English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ P ] / Palma

Palma translate Portuguese

904 parallel translation
Trihidrik alkol gliserol ve palmitik asit.
Que tal Hidroglicerol com óleo de Palma?
Ama Tanrı'nın gücü sizin avucunuzda.
Afinal, tem o poder de Deus na palma da sua mão.
Avucum istiridye kabuğu gibi.
A minha palma parece a casca de uma ostra.
Karış karış biliyorum, bütün çakıltaşlarını...
Como a palma da minha mão. Conheço todos os cantos.
Avuçlarında yayılan bir sıcaklık.
Um calor generalizado na palma das suas mãos.
Kauçuk, palmiye yağı, reçine, kuru hindistancevizi, her şey var.
Olhe só para a riqueza desta terra, professor. Daqui mesmo pode-se ver borracha, azeite de palma e cobre.
- Bataklığı avucumun içi gibi bilirim.
Conheço aquele pântano como a palma da minha mão.
Sebastian'ı birkaç hafta içinde parmağında oynatacağını söyledin.
" Alicia Huberman vai ter este Sebastian na palma das mãos num par de semanas.
Tam oradaydı. Betty Schaefer'ın geleceği avucumun içindeydi.
Tinha o futuro da Betty Schaefer na palma da minha mão.
- Bana nasıl bir faydan dokunacak? Gazeteciliğin içini dışını bilirim.
Conheço os jornais como a palma da minha mão.
ve... avucunuzun sağ köşesindeki çizgiler... altın işlemeli bir elbise üzerinde dört yapraklı bir yonca olduğu söylüyor.
E... no canto direito da sua palma tem um trevo de 4 folhas e um tecido de ouro.
Bak şu palmiye taşıyanlara.
Olha. Ali. Aquela gente com folhas de palma.
Bütün şehir ayaklarının altında.
Tens a cidade na palma da mão.
Richard ülkenin çelengini başına takana kadar da sağlam duramayacak gibi geliyor bana.
E... creio que não recobrará seu equilibrio senão quando Ricardo cingir na fronte a palma do reino.
Anlamadım? "Çelengi takmak" mı?
Como, cingir a palma?
- Elimin arkasını görmeyi severim, efendim.
- Como a palma de minha mão, senhor.
Arkadaşlar, bugün bir çok saçmalık duydum,... ama sanırım bu en aptalcasıydı.
Caramba, já vi todo o tipo de desonestidade nos meus dias, mas esta encenaçãozinha leva tudo à palma.
Roth buraya gelmez ama Johnny böyle yerleri bilir!
O velho Roth nunca viria aqui, mas o Johnny conhece estes lugares como a palma da mão.
İşte onu elinde, avucunun tam içinde tutmanın yolu.
E é assim que deve ficar, na palma da sua mäo.
Bu bölgeyi avucumun içi gibi bilirim.
Conheço este território como a palma das minhas mãos.
Saydam kanatları bir kartalınkinden uzun olduğunda, avcunun içindeki yarayı sarar.
Tem as asas transparentes, maiores que as da águia, e, quando elas se fecham, cabe na palma de uma mão.
Doğma büyüme Omahalıyım, şehri çok iyi bilirim.
Toda a vida vivi em Omaha. Conheço a cidade como a palma das mãos.
The government in the palm of my hand.
O governo na palma da minha mão.
Adayı tanıyorum.
Conheço aquela ilha como a palma da minha mão.
Böyle olacak yaşamım desene Öyle küçük ki görünmüyor gözlere
Olha para este pequeno destino tão pequeno, na palma da minha mão
Her şey hazır. Metroyu avcunun içi gibi biliyor.
Está tudo pronto, ele conhece o metro como a palma da mão.
Takdirnameler, Axanar Palmiyesi Barış Misyonu,
Folha de Palma da Missão de Paz de Axanar,
Kahramanlık Ödülleri, Şeref Madalyası, Seri halinde Gümüş Palmiye,
Prémios de bravura, Medalha de Honra, Palma de Prata com Cluster,
Her şeyin en iyisini isterler. Zengin yemekleri yerler.
Montes de palma, montes de alcachofras, montes disto e daquilo.
Yarın ellerinin avuçlarında.
O futuro... na palma das mãos dela.
Tamam, şimdi onları avucunun içinde tut.
Agora põe-nas na palma da tua mão.
Onun gölgesinde durduğumuz şu anda bile hüznünün azaldığını hissediyorum ellerimle onu senden alırken.
Inclusive agora que estamos sob a sua sombra sente como o teu sofrimento diminui enquanto eu o absorvo com a palma da minha mão.
- Özellikle sağ elinin avucunu.
- Especialmente a palma da mão direita.
Döndüğümüzde burada olacaklar, tam avucumun içinde.
Quando voltarmos, estarão aqui, mesmo na palma da minha mão.
Roth buraya gelmez ama Johnny böyle yerleri bilir!
Cinquenta dólares, Pat. O velho Roth nunca viria aqui, mas o Johnny conhece estes lugares como a palma da mão.
Tüm yargıçları ve politikacıları cebinde toplamıştır, ama onları paylaşmayı reddeder!
Tinha todos os juízes e políticos na palma da mão. E recusou-se a partilhá-los.
Görmediğini düşünüyorsan
Não de tudo luzindo Minhas melhores virgindades Cruza minha palma com uma moeda
Demir Avuç el kitabına geçmeni istiyorum.
Quero passar-te o manual da palma de ferro.
Bunlar Demir Avuç'un ilk adımlarıdır.
Estes são os primeiros passos para a palma de ferro.
Demir Avuç ölümcüldür... ve erdemli işler için kullanılmalıdır.
A palma de ferro é mortal e só deve ser utilizada numa causa justa.
Demir Avuç tekniğine geçiyor.
Vai passar a técnica da Palma de Ferro?
Demir Avuç ölümcüldür.
A Palma de Ferro é mortal.
Ustanın sana Demir Avuç'u öğrettiğini duydum.
Ouvi dizer que o mestre vai ensinar-te a Palma de Ferro.
ama ustamız Chao'ya. ... Demir Avuç'u öğretmeye karar verdi.
Mas o meu mestre decidiu ensinar... a Palma de Ferro ao tal Chao.
Bir daha Demir Avuç'u asla kullanamayacaksın.
Nunca mais serás capaz de usar a Palma de Ferro.
Demir Avuç'u bir daha hiç kullanamazsın diye korkuyordum.
Receio que nunca mais possas usar a Palma de Ferro.
Benim kaderimi oku.
Lê a minha palma.
- Avuç içiyle aynı büyüklükte.
- São do tamanho da palma da mão.
- Avuç içi şeklinde göründüğü için olabilir mi?
- Vêem alguma com a forma da vossa palma?
- Mm-hmm. - Avuç içinize çok benziyor değil mi?
- É parecido à vossa palma, não?
... ama daha önce hiç gelmedim buraya.
Conheço as Índias Orientais com a palma das minhas mãos,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]