Pek emin değilim translate Portuguese
1,479 parallel translation
Bundan pek emin değilim ama cevapları hissediyorum... buralarda bir yerlerde... yatıyor.
Não tenho certeza, mas... acho que as respostas estão... aqui dentro.
Lois, birini öldürdüğünden pek emin değilim. Öyle mi?
Escuta, não temos a certeza se ela matou alguém.
Bundan pek emin değilim ama.. ... Lionel icabına bakmıştı.
- Não tenho a certeza mas o Lionel tratou disso.
Açıkçası, pek emin değilim.
Para ser sincero, não sei.
Pek emin değilim.
Não tenho a certeza.
Bunun doğru olduğundan pek emin değilim.
Não tenho essa certeza.
- Pek emin değilim.
- Não tenho bem a certeza.
Bu kanatlı tasvirden pek emin değilim. Hermes olabilir mi?
Não tenho a certeza em relação a esta figura com asas.
Aslında kedilerin Boston dışında Evlenebildiklerinden pek emin değilim.
Mas acho que só em Boston é que os gatos podem casar.
Ben bundan pek emin değilim.
Não tenho tanta certeza.
Ama ikincisi için pek emin değilim.
Não tenho tanta certeza acerca da segunda.
Şu anda zor bir dönem geçiriyorum ve bunun doğru zaman olduğundan pek emin değilim.
Estou a passar por uma fase e não sei se é a altura certa.
Bu kostümden pek emin değilim.
Está bem. Bem, não estou certa quanto a este vestido.
Bundan pek emin değilim...
Não sei sobre isto, mas...
Bunun... Bunun özürden sayıldığına pek emin değilim.
"Desculpa?" Não sei se serve de pedido de desculpas.
Pek emin değilim.
Não sei quanto a isso.
Evet, ama böyle bir kazancı istediğimden pek emin değilim.
- Não sei se quero ganhar assim.
Pek emin değilim.
Não sei bem.
Bildiğinden pek emin değilim.
Não sei se sabes.
Bundan pek emin değilim.
Não estou assim tão certo.
Bundan pek emin değilim.
Eu não tenho tanta certeza.
Bundan pek emin değilim ben.
- Eu não tenho a certeza quanto a isto.
Bunun doğru olduğundan pek emin değilim.
Não tenho tanto a certeza que isso seja verdade.
Bundan pek emin değilim...
Não tenho tanta certeza.
Seni aldattım mı pek emin değilim.
Não tenho a certeza se te traí.
Lana'nın öldüğünden pek emin değilim.
Não tenho a certeza se a Lana está morta.
Evet, sadece Madison Square Garden'da toplanan aşırı dinci bir grubun, okurların ilgisini çekeceğinden pek emin değilim "L."
Sim, só não tenho a certeza de que uma reunião dos Sacerdotes Judas no Madison Square Garden nos faça ganhar o dia, L.
Pek emin değilim.
Sabes, não sei bem.
Buna umursayacağımdan pek emin değilim.
Não tenho a certeza se me preocupo com isso.
Sanırım, şanslıymış da diyebilirsiniz. Ama ailesinin başına geleni düşününce, şanslıymış demek ne kadar doğru, pek emin değilim.
Pode dizer-se que teve sorte, mas tratando-se da família dela, não sei se podemos chamar-lhe sorte.
Ama ailesinin başına geleni düşününce, şanslıymış demek ne kadar doğru, pek emin değilim.
Mas sendo isto com a família dela, não tenho certeza se a palavra sortuda está correcta.
Ne demek istediğinden pek emin değilim.
Não estou a perceber onde queres chegar.
Son günlerdeki gidişatımız hakkında rahat olduğumdan pek emin değilim.
Eu não tenho certeza se estou confortável com o sentido em que nos dirigimos nesses dias.
Şu mesele. Birlikte daha fazla vakit geçirebileceğimizden pek emin değilim.
Em relação a isso, devíamos deixar de andar juntos.
Yeniden birilerine açılabilir miyim, bundan pek emin değilim.
Não sei se conseguirei voltar a abrir-me com alguém.
Bu şirketi birlikte ortadan kaldıracağımızı sanıyordum, ama artık gündeminin ne olduğundan pek emin değilim.
Era suposto derrubarmos a Companhia juntos, mas tu... Já não sei quais são os teus planos.
Çünkü... kimin doğru, kimin yanlış olduğundan pek emin değilim.
Porque... não sei quem está certo e quem não está.
Ama garajımda gereken malzemelerin olduğundan pek emin değilim.
Posso tentar, mas não sei se tenho o equipamento certo na minha garagem.
Haftamın en önemli anı. Dediğim gibi, ne olduğundan pek emin değilim.
Tal como eu disse, não estou certo do que será.
Bunu kendimin de anladığından pek emin değilim...
Não tenho certeza se eu próprio tenha entendido...
Tamam, sonuncudan pek emin değilim.
Está bem, não tenho a certeza onde vamos com o último.
Dinle, bundan pek emin değilim...
Ouve, não tenho a certeza...
Hav hav. - Ben pek emin değilim.
- Não me parece.
Senin adamın hakkında pek emin değilim, Bret.
Tens o Todd. O teu tipo, não sei bem, Bret.
Ama şimdi pek emin değilim.
Mas agora, não tenho tanta certeza.
Katliamı görmek için burada kalmak istediğimden pek emin değilim..
Eu não tenho certeza se quero estar aqui para o derramamento de sangue.
Dr. Cox, bundan dolayı pek rahat olduğuma emin değilim.
Dr. Cox, acho que não estou muito à vontade com isto.
Ama Gobbler'in geleneksel Japon eğlencelerinden pek..... emin değilim. - Niye?
Mas não devias ter deixado o Gobbler tratar dos divertimentos japoneses tradicionais.
Bu iyi bir şey mi, ondan pek emin değilim.
Acho que isto não é coisa boa.
Bunun bir süreç olduğundan pek de emin değilim.
Não acho que seja uma fase.
Ben.. pek emin değilim.
Não tenho assim tanta certeza.