English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ P ] / Pençe

Pençe translate Portuguese

715 parallel translation
Pençe Nathan.
O Nails Nathan.
- Paddy, Pençe bizimle çalışıyor mu?
- Paddy, o Nails vai trabalhar connosco?
Bana inanın Bay Leehman, Pençe ve çetesi bir işe başlarsa... o iş mutlaka biter.
Acredite, Sr. Leehman, quando ele e a malta dele iniciam um trabalho, é como se já estivesse feito.
- Baylar, Pençe Nathan'la tanışın.
- Meus senhores, este é o Nails Nathan.
Bay Leehman'la tanış Pençe.
Este é o Sr. Leehman, Nails.
- Yardıma ihtiyaçları olursa... Pençe'nin yetişmiş becerikli çocukları var.
- E, se precisarem de ajuda, o Nails tem uns rapazes muito jeitosos e bem preparados.
Pençe Nathan.
É o Nails Nathan.
Pençe Nathan.
Nails Nathan.
- Pençe Nathan.
- O Nails Nathan.
Pençe bir iyilik yapmamızı istiyor.
O Nails quer que lhe façamos um favor.
- Selam Pençe.
- Viva, Nails.
Kadınlara göz kulak ol Pençe.
Cuida das mulheres, Nails.
Pençe sizi eve bırakır.
O Nails leva-te a casa.
Pençe öldü.
O Nails morreu.
"Pençe" nin Cenaze Töreni Trafiği Durdurdu ; 75.000 Dolarlık Buket
Funeral de "Nails" Nathan Pára Trânsito ; $ 75.000 em Ramos de Flores
- Pençe'yi öldüren at sende mi?
- Tem o cavalo que matou o Nails?
"Pençe" Nathan'ın Ölümü Paddy Ryan'ın Çetesini Zayıflatıyor
Morte de "Nails" Nathan Enfraquece o Grupo do Paddy Ryan
Pençe öldükten sonra çetesi dağıldı.
Desde que o Nails morreu, o grupo dispersou.
Karşısında el pençe divan durup her dediğine itaat ettiğimizde çeteydik. Bizi toplama kampına götürecek kadar güçlü ve nitelikli bir adamdı.
Subjugando-nos a ele, obedecendo-lhe, quase que nos pusemos de joelhos, por ser gentil o suficiente para nos levar para um campo de concentração.
Raphael pençe gibi biçimsiz el çizerken, o kusursuz el çizerdi.
Pintava uma mão perfeita, enquanto Rafael desenhava uma garra disforme.
Pençe gibi bir el.
Uma mão em garra.
Omuzlarında pençe izleri var.
Há marcas de garras nos ombros.
Ama bu pençe ancak ağaçta yaşayan bir hayvana ait olabilir. İmkânsız, bir ağaç maymunu gibi.
Mas esta garra só poderia pertencer a uma criatura arbórea como uma preguiça irreal.
Onu kabul etsinler de... karnımız doysun diye maç düzenleyenlerin önünde el pençe divan durdum.
Pus-me de joelhos... a implorar aos promotores que o usassem, para podermos comer.
Minik bir pençe beni kavradı.
Peço desculpas por recebê-lo assim.
Fakat iki tane alacaksan eğer gerek yok kullanmaya pençe
E tu vais ver Que isso é mau Não piques essa como um pica-pau
Sutro Eğlence Parkında bu dev pençe makinesi vardı. Kameraları ve saatleri toplar ve bana doğru bir çukura düşürürdü.
Havia uma máquina com uma garra gigante no parque Sutro Amusement e que agarrava em máquina fotográficas e relógios e mos largava num buraco.
Önlerinde el pençe divan durmakla iyi ettin.
Fizeste bem em esperar, dizer que sim, agradecer-Ihes.
DİKKAT "3 Ağustos'tan itibaren bu madende çalışan bütün işçilerin..."
AVISO A PARTIR DE 3 DE AGOSTO, A TABELA SALARIAL BAIXARÁ PARA 1 XELIM E 2 PENCE POR TURNO
Devam et.
36 pence.
5 paund 4 peni fazla ödemeniz gerekiyor.
Serão mais cinco libras e quatro'pence'extra.
İşte al, 5 paund 2 peni, bir yarımlık ve üç yarımlık daha, etti 5.04 paund.
Aí tem, 5 Libras e meia. Cinco e 4 pence.
Dantel ve kurdeleler haftada 30 şilin kumaşlar 32,6.
Tecidos a 32 e 6 pence.
Ve 6 penilik turda gezmiş olduğum yerleri tekrar gezmek beni eğlendirdi.
Divertiu-me visitar os mesmos locais que vira por seis pence.
Bana yarım kron verdiniz, işte üstü 6 pence.
"Deu-me meia coroa, tem aqui o seu troco."
Belki de rehberli turlar için ziyaretlerden yüzde alacaksınız. Ve tüm insanlar Thornton'ların doğduğu yeri görebilecek.
Poderia cobrar dois "pence" por cada visita guiada aonde os Thorntons nasceram.
Bende üç, beş, yedi ve altı pens var.
Tenho três, cinco, sete e seis pence.
3 pens?
Três pence?
Asla büyük büyük babam olmadı ve bunu 35,60 sterline Portsmouth pazarından aldım.
Nunca tive bisavo nenhum e comprei-a no mercado de Portsmouth por 35 xelins e 6 pence.
Şaşalı bir Fransız markası için 10 pens daha fazla ödüyorsun.
Paga mais 10 pence porque é uma marca francesa da moda.
Yalnızca altı penim var.
Só tenho seis pence.
Sahi mi, öyleyse hep öyle kalacaksın İki şilin ve altı pens.
Oh, espero que assim continue. Dois shillings e seis pence.
Bu tatlı elmalı şekerlemelerin her biri 1 peni.
Despachem-se! Maçãs de caramelo a um pence cada. - Obrigado jovem.
Bir tıraş sadece 3 pens.
Apenas três pence por corte.
Bir şişe Malta şarabına 60 yeni peni.
Sessenta pence por uma garrafa de vinho maltês.
10 : 51'de İngiliz Kuyumcu Merkezi'ne girerim. Orada Vic, müşteri kılığında beni karşılar ve bana 5.18 £ ve 3 penny verir.
Às 10h51, vou entrar no Centro Britânico de Joalharia, onde tu, Vic, disfarçado de cliente, vais encontrar-te comigo e entregar-me £ 5.18 e três pence.
10 : 52'de tezgaha yaklaşırım ve 5.18 £ ve 3 penny tutarındaki saati satın alırım.
Às 10h52, vou aproximar-me do balcão e comprar um relógio no valor de cinco libras e 18 e três pence.
Yüksek vergi kesintisiyle altı peninin beş penisi vergiye gitti.
De acordo com o devido imposto pagámos cinco pence de meio xelim adicional.
- Altı peninin beş penisi mi?
- Cinco pence de meio xelim adicional?
Fiyat gerçekten 37.06 mı?
São mesmo 37 libras e 6 pence?
Beş peni lütfen.
Cinco pence, por favor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]