Parmen translate Portuguese
26 parallel translation
Filozof-kralımız Parmen bize Plato'nun Çocukları der. Biz kendimizi Plato'nun üvey evlatları olarak görsek de.
O nosso rei-filósofo Parmen chama-nos Filhos de Platão, embora nos consideremos mais enteados de Platão.
Parmen'in aklı...
A mente do Parmen não é...
Çok kolay olmayabilir, Parmen ölürse.
Talvez não seja fácil, se o Parmen morrer.
- Parmen demeniz yeterli.
- Basta "Parmen".
Parmen, Enterprise'la bağlantı istemiyor.
O Parmen não quer contacto com a Enterprise.
Parmen saygınlığım ya da güvenliğimle ilgilenmiyor.
Ele não se preocupa com a minha dignidade, ou segurança.
Enterprise'ı ya da seni serbest bırakma niyeti olsaydı, sana zalimce davranmazdı.
O Parmen não o trataria brutalmente, se tivesse intenção de o libertar, ou à Enterprise.
Bunu ona yapma, Parmen.
Não lhe faça isto, Parmen.
Hayır, Parmen!
Não, Parmen!
Parmen, onlar hayatını kurtardı.
Parmen, eles salvaram-te a vida!
Parmen'e hala öfke duyuyor musun?
Ainda sente ira pelo Parmen?
- Parmen güvende olacağınıza söz verdi.
- O Parmen prometeu salvar-vos.
Doğru şeyi yapmaya çalıştığını biliyorum ama, birimiz kaçsa, Parmen, Yıldız filosunun bu gezegeni cezasız bırakmayacağını bilir.
Bones, sei que está a tentar fazer o mais certo, mas, se algum de nós escapasse, o Parmen sabe que a Frota nunca deixaria o planeta escapar impune.
Parmen ilki, sonra hepsi enfeksiyonu alacak ama bu kez onları bırak ölsünler.
Corto o Parmen e todos ficarão infectados. Mas deixem-nos morrer.
Parmen'in kanını analiz ettin.
Tem um registo do sangue do Parmen, não tem?
Parmen'ınkiyle Alexander'ın kanı arasındaki fark hormon tarafından bozulan kironide konsantrasyonu.
A diferença entre o sangue do Parmen e o do Alexander é a concentração de kironide afectada pelas hormonas.
Evet. parmen'in ütopyasını neden gizli tuttuğu da açık.
Sim. É também óbvio por que o Parmen guardou segredo desta utopia.
Öyle olsaydı, eğilimleri göz önüne alınırsa, iki üç kişi birleşerek Parmen'i iktidardan düşürürlerdi.
Se fosse, tendo em conta as tendências platonianas, dois ou três teriam unido forças e deposto o Parmen.
Parmen, herkesin kendi güç frekansı olduğunu söylüyor.
O Parmen diz que cada um tem a sua frequência de poder.
Parmen'in kan konsantrasyonunun iki katını ver bize.
Dê-nos o dobro da concentração do sangue do Parmen.
parmen'ın yerini alabilir, gezegeni yönetebilirisn.
Podia assumir o lugar do Parmen e governar o planeta.
Henüz değil, Parmen.
Ainda não, Parmen.
Parmen, olaya girelim.
Parmen, despacha isto.
Kes, Parmen!
Pare com isso, Parmen!
Parmen.
Parmen!
Parmen, beni dinle.
Parmen, ouve-me.