Plato translate Portuguese
166 parallel translation
Kuzey Platosu burada, Bozeman'ın yoluda şurası.
E o norte Platô corre aqui. A Trilha Boswman passa por aqui, paralela ao BigHorne.
Plato.
. Platão.
Benim, Plato Mandria'nın, bunu para için yapacağını mı düşünüyorsun?
Acredita que eu, Plato Mandria, faria isso por dinheiro?
Düşün, Plato gibi biri hâlâ anlaşılıyor - anlaşılabiliyor.
É extraordinário que um homem como Platão... que a gente possa compreender... e é verdade que compreendemos!
Bu konuda Plato'nun şöyle bir sözü vardır :
Platão já o dizia. É uma velha ideia.
Plato'nun'Cumhuriyet'iyle ilgilenir misin?
Interessa-lhe a República de Platão?
- Ben Plato'nun'Cumhuriyet'iyim.
- Bem, eu sou a República de Platão.
Sophocles, Aristophanes, Plato, Homer gibi.
Como Sócrates, Aristoteles Platão, Homero.
Liderimiz, Plato'nun fikirlerini sevdi.
O nosso líder gostava das ideias do Platão.
Filozof-kralımız Parmen bize Plato'nun Çocukları der. Biz kendimizi Plato'nun üvey evlatları olarak görsek de.
O nosso rei-filósofo Parmen chama-nos Filhos de Platão, embora nos consideremos mais enteados de Platão.
Gezegenleri sönünce, Sokrat ve Plato'nun döneminde Yeryüzü'ne gitmişler.
Quando o planeta deles se tornou uma nova, viajaram para a Terra, durante o tempo de Sócrates e de Platão.
- Kendini plato'nun öğrencisi mi sandın?
- E diz-se discípulo de Platão? !
Plato gerçeği ve güzelliği istedi.
O Platão queria a verdade e a beleza.
Sevgili Mr Spock, durumlar Plato'yu adapte etmemizi gerektirdi.
Meu caro Sr. Spock, as circunstâncias obrigaram-nos a fazer umas adaptações de Platão.
Plato'yla güreşiyordum.
Estive a lutar com o Platão.
Çöl ve plato boyunca, yüzlerce kilometrelik açık alanda korkusuzca gittik telefon direklerini takip ederek, Montana'nın dağlarına doğru.
Pelo deserto, percorremos quilómetros de espaço aberto e seguimos caminho orientados pelos cabos telefónicos, rumo às montanhas do Montana.
Plato.
O tabuleiro.
Zembala'ya 7 mil uzaklıktaki dağlarda bir plato var.
Há um planalto a 11 km de Zembala nas colinas.
Pisagor ve Plato'nun evren anlayışına göre doğadaki matematiksel işleyiş bilimin de gelişimini sağlayan lokomotif işlevi görüyordu.
Pitágoras e Platão, ao reconheceram que o Cosmos é conhecível e que a natureza tem alicerces matemáticos, deram um forte impulso à causa da ciência.
Bir matematikçi, astronom ve fizikçi... ve İskenderiye'deki Neo-Plato felsefe okulunun başı...
Distinguiu-se na matemática, na astronomia, na física, e foi responsável pela escola de Filosofia Neo-Platônica em Alexandria.
Terapiler sonrasında bir şeylere ulaştım.
Atingi um plato na minha terapia.
Plato olsa ne yapardı?
O que faria Platão?
Şeyy, Plato'nun birkaç teorisi vardı gerçi ama... fakat şimdi... daha çok... ee.. genç erkeklerin kampına takılıyor.
O Platão tinha algumas teorias, mas agora, praticamente, só leva rapazes jovens a acampar.
Plato, hariç.
Todos, excepto o Platão.
Lanet olsun Plato'ya!
Que se lixem os amores platónicos!
Benim gördüğüm- - ve Plato da benimle aynı fikirde- - o ki, şu anda ne ise odur ve sonrası ise nasıl olmasını istiyorsak öyledir.
E Platão concorda comigo... é que existe o que existe, e o que gostaríamos que fosse.
merhaba, ben Plato lütfen keno'ya, kreplere ve kasabanın en çok kaybettiren slotlarına katılın benim felsefem : katılmak!
Olá, eu sou o Plato. Por favor, participe no keno, no craps e nas máquinas da cidade. A minha filosofia é :
Bana Plato de.
Chama-me apenas de Plato.
Hey Plato, durdurmanda sakınca var mı?
Ei Plato, importas-te de parar?
Sen iyi birisin, Plato.
És um bom homem, Plato.
- Plato mu? Yani sen artık...
Congelaram?
Ama biz Plato'yu tartışıyorduk.
Estávamos discutindo Platão.
Büyük filozoflarımızdan birisi olan Plato, etrafımızda gördüğümüz her şeyin, yüksekte uçan bir uçağın gölgesinden ibaret olduğunu söyler.
Um de nossos maiores filósofos, Platão, escreveu que o que nós vemos à nossa volta são apenas pobres sombras de objectos ideais, que existem num plano mais alto.
Evet Komutan, ama o-o kendi ülkesinden adamlarla bütün plato boyunca dövüştü.
Sim, comandante, mas ela lutou contra um pelotão inteiro de compatriotas.
- Bunu doğru anladın, Platon.
Acertaste, Plato.
Gideceğim yer bu plato olurdu.
Esta costa é para onde eu iria, senhor.
Plato'nun bir zamanlar dediği gibi.
Bem, é como Platão dizia...
Tamam, Plato... Sanırım yeterince vakitin var.
OK, Platão, acho que já bebeste demais.
Plato, Aristoteles.
Platão, Aristóteles...
Bazıları kitapları, büyük düşünürler arasından seçti Kierkegaard ve Plato gibi.
Lembro-me de uns escolherem livros de grandes pensadores como Kierkegaard e Platão.
Dionna aklını kaybetti ve beni terk etmek istedi. Boşanmak istiyor çünkü onu Plato'nun yerine götürdüm.
E a Dionna ficou fula e agora quer divorciar-se, porque a levei ao Plato's Retreat e fizemo-nos a três e tudo.
Plato der ki, siyaset, yalnızca gerçek kimseden gizlenmiyorsa, sağlıklı kalır.
Xérife, Platão disse que a policia só se mantem saudavel, quando a verdade é acessivel a todos os cidadãos.
Plato, bu kasabanın şerifi olduğunda istediği gibi bütün detayları verebilir.
Então, Platão poderá dar todos os detalhes, quando for xérife desta cidade.
Bu hafta sizden istediğim Plato'nun antik çağlardaki Diyalog'larını düşünmeniz...
Esta semana, gostava que pensassem nos diálogos de Platão da fase intermediária :
- Plato'da ve ben de öyle diyorum.
- Platão assim o disse e eu concordo.
- Plato ve kravat da.
- É de casaco e gravata.
Alan, Jim'in arkadaşı Plato, polis tarafından yanlışlıkla vurulacaktır.
O Alan é amigo do Jim Plato, que está prestes a ser alvejado por engano pela polícia.
"... bir günlük ve bir gecelik şanssızlıkta... Atlantis Kıtası denizin derinliklerine gömüldü. " Plato, M.Ö 360
"... num único dia e numa única noite, a ilha da Atlântida desapareceu nas profundezas do oceano. " Platão, 360 a.C.
- Plato?
É inacreditável, mas congelaram.
Bu gece bir tanesini çekeceğiz. Götveren ikizlerle, yanardağ setinde.
Filmaremos esta noite no platô do vulcão com as Gemeas FuckAss.
- Plato'nun yerini ne yapacağız?
E o Plato's Retreat?