English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ P ] / Pisa

Pisa translate Portuguese

592 parallel translation
Onları görmekle kalmayıp akşam olmadan Pisa Kulesi'ne yaslanıp Everest Dağı'na çıkacaksınız. Size piramitleri ve sfenksleri göstereceğim.
Além de os ver, e antes que a noite acabe, encostar-se-á à torre inclinada de Pisa, escalará o Evereste, mostrar-lhe-ei as pirâmides, de esfinge em esfinge!
Çiğnediği toprağı, kokladığı havayı... ve dokunduğu her şeyi seviyorum.
Adoro o chão que ele pisa, o ar por cima da sua cabeça... e tudo o que ele toca.
Bir de, Eğik Pizza Kulesinde geçen bir oyunun açılış sahnesinin yarısı da var.
E há uma metade da abertura de uma peça... que se dá na Torre Inclinada de Pisa.
- Hildy, bas gaza. - Tamam.
Pisa fundo, HiIdy.
Şu an ihraç ettiğimiz bir mal ile uğraşıyoruz. Kağıt Ağırlığı.
Estamos a fazer pisa-papéis para exportação.
Kağıt Ağırlığı.
É um pisa-papéis.
Sonra da her gün Victor amcanın mısırlarını ez.
Depois, pisa o milho do teu tio Victor todos os dias.
- Yeni ayakkabılarıma basma sakın!
- não pisa em meus sapatos novos!
- Hafif halıyla geçin.
- Pisa firme a terra e continua a correr.
Buldozere çıktığında, aşağıya bakıp, dermisin ki, "seni anlamıyorum"?
Quem pisa uma lagarta, não olha para baixo e diz : "Não te entendo."
Yaşantımızı bu şekilde sürdüremezdik, keyfimize bakarak ölüm ülkemize sinsice sokulurken.
Não podemos continuar a viver como antes, sorridentes, enquanto a morte pisa a nossa terra.
Ve Piza'yı da bırakabilirsin.
E, já agora, Pisa, também.
Atın üstüne koydu ve bu özengiye ayağını bastığında kendini kaktüslerin üzerine oturmuş bulur.
e sai correndo, pisa no estribo, e vai acabar sentado num monte de catos.
Karın otomobile biner, ateşleme anahtarını çevirir, marşa basar.
Ela entra no carro, liga a ignição, pisa no acelerador...
Bazen kimin nasıl öç alacağını asla bilemezsin.
todo mundo pisa os pés de alguém num momento ou noutro.
Kağıtlar için ağırlık olarak işe yarayabilir.
Pode servir como pisa papéis.
Sizden gerçekten hoşlanan ve size tapan biriyle.
Com alguém que genuinamente gosta de si e que beija o chão que pisa.
- Hareketine dikkat et, arkadaşım.
- Cuidado onde pisa, irmão.
Peki, ne yapayım şimdi? Uzanıp önünde tapınayım mı?
ok, o que faço agora, ajoelho-me e beijo o chão que ele pisa?
Pisa'da bir reklam ajansında çalışıyor.
Nunca precisou de ninguém.
Her yaz buraya gelir...
Trabalha em Pisa, numa agência de publicidade.
Lütfen durdur şunu artık.
Para com isto! pisa aquilo!
Eğer bu sarı hurda yığını Pisa yolunda bozulursa Başı belada olan sadece sevgili fidanzata'm olmayacak
Se essa carroça velha amarela enguiçar comigo na estrada de Pisa Não será somente minha amada "fidanzata" que estará em dificuldades.
Cahil sersem bir seksi bomba, Pisa'nın Piazza del Duomo'nın Pisa'da olduğunu sanıyor, Joey..... Hamburger kavşağına bir uğrayalım
Uma ignorante relaxada atendente de rouparia, Que pensa que Pisa Piazza del Duomo em Pisa, Joey é um ponto de parada entre barracas de hamburguers.
Pisa'ı gördüm işte!
Pisa já deu.
Pisa kulesini görecek miyiz?
- Vamos ver a Torre de Pisa?
- Pisa kulesini görecek miyiz?
- Iremos ver a Torre de Pisa? - Está um pouco em baixo não?
Pisa kulesini mi görmek istiyordun?
Quer ver a Torre de Pisa?
Bir çatlağa basıver, annenin belini kırıver.
Pisa uma fenda, monta a tenda.
Bayan Starr..... kağıt ağırlığı odama ait sanıyordum.
Menina Starr julguei que o pisa-papéis pertencesse ao meu quarto.
Kağıt tutacağı olarak kullanabilirsin.
Bem, Mark, podes usá-lo como pisa papeis.
At sıçrarken, ateş etmek hiç kolay değildir ve atlar bir insanın üstüne basmaz.
Um homem não atira bem com o cavalo aos saltos, e um cavalo não pisa um homem.
- Basar mı?
- Pisa?
Dikkat et, o çukurda yılanlar varmış.
Cuidado por onde pisa, há serpentes nesse buraco.
Nereye ayak bastığının farkında değilsin, değil mi Harley?
Não se importa onde pisa, não é, Harley?
- Etkafalı herif.
O cérebro dele nem dava para pisa-papéis!
Hizadan çıktın mı, üzerine basarım.
Pisa o risco, e eu piso-te.
Teslim olmayacağım genç Malcolm'ın ayaklarının önünde yeri öpecek ve ayak takımının küfürlerine hedef olacak değilim!
Não aceitarei beijar o solo que o jovem Malcolm pisa nem ser perseguido pela ralé praguejante!
Bayanlar ve baylar, üç kantocu.
E agora convosco, Trio "Pisa".
Kanto dedim ve aklınızdan geçen pis düşünceleri tahmin edebiliyorum.
Eu disse Pisa. E escreve-se P-I-S-A. Não se escreve com "X".
Pisa'nın 160 km doğusu.
160 quilómetros a leste de Piza.
Sınırlarını aşarsan, seni balina pisliğinden daha alçak bir seviyeye indiririm.
E, se pisa o risco, faço-o em merda!
Herhalde Pizza Kulesinin yamuklugu... oraya giden baliklardan degildir.
Estas miúdas fodiam a Torre de Pisa se pudessem.
Yani bastığı an. Uçar. Bacaklar gider.
O tipo pisa-a e fica sem pernas.
Frankenstein hâlâ başı çekiyor. Batıya doğru lider gidiyor. Peşinde Kahraman Nero var ve ondan kalanlarla idare etmeyi umuyor.
Frankenstein vai direito para o oeste a toda velocidade enquanto Nero... o herói, que lhe pisa os calcanhares, pode ler-lhe a matrícula.
Bir kalemden kağıt ağırlığına kadar her şey olabilir.
Pode ser tudo, desde um lápis electrónico a um pisa papéis.
Ackroyd-Singleton'lar tüm sığırlarını topluyorlar....... senin üzerine sürüp Blackstone Kanyonu'nda öldürmek niyetindeler.
A Companhia de Ackroyd-Singleton está reunindo todoo seu gado... e visam que cavalgue para lá para pisá-lo até à morte no Blackstone Canyon.
Kimisi azametli ve yeni, o kadar yeni ki yalnız bırakılmış... kimisi de insanların ayrılmak istemediği, yılların aşındırdığı basamaklar... zenginlerin yaptırdığı gösterişli basamaklar zenginlere tahsis edilmişti... uzun süre önce unutulmuş insanlar tarafından yapılan bayağı basamaklar da halka...
Alguns altivos e novos. Degraus tão novos que ninguém os usava. E a idade que se pisa e da qual as pessoas não se querem separar.
Burası karaysa, kimse ayak basmaya cesaret edememiştir.
Se houvesse terra, nenhum homem se arriscaria a pisá-la.
- O posta treni, Pisa'ya gider.
- É local, vai para Pisa.
Ülke öylesine vahşiydi ki insanın buraya ilk ayak basan ben miyim diyesi geliyordu.
Toda a terra era tão nova que pensávamos... ser os primeiros a pisá-la.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]