanne çünkü kürtaj karşıtlarıyla başım derde girdiğinde kıçımı kurtardın Meclis'teki koltuğumu da sana borçluyum ve çıplakken çok güzel görünüyorsun.
É pouco provável que o Presidente do Paquistão seja cristão, mas vou fazer isto por ti, Joanne, porque... salvaste-me o couro uma vez com os Anti-Aborto e devo-te o meu lugar no Congresso. E porque ficas muito bonita nua.
İslamabad, Pakistan Sayın Kongre üyesi.
- Sr. Congressista.
Ölmeyenler ise durmaksızın Pakistan'a giriyorlar.
E as que não morrem, entram diariamente no Paquistão.
Şu anda Afganistan'ın beşte biri Pakistan'ın Kuzeybatı Sınır Bölgesi'nde yaşıyor.
Um quinto do Afeganistão vive agora na província fronteiriça do Noroeste do Paquistão.
Pakistan vodvil ekibinin ortasındaki şamar oğlanı gibi hissettim kendimi.
Foi como ser esbofeteado por uma trupe paquistanesa.
A.B.D. Elçiliği İslamabad, Pakistan
Embaixada Americana Islamabad, Paquistão.
AKler, RPG-7 roketatarlar ve 82 milimetrelik havan topları havadan ve denizden Pakistan'a ulaşıyor daha sonra kamyonlarla Afgan sınırına taşınıyor.
As AK's, os lança-granadas RPG-7 e os morteiros de 82 mm chegam ao Paquistão por ar e mar e depois são levados por camião até à fronteira Afegã.
Şu konuyu bir toparlayayım. Şimdi siz benden İsrail'i Mısır, Pakistan ve Afganistan ile işbirliğine yönlendirmemi istiyorsunuz.
Resumindo, querem que eu leve Israel a uma parceria com o Egipto, com o Paquistão e com o Afeganistão?
- Charlie... - Biliyorum. ... Pakistan ve Afganistan bizi tanımıyor.
Charlie, o Paquistão e o Afeganistão não reconhecem o nosso direito à existência!
İsrail ve Pakistan halkın gözünde düşman gözükmek zorunda.
O Paquistão e Israel têm de parecer ser inimigos, aos olhos do público.
Bugün, Pakistan Devlet Başkanı Ziya'ül Hak bizleri onurlandırdı.
Hoje homenageamos o Presidente Zia ul-Haq, do Paquistão.
Devlet Başkanı olduğu andan itibaren Pakistan'ın kaderi de kökten değişmiştir.
Desde que é presidente, o destino do Paquistão mudou radicalmente.