Paralar translate Portuguese
4,945 parallel translation
Babamın müttefikleri paralarından olacak bu yüzden çok sessizce hareket etmeliyim.
Os aliados do meu pai vão perder muito dinheiro, então, tenho de fazer as jogadas muito calmamente.
Suçlular paralarını bankada tutmazlar.
Os criminosos não podem deixar o dinheiro no banco.
Paralarını kasada bir yerde saklarlar. Sapienza denen adama parasını verip takip edeceğiz. Sonra da zulasını bulup tüm parasını alacağız.
Tem de o deixar num cofre ou escondido em algum lugar, por isso, damos a esse homem, Sapienza, alguma coisa para guardar, descobrimos o esconderijo, e tiramos tudo.
Eğer paraları kaybederse yalnızca iki seçeneği kalır.
Se perderem o dinheiro, só tem duas opções...
Hisselerdeki paraları kaybettim.
Perdi dinheiro na bolsa.
Tamam... fiş rulosunu yazdır, satışları kontrol et, nakit paraları say, kredi kartı makbuzlarını ekle, sonuçları karşılaştır.
Certo. Imprimir as notas, verificar as vendas, contar o dinheiro, somar os recibos dos cartões, verificar o total com a impressão?
Siz Tampa'dayken yatırılan paralar.
Os depósitos enquanto esteve em Tampa.
Paralarının üstündeki adam katlanabilir sandalyede oturuyor.
Ganha-se dinheiro sentado numa cadeira de jardim.
Görünüşe göre paralar HLBC'nin Karakas'taki yan kuruluşuna gidiyormuş.
É retirado quando os fundos chegam a Caracas, à sucursal da HLBC de lá.
Yine de Devrim Muhafızları tüm o paraları zimmetine geçirdiğini öğrenirse...
Mas se a Guarda Revolucionária sabe que desviou esse dinheiro...
Eve döneceklerdir. Paraları biter bitmez.
Eles vão voltar, assim que o dinheiro acabe.
Paralar nerede?
Onde está o dinero.
Odalar ve ekipman büyük gelir getirirken, kuruldaki yerini sağlamlaştıran paralar kazanmanı sağlarken iyiydi!
Estava feliz quando essas salas e equipamentos geravam grandes receitas, verbas que reforçaram o seu lugar no Conselho.
Tüm paraları transfer edip hesapları kapatmak mı istiyorsunuz?
DE MOSCOVO Deseja transferir os seus fundos e fechar cada uma destas grandes contas?
Duvar taş bu arada. Gecenin kalan kısmı boyunca da paraları duvarın içindeki küçük bir kanaldan çatıdaki adamlara aktarmışlar.
E pelo resto da noite usaram um sifão para puxar o dinheiro até aos tipos que estavam no telhado através dessa pequena conduta na parede.
Oyunda çok büyük paralar vardı.
Há muito dinheiro envolvido.
Bir FBI ajanının kongre üyesinin oğlunu tabancayla öldürdüğü bütün haberlerde çıktığında gözünün önünde paralar uçuşuyordu.
Quando apareceu nos noticiários que uma agente do FBI disparou sobre o filho do congressista. Sentiste o cheiro de muito dinheiro.
Bu tür suçlar maddi sıkıntı nedeniyle işlenir. Numaralarını aldığımız paralar yakında ortaya çıkar.
Estes casos são cometidos por desespero monetário, as notas marcadas irão
Sahte paraları yutacağımı mı sandın?
Pensavas que caía na história das notas falsas?
Paraları bırakıyor muyuz?
! Vamos deixar estas aqui?
Hackerlerin tüm hesap numaraları, senin müşterilerinde var aralarında üstelik onların paralarını zulaladıkları yerlerle birlikte.
Todas as contas que foram invadidas, e para onde foi o dinheiro.
Rodeo gecesi, işçilere tüm paraları dağıttığını öğrendim.. .. herkes çekip gittikten sonra, gidip benim payımı sordum.
Na noite do rodeo, descobri sobre o dinheiro, e depois que toda a gente saiu, fui-lhe pedir a minha parte.
Uzatma da paraları ver ve ses de çıkarma.
Passe para cá o dinheiro todo, senhora. E nem um pio.
Sökül paraları!
Passe-o para cá!
Topladığım paralar hiç eksik çıkmazdı, beş kuruş bile.
Nunca faltou dinheiro nas minhas entregas, nem um tostão.
Paralar doğrudan Teo Braga'ya aktarılıyor.
A verdade é ainda pior. O dinheiro vai directamente para o Teo Braga.
- Madeni paralar.
Moedas.
Teğmen arkasını dönünce paraları alacağım.
Assim que o tenente vire costas, pego nas moedas.
Altın paralar.
Moedas de ouro.
Paraları alınca da kıyafetlerimi değiştirip kalabalığın arasına kaynardım.
Assim que tivesse as moedas, trocava de roupa e misturava-me na multidão.
İçinde paraların olduğu hava tüplerini bulduk itfaiyede. İçleri boştu.
Encontrámos a botija de ar que continha as moedas... no quartel dos bombeiros.
Biliyorsun, iş insanların paraları olmadığı zaman yaptıkları şeydir.
É o que as pessoas fazem quando não têm dinheiro.
Madeni paralar, Galler altınından eritilmiş.
Cunhadas em ouro galês.
O paraları FBI'ın izleme listesine almıştım.
Inseri essas moedas numa lista de objectos vigiados pelo FBI.
Paraları FBI'a anonim olarak teslim et ve istifa et.
Entregue as moedas ao FBI anonimamente e demita-se.
Paraları teslim edip istifa et yoksa seni hemen şu an tutuklardım.
Entregue as moedas e demita-se ou prendo-o, neste momento.
Ya da benim paraları çaldığımın kanıtı olduğunu.
Ou que existem provas de eu ter roubado as moedas.
Madeni paralar şehir merkezinde bir bankanın güvenlik kasasında.
As moedas estão num cofre num banco da baixa.
Evet ama haklı da ; paralarını geri isteyecekler.
Mas ela está certa, vão querer o dinheiro de volta.
- Pekâlâ, sökül paraları.
- Tudo bem, faz a tua aposta.
Paralarını verin yeter.
Apenas pagar por elas.
Sahte pasaportlar, kredi kartları, paralar.
Passaportes falsos, cartões, dinheiro.
Flynn'in paralarının hepsi yeni banknotlar.
As notas de Flynn eram novas.
Bulduğunuz paraların diğer yüzündeki seri numaraları Maryland merkezinde tedavül ediliyorlar.
As notas com números de série dos dois lados estão a circular na área central de Maryland.
Paraların çok fazla olması tasadüf olamaz.
Haviam muitas delas para ser uma coincidência.
İşaretli yerler, bu paraların harcandığı yerleri gösteriyor.
Cada um desses pontos representa um local onde usou o dinheiro.
Başında olduğu şirket Eberhardt kartel sayesinde kazandığı paraları aklamaya yarayan bir süs.
A fundação dela é uma fachada para lavar os lucros do Cartel Eberhardt, que ela lidera.
Müşterilerim, paralarını değerli hâle getiriyorlar.
Os meus clientes recebem o que pagam.
Paralarını bizim aldığımızı bilmiyorlar.
Eles não sabem que lhes ficamos com o dinheiro.
Tedavi paralarını ödedim.
Eu paguei os tratamentos.
Bu paralar da ne?
Que dinheiro é este?