Pickles translate Portuguese
479 parallel translation
Pastanızı, turtanızı, turşu ve dondurmanızı alın.
Levem o vosso bolo, tarte, pickles e gelados.
Bu sefer turşu koyma.
Desta vez, sem pickles.
Turşu yok.
Sem pickles.
Turşu koymayın.
Sem pickles.
- Turşu?
- Pickles?
Bir parça soğan ve turşu, ve bir dilim turta ile.
Com uma boa rodela de cebola. alguns pickles e um bocado de tarte.
Bu hafta içinde bir gece, programdan sonra... salamura et, patates salatası ve turşuyla mükellef bir yemek.
Uma noite desta semana, depois do programa, carne enlatada, salada de batata e pickles de funcho, tudo.
Adı Pickles.
Chama-se Pickles.
Beş dakika, Bay Pickles.
Cinco minutos, Sr. Pickles! Cinco minutos!
Uyuyor musunuz, bay Pickles?
Está a dormir, Sr. Pickles?
Sirk sahibinin yaptığı açıklama, Josiah Pickles ile kız arasında bir ilişki olduğunu netleştiriyor.
O depoimento do dono do circo, deixa muito clara a relação entre a rapariga e Josiah Pickles.
Yanılıyorsun. Pickles hakkında bana bilgi veren kişi oydu.
Foi ela quem me deu a informação sobre o Pickles.
Pickels'a ait. Josiah Pickles, namıdiğer kalpazan.
Pertence a Pickles, Josiah Pickles, um falsificador.
Savaştan hemen sonra Pickles'la karşılaştım.
Conheci o Pickles, por acaso, no final da guerra.
Pickles, Josiah Pickles, Diane'i boğuyor.
Pickles, Josiah Pickles, estrangula a Diane.
Pickles öylesine tehlikeli biri ki beni de öldürmek istiyor. O yüzden buraya geri dönüyor ve benim silahımla vuruluyor.
Pickles é um homem muito perigoso e também quer matar-me, volta aqui e é morto com a minha pistola.
Bu arada Pickles'ı öldüren kimse ganimetle birlikte sıvışıyordur.
Entretanto, quem matou o Pickles irá fugir com o saque.
Marine edilmiş bir bizon diline 3 Dolar verirdim.
Pagava três dólares por uma língua de búfalo com pickles.
Çok konuşan bir dilden bıktığınızı düşünmüştüm.
Pensava que já lhe bastava de língua com pickles por um dia. Não.
Pastırmalı sandviç. Mayonez ve turşulu.
Eu quero uma de bacon, alface e tomate, com maionese e pickles.
Bitsy Glass, Joe Pickles.
Bitsy Glass. - Joe Pickles.
Biraz da turşu.
E pickles extra.
Kıtır kıtır ekşi turşular.
Pickles amargos.
Diğer taraftan, eğer bir prens ise, 10 şilin ve bir yumurta turşusu karşılığında kızımı alabilir.
Por outro lado, se é um príncipe, pode levá-la por dez moedas e um ovo de pickles.
- Domuz eti. - Turşu.
Pickles.
Turşu.
- Pickles.
Patates kızartması, hamburger, soğan ve turşu istiyorum!
Um hambúrguer sem batatas fritas, nem cebolas, nem pickles.
Ekstra turşu ve soğanı çıkarmak isteyebilirsin.
Tens de tirar os pickles e a cebola que estão a mais.
Onlar Big Mac yapıyor, ben Big Mick. İkimiz de et börekler, sos, marul, peynir, turşu ve soğan kullanıyoruz.
Eles têm o "Big-Mac." Eu tenho o "Big-Mick." Os dois temos pasteis duplos de carne, molho especial, alface, queijo, cebolas e pickles
Yumurtalarımız, sucuk, janbon, dereotu turşumuz hazır.
Temos ovos, salsicha, bacon, pickles.
Senin gibi genç ve akıllı birinin önünde sonsuz fırsatlar var. Yani istersen... 10 sent mi?
Tomate, cebola, ketchup, pickles e um bocado de carne.
Ben de seni seviyorum, Pickels.
Eu também gosto muito de ti, "Pickles".
Neden turşuları ekmeğin arasına gizliyorsun?
Porque escondes os pickles dentro do pão?
Turşu mu istiyorsun?
Queres pickles?
Sana vereceğim!
Eu já te dou os pickles!
Yumurta turşusu beleş.
Ovos de pickles à borla.
- Hayır. - Turşu var mı?
- Tens pickles?
Şuna yumurta turşusu alayım.
Continua a mandar vir esses ovos com pickles, Moe.
Ona bir sürprizimiz var, Joey Pickles soruyor diyebilirsiniz.
Sim, temos uma surpresa para ele. Diga que Joey Pickles quer cumprimentá-lo.
joey Pickles, seni öldüreceğim!
Joey Pickles, eu mato-te!
Bu turşunun berbat olduğunu düşünüyorum.
Acho que os pickles são horríveis.
Ve bundan böyle insanlara kızarmış turşu hakkında bilgi veremezsin.
E já não pode falar aos clientes dos pickles fritos.
Beyaz yüzlü siyah başlıklı maymun Rus salatası ve turşuyla birlikte.
É um cebo preto com a cara branca... com roupa russa e pickles de lado.
- Ah! Turşular!
Pickles!
Evet, biraz... günün mönüsünden bir şeyler ve kızarmış dere otlu hıyar turşusu.
Sim, dois... especiais da casa e uns pickles fritos.
Sadece turşu.
Só pickles.
Turşu kavanozunun üzerini tüm vücuduyla kapladı.
Fez uma flexão de corpo inteiro sobre um frasco de pickles.
Pickles.
Pickles!
Annemin turşularından.
Pickles da minha mãe.
Nefesinin turşu kokması iyi bir başlangıç.
O hálito a pickles é um bom começo.
Oh, turşu.
Pickles!