Pişman değilim translate Portuguese
384 parallel translation
Hiç pişman değilim.
Não tenho pena.
- Ama yanlış anlama için pişman değilim.
- Mas não lamento o engano.
Pişman değilim.
Não me arrependo de nada.
Hiç pişman değilim.
Não lamento.
Pişman değilim.
Não tenho arrependimentos.
- Pişman değilim.
- Não tenho de pedir desculpa.
Çıkabilmem için emir vermeyi unutmuşsunuz ama beklediğim için pişman değilim.
Esqueceu-se de deixar ordens para me deixar sair, mas não me arrependo de ter esperado.
Pişman değilim ve affınızı da istemiyorum.
Não me arrependi, e não quero o vosso perdão.
Yine de... Bu savaştan pişman değilim.
Entretanto, não lamento esta guerra.
Hiç pişman değilim.
Não tive remorsos.
Artık son buldu ve pişman değilim.
Estava cansada disso.
Sen ucuz... adi, aşağılık bir gangster müsvettesisin! Yaptıklarıma pişman değilim!
És um maldito, sujo e podre vigarista... e estou contente por te ter tramado!
Hiç pişman değilim!
Estou contente pelo que fiz!
Pişman değilim. Seni seviyorum!
Eu sei o que sente, mas os suecos são durões.
Şarkı söylemekten hiç pişman değilim.
Nunca lamento por cantar.
Onu yaptığım için hiç pişman değilim.
Deste não me envergonho.
Bu konuda ısrarlı olmaktan pişman değilim ama siz havacılar bunu anlamazsınız.
Detesto ser convencional, mas os teus homens não compreenderiam.
- Pişman değilim!
- Não tenho mágoas!
- Hayır, geldiğim için pişman değilim.
Não. Não lamento.
Hiçbir şeyden pişman değilim.
Não me arrependo de nada.
Pişman değilim.
Não sinto remorsos.
Pişman değilim, Joe.
Não tenho, Joe.
çünkü üzgün, pişman değilim.
Porque não o lamento.
Yaşadığımız bir tek andan bile pişman değilim çünkü Dick'e olan duygularımı onaylamış oldu.
Não lamento nem um só momento do que aconteceu, porque isso reforçou os meus sentimentos por Dick.
Ben pişman değilim.
Eu não me arrependo.
- Yine de pişman değilim!
Que se lixe valeu a pena.
- Hiçbir şey için pişman değilim, büyükanne.
- Näo me aflijo, avó.
Ne diyeceğinizi biliyorum ama hiç pişman değilim.
Eu sei o que vai dizer... mas eu não me arrependo de nada.
Şimdi buradasınız, beklemekten pişman değilim.
Não lamento de ter esperado.
Bu davayı aldığım için pişman değilim.
- Não me desculpo por ser advogado.
Yaptığım şeyden pişman değilim.
Não me envergonho de nada do que fiz.
Seninle geçirdiğim bir dakikadan bile pişman değilim, Sarah.
Não me arrependo de um só minuto contigo.
Pişman değilim.
Não me arrependo.
Burada doğdum, burada yaşadım, burada öleceğim, ama pişman değilim.
Nasci aqui, vivi aqui, morrerei aqui, sem lamentos.
Bir parça bile pişman değilim.
Não me arrependo minimamente.
Hiç bir şeyden pişman değilim.
Não me arrependo de nada.
İnsanlar kafayı yediğimi söyledi ama pişman değilim.
Dizem que sou maluco, mas eu não me arrependo.
- Hala dediğim için pişman değilim.
- Mas acho que fiz bem em falar.
Hiçbirşeyden pişman değilim!
Não me arrependo de nada!
Hiç pişman değilim.
Não tenho arrependimentos.
- Ben, ben... Ben hiçbir şeyden pişman değilim.
Eu não... não me arrependo de nada.
Ama bu mektubu alırsan... bil ki hiçbir şeyden pişman değilim.
Mas se conseguires ler esta carta... entende que eu não me arrependo de nada.
İnkar etmiyorum ve yaptıklarımdan da pişman değilim.
Não desejo negar isso, ou me culpar por qualquer um dos meus atos neste sentido.
Bundan pişman değilim.
Não me arrependo.
Yaptığım şeyden pişman değilim.
Não me arrependo de nada.
"Pişman değilim, Kit." İşte böyle derdi.
"Nada que lamentar, Kit". Diria ele.
Pişman değilim.
Executei o seu filho. Não lamento nada.
- Ve hiçbir şey için pişman değilim.
- Entendido.
Ama pisman degilim.
Mas não me arrependo.
Ama pişman değilim.
Não me arrependo de nada.
Ama korkmuyor değilim, aklı başına gelir ve sizi ülkesindeki insanların bakış açısıyla değerlendirir ve belki de pişman olur diye.
Não estou falando especificamente dela embora eu tema que sua vontade, recorrendo ao seu melhor juízo possa Ievá-Ia a comparar-vos com seus conterrâneos e a se arrepender alegremente.