English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ P ] / Papel

Papel translate Portuguese

16,797 parallel translation
Gerekli evraklar.
É papel burocrático necessário.
O eski kâğıt kokusu beni delirtirdi, anlarsın ya.
Aquele cheiro a papel velho deixava-me doida.
Makaleniz için bir şeye ihtiyacınız olursa, kâğıt, klasör falan, haber verin yeter Bayan Winters.
Se precisar de algo para o seu artigo, Menina Winters, papel ministro, fitas, basta dizer-me.
Bana kalırsa sen bu savaşta çok büyük bir rol oynayacaksın George.
Eu creio que está destinado a desempenhar um papel enorme nesta guerra, George.
Bu savaşta gerçekten de büyük bir rol oynayacaksın Mainwaring, hem de İngilizlere savaşı kaybettiren aptal olarak.
Vai desempenhar um grande papel nesta guerra, Mainwaring, como o tolo que fez a Inglaterra perder a guerra.
Şu an oynadığın rolün senin bile anlayamayacağın kadar sana yük olduğunu anlıyorum. - Kes.
E entendo a obrigação de fazeres o papel que actualmente fazes, certamente será muito doloroso que nem tu próprio consegues entender.
- Gelecek hafta bir rolde oynayacağım.
Tenho um papel para a semana.
Elbette bu Hamlet'in konuşmasıydı. Gerçi henüz başrol olmasa da Çeşitli vesilelerle icra edecek kadar şanslı olduğum bir oyundan
Este foi, é claro, um discurso de Hamlet de uma peça que fui sortudo o bastante para representar em várias ocasiões, embora nunca, até agora, no papel principal.
50 papel?
50 pratas?
20 papel veriyor, sonra onları çöpe atıyor.
- Não sei. Deu-me 20 pratas. Depois deitou tudo no lixo.
Yani, eğer istemezsen Brandy oynayabilir.
Sabes, se quiseres. - A Brandy sabe o papel.
Neyse, tuvalet kağıdı ve müshil ilacı alabilir misin?
Importas-te de trazer papel higinénico e laxante?
Bu herifte şu anda nereden baksanız tam 300 bin papel var.
Este tipo tem escondido pelo menos 300 mil.
- Kendisine geçen hafta iteledim.
- Fiz esse papel a semana passada.
Tamam fakat kâğıt ve tüy kaleme ihtiyacım var.
Tudo bem. Mas preciso de papel e de uma pena.
Evrak işini sevmem ama kıçıma mermi yemektense parmağımı kağıt kesmesini yeğlerim.
Eu não gosto de papelada, mas prefiro um corte de papel do que levar com uma bala no rabo.
Buradaki rolüm bu değil.
Não é esse o meu papel.
Beni yüz bin papel kazıklamasına izin mi verseydim?
E deixava-o sacar-me 100 mil?
Dedektif Scarfe'ı bulana yüz bin papel.
Cem mil dólares pelo detetive Scarfe.
4K görüntüye dört bin papel, nasıl?
A sério. 4K por quatro mil dólares, topas?
Derin yağlı kağıt gibi soyulabilir ve seni vurmam için bana yalvarırsın çünkü acıya dayanamazsın.
Sua pele pode descascar como um papel de cera, e depois de dez segundos, pediria que eu atirasse, porque a dor seria intensa demais.
Belediye başkanı, tuvalet kağıdının markasını ve dokusunu üç değişik komiteye danışmadan kıçını bile silemez.
O mayor nem pode limpar o rabo sem que três comités diferentes discutam a textura do papel e escolham a marca.
Hatta herifin silahını oyuncak gibi yamulttu.
Ele até esmagou a arma do tipo como se fosse um papel.
- Radyonun kağıdına mı yazdın?
- E no papel da rádio?
- Role kolay girmen için.
- Para ajudar-te a entrar no papel.
Dünyayı kurtarma görevinde senin de bir rolün olmalı.
Deves ter algum papel em salvar o mundo.
Hepimizin geleceği korumak adına bir görevi var ve bunu anlıyor olman gerek.
Todos nós, desempenhamos um papel em preservar o futuro, e tu devias entender isso.
Beni oraya göndermen gerek. Böylece görevimi yapabilirim.
Tens que me mandar para lá, para eu desempenhar meu papel.
Tamam, Onun için 175 papel'den açıyorum.
Vamos lá, começarei a pedir 175 por ela.
- Isaiah, bana birkaç tane kağıt getir.
- Isaiah, traz-me um papel.
Rolümü oynamak için tarafınızdan seçilmiş bir halde işte karşınızdayım.
Então eu sento-me aqui, escolhido por vocês, para desempenhar esse papel...
Günah keçisi rolü.
O papel... do bode expiatório.
- Tamamen kağıt paketler. - Çöpe atılabilir.
- Embalagens de papel descartáveis.
Karton bardak satan eleman.
- É o homem dos copos de papel.
Dick'in kemerlerini mektubun başlığına mı koydun?
Pôs os arcos do Dick no seu papel timbrado?
Millet, işleri aldığınızda yapacağınız tek bir şey var o da müşterinizin iyiliğini düşüneceksiniz.
Pessoal, quando tiverem um caso destes só têm um único papel : Estar ao serviço dos clientes.
Sayın Yargıç, Dedektif Fuhrman'ın davada çok küçük bir rolü var ama duruşmaya çağrıldığında geçen 15 yılda yapmadığı şeylerle suçlanıp gereksiz ve alakasız sorular sorulacağına inanıyoruz.
Meritíssimo, o detective Fuhrman tem um papel pequeno neste caso. Mas acreditamos que quando ele for chamado a depor, vamos ser forçados a recuar 15 anos no passado para questiona-lo sobre declarações irrelevantes que as pessoas alegam que ele fez.
Eminim korkunun payı vardır, ama duyduğuma göre her ayrıldıklarında ailesi barışması için baskı yapıyormuş ve O.J. kızın babasına Hertz bayiliğinden iş bağlıyormuş.
Tenho a certeza que o medo teve o seu papel, mas soube que os pais dela forçaram-na a reconciliar-se com ele sempre que se separavam, e que o OJ arranjou um contrato com a Hertz para o pai dela.
Bütün hayatımı dava için savaşarak harcadım, tüm zamanların en büyük davasında bütün dünya izlerken, büyülü bir kağıt geliverdi.
Passei a minha vida a lutar por uma causa, e então, no maior caso de todos os tempos, com o mundo inteiro a ver, um pedaço mágico de papel aparece.
Kura çekimi gibi yapsak nasıl olur?
Então, porque não escrevemos num papel?
Ama ben birkaç satır karaladım.
Mas eu tenho... Tenho aqui algumas palavras que escrevi... neste pedaço de papel.
Hepimizin üzerine düşen bir kısım var.
Todos temos um papel a cumprir.
Kâğıtçı çocuk!
Rapaz de papel!
Eminim, yaptığın şeyler gibi kâğıt katlayarak çok güzel bir fener yapabilirsin.
Aposto que podias fazer uma bem bonita... com aquilo de dobrar papel que fazes.
Rüya görüyordun, babana sesleniyordun ve sonra çantandaki kağıt uçtu ve kendi kendine katlanıp onun şekline büründü.
Estavas a sonhar, a chamar pelo teu pai... e o papel voou do teu saco e dobrou-se... com a forma dele.
Memleketimdeki mağarada annemin rüyaları bunu yapardı ve kâğıt daima sabaha kadar kendini açmış olurdu.
Em casa, na gruta, a minha mãe fazia sempre isto... e o papel desdobrava-se sozinho de manhã.
Kaderimizi kâğıttan küçük bir adamın kılavuzluğuna emanet etmenin kötü bir fikir gibi göründüğünü söylemek zorundayım.
Estou tentada a dizer que confiar... o nosso destino a um homenzinho de papel... parece ser má ideia.
- Kâğıt da tıpkı sabır gibi tükenir.
O papel esgota-se, tal como a paciência.
İki papel.
Dois xelins por todos.
Abilene'de elektrik kesintileri...
EMPRESA DE PAPEL PRIMATECH Apagões em Abilene...
Onun için... 200 papel.
Vamos, vamos, eu preciso de dinheiro para sobreviver, senhores. 150?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]