Parque translate Portuguese
9,668 parallel translation
Miracle Ulusal Parkına hoş geldiniz.
Bem-vindos ao Parque Nacional de Miracle. Bem-vindos ao Parque Nacional de Miracle.
Birkaç ay önce Washington Heights'da... bir okul bahçesine... gitmeye başladım.
Alguns meses atrás, comecei a visitar... o parque de uma escola em Washington Heights.
Tam burda parkın orta yerinde mi?
Aqui mesmo no meio do parque?
Cesedi, yangından sonra George Washington Ulusal Park'ını temizleyen gönüllüler bulmuş.
Uma equipa de voluntários encontrou os restos enquanto limpavam depois de um incêndio no Parque George Washington.
Henüz park yeri ve altın saatler sunamıyorum çünkü biz bizeyiz şimdilik.
Ainda não estou a distribuir lugares no parque e relógios de ouro.
Ajan Mills, Westchester Ulusal Park'ında iki ölü bulunmuş.
- Agente Mills. Temos dois mortos no parque nacional Westchester.
Yemek saatinde parka gidip ressamların resim yapmalarını izlemeyi seviyorum.
Vou para o parque na hora do almoço. Gosto de ver os artistas a pintar.
Park bekçisi bu sabah arazide şüpheli davranışlar fark etmiş.
Esta manhã, um guardo do parque reparou numa actividade suspeita na propriedade, e, encontrou estes três.
Rosewood yakınında bir otoparktaydım.
Estava num parque de estacionamento perto de Rosewood.
Tyler Parkını baştan sona tarayıp onu açığa çıkardık.
- Seguimo-lo por todo o Parque Tyler, e por fim, obrigamo-lo a sair.
Miracle Ulusal Parkına hoş geldiniz.
Bem-vindos ao Parque Nacional de Miracle.
Hiçbir yabani hayvan biz kanlarından emin olana kadar parka giremez.
Nenhum animal selvagem entra no parque antes de tratarmos das análises ao sangue.
Miracle Ulusal Park'ına hoş geldiniz.
Bem-vindos ao Parque Nacional de Miracle.
Etnik tarihe sahip, Ani Kaybolmadan etkilenmeyen en nüfuslu bölgesi olan Jarden Kasabasının sınırları içerisinde sizleri ağırlayacağımız için heyecanlıyız.
Estamos entusiasmados por vos ter aqui. Dentro dos limites do parque, está a cidade de Jarden, uma cidade com uma história única. A área mais populosa com fronteira que não foi afetada pelos Desaparecidos Repentinamente.
Bütün ziyaretçiler parka Miracle Yolu'ndan gidebilir.
Todos os visitantes acedem ao parque de autocarro.
Miracle sadece Ulusal Park demek değildir. Zengin tarihiyle yaşanan, işlevli bir kasabadır.
Milagre não é um parque qualquer, é uma cidade funcional com uma história rica.
Parkın içerisinde, Miracle'nin herhangi bir kayıtlı satıcısından bir şey alabilirsiniz.
Uma vez no interior do parque, podem comprar produtos de qualquer um dos vendedores registados.
- Peki. Parkta hiç otel yok. Bu yüzden geceyi geçirecek başka bir yer bulmanız gerekecek.
O parque não tem hotéis, portanto, têm de encontrar instalações para esta noite.
Arazi aracını alıp kamp alanına gidin.
Pega na viatura e dirige-te para o parque.
Parkı kapatmalıyız.
Tivemos de fechar o parque.
Kamp yapan yerliler, parkı kapattığımız için rahatsızlar.
Os nativos do acampamento estão agitados porque fechámos o parque.
Park hizmetleri yetkilenmeden önce, hükümetten bazı kişiler her eve doğru olduğundan emin olmak için uğradı.
Antes dos serviços do parque se apoderarem disto, algumas pessoas do governo foram a cada casa para se certificarem de que era verdade.
Buradan sadece park görevlileri girebilir.
Este acesso é apenas para pessoas do parque.
Zaten burada yaşıyoruz.
Nós vivemos no parque.
Üzgünüm, park sınırları dışında yetkimiz yok.
Desculpe, mas não temos jurisdição, se não estiver no parque.
Burada yaşıyoruz.
Vivemos no parque.
Miracle Ulusal Parkı'na hoş geldiniz...
Bem-vindos ao Parque Nacional de Miracle.
Park'ta. 5 dakika sonra.
PARQUE DE ESTACIONAMENTO 5 MINUTOS
Gün batımında park kapanacaktır.
O parque fecha ao pôr do Sol.
Miracle bu güzel yeri baltalamak isteyenlerden bu kasabayı çevreleyen ve koruyan bir parktır.
Miracle é o Parque Nacional que rodeia e protege essa cidade dos que querem corromper a sua propriedade excepcional.
Miracle'da, onun etrafını saran ve olağanüstü özelliklerini bozmak isteyenlerden koruyan Ulusal Park'ın ismi.
Miracle é o Parque Nacional que a rodeia e a protege daqueles que poderão corromper a sua propriedade excepcional.
- Yarın sabah 10'da parkta her zamanki yerinde buluş benimle.
Pronto, está bem, vem ter comigo ao parque amanhã de manhã. Às dez horas, no sítio do costume.
Yarın parkta buluşup kontrol etmem gerekiyor.
E fiquei de me encontrar com ele no parque amanhã de manhã, para ver.
Parkta buluşacaktık hani?
Era suposto vires ter comigo aqui ao parque, certo?
Parkta, boktan heykelin yanında buluşacaktık.
Era suposto encontrar-me com ele no parque ao pé da escultura.
Kalabalık olsun iyice, ben Bob'u Brooklyn'e götüreceğim.
- O que foi? - Vai para o parque. Certifica-te que tens uma multidão, e eu levo o Bob de volta a Brooklyn.
Bu duyuruyu sizin için tam buradan, Bowling Green Park'tan canlı yayınlayacağız.
Nós vamos trazer-vos esse anúncio em directo, aqui mesmo no Parque Bowling Green.
Dikkat, park şu an kamuya kapanmıştır.
Atenção, o parque está agora fechado para o público em geral.
Bayım, parktan ayrılmanızı istemem gerekecek. - Bir saniye.
Senhor, tenho que lhe pedir para sair do parque.
Dün gece rüyamda Downton'daki parktaydım. Ulu ağacın altında Sybbie ile yürüyordum. Güvercinlerin cıvıldamalarını dinliyorduk.
Sonhei ontem à noite que estava no parque de Downton, caminhando com Sybbie sob as grandes árvores, escutando os pombos arrulharem nos ramos.
Yine de parka oynamaya geldiğinde Roscoe'yi göreceğim.
Ainda vou ver o meu neto quando vier ao parque!
Daha sonra parkta başına bir olay gelmişti.
E depois aconteceu aquilo no parque.
Parkta ne olmuştu?
O que aconteceu no parque?
Benimle parkta buluşman, benimle yatman, işinin bir parçası mıydı?
O nosso encontro no parque, dormires comigo, era o teu trabalho?
Ya da araba garajındaki bir noktadan diğer yere.
Ou de um lugar no parque de estacionamento para outro.
Mesajlarımı almadın mı? Görüşmeliyiz.
VAI TER COMIGO AO PARQUE INFANTIL "KOKO HEAD". 12 : 30H.
Evet. " Çocuk parkındayım.
- Sim. "Estou no parque infantil".
Tamam, DiNozzo'yla beraber gidin.
ENCONTRA-ME NO PARQUE. Está bem, vai. Leva o DiNozzo.
Parktan aşağı git, bir evsiz bul ve ona bir sandviç ver. O yerken sende hikayenin senin gözünden olan kısmını anlat.
Vá até ao parque, encontre um mendigo, dê-lhe uma sandes, enquanto ele come, conte-lhe a sua versão.
parkımızın sınırları çerçevesinde...
Dentro dos limites do parque, encontra-se a cidade de Jarden.
Neden Ulusal Park?
Porquê num parque nacional?