English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ P ] / Pobre

Pobre translate Portuguese

11,159 parallel translation
Şu elemanın yolda ne işi vardı Tanrı aşkına ya?
Nem sabemos o que ele estava a fazer na estrada, pobre desgraçado.
Biz, sıkı çalışma içeren fakir ve mütevazı bir yaşam süreriz.
A nossa vida é pobre humilde, e cheia de trabalho árduo.
Parkta ezilen zavallı adam vardı ya?
O pobre desgraçado que foi atropelado no parque de estacionamento? Mas é o seguinte, o vagabundo não matou o Wally Walker, foi o pobre desgraçado. Pois.
Zavallı piç. Hastaydı.
Pobre sacana, foi atirado ao espaço.
Zavallı adam.
- Pobre homem.
Yüce Tanrım, lütfen bu arsız, zavallı, kaybolmuş kuzuya doğru yolu bulmasında yardım et.
Meu Deus, ajudai, por favor, este pobre e vergonhoso cordeiro perdido a encontrar orientação.
Hayır, o zavallı kızı kurtarmak zorundasın.
Não. Tens de salvar aquela pobre menina.
Fakir olmamak, tersinden iyidir.
Não ser pobre é melhor do que o oposto disso.
Ben de fakirliği ardımda bıraktım sanıyordum.
Achei que ser pobre também estava.
Birisi o zavallı kızın dosyasını isterse haber vermeleri için.
para me ligarem no caso de alguém vir a perguntar pelo processo daquela pobre coitada.
Bu zavallı kızı getirdiler, ve... Sonuna kadar mücadele etti Jeanie ama sonunda...
Aquela pobre coitada, trouxeram-na, e... ela lutou tanto, Jeanie, mas por fim, ela...
Zavallı, çaresiz, acınası garibanın tekiydim.
Eu era um pobre, indefeso e miserável desgraçado.
- Zavallı Sammy.
Pobre Sammy.
Zavallı Dr. Du Maurier, tamamen yutulmuş.
Pobre Dra. Du Maurier... Engolida inteira.
Chevalier zavallı Angelique'e ne yaptı?
O que Chevalier fez à pobre Angélique...
İşte orada, zavallıcık.
Ali está ele, pobre coitado.
Zavallı Louise.
Pobre Louise.
Zavallı şey seni.
Pobre criança.
O zavallı çocuk.
Aquele pobre rapaz.
O öyle birisi değil, zavallı barış dolu bir ruhu var kendisinin.
Não conhece o conceito. Afinal, é uma pobre alma tranquila.
Zavallı kadın!
A pobre mulher!
Zavallı oğluşum.
Meu pobre querido!
Zavallı kız kendini üst kattaki balkondan attı.
Bem, a pobre rapariga, ela, ela atirou-se do terraço.
Zavallı kız.
Pobre rapariga.
Birgaritaları sipariş ederken de bunu düşünmüşsünüzdür umarım çünkü eğer fakirliğimin üstüne bir de kilo alırsam hiç hoş olmaz.
O que espero que tenham sido quando pediram as cervegaritas, porque não posso ser pobre e ter pneuzinhos.
Yani sokakta lanet bir savaş var ve burda zavallı babanla ilgili endişeleniyorsun.
Quero dizer, há uma guerra sangrenta nas ruas... E o menino aqui preocupado sobre o seu pobre e velho pai.
Zavallı bebeğim sana ne yaptılar böyle?
Meu pobre bebé. O que fizeram contigo?
O garibana ne yaptın seni sadist?
O que fizeste àquela pobre alma, seu sádico?
Hayat, yürüyen bir gölge. Zavallı bir oyuncudur sahnede kibirlenip rahatsızlık veren. Duyulmaz sesi bir daha.
A vida não passa de uma sombra ambulante um pobre ator que se pavoneia e aflige durante a sua hora no palco e depois não se ouve mais.
Mason'ın o zavallı adamı vurması...
Mason a atirar naquele pobre homem...
- Perişan zavallı kız.
Pobre rapariga.
Sevseydiniz fakir bir iş adamı olurdunuz.
Seria pobre se gostasse.
- Pekâlâ. Zavallı kız.
Pobre menina.
Son davasında öldürdüğü zavallı kanun kaçağının kafasını getirmiş.
Neste último caso, trouxe a cabeça do pobre foragido que matou.
Ölü adamın kafası ve zavallı karım...
A cabeça do morto... e a minha pobre, pobre mulher.
Sapına kadar güneyli köylüyüm.
Sou um branco pobre do Sul até aos ossos.
Kilit adam özentisi Arlo duysa, içi parçalanırdı.
O coração do pobre e idiota do Arlo estaria partido.
Ah şu bizim zavallı, beyin hasarlı dansçımız. Başka ne vardı?
A pobre bailarina com lesões cerebrais?
Seni öldürmek için zavallının birini göndermiş olabilir.
Ele pode estar a mandar um pobre coitado para te matar.
Asker adam seni, kesinlikle kafanda tahta eksik belli.
Pobre soldadinho. És mesmo maluquinho.
O zavallı kadını rahat bırak.
Deixa a pobre mulher em paz.
O zavallı kadın Kilgrave'in annesi.
A pobre mulher é a mãe do Kilgrave.
Annesiyle babasını öldüren şu zavallı kızı duyduk.
Soubemos da pobre rapariga que matou os pais.
Zavallı Louise'im, sana ne yaptı böyle?
Pobre Louise. O que é que ele te fez?
Kimse zavallı kız için kayıp ihbarında da bulunmamış.
E ninguém denunciou que esta pobre rapariga desapareceu, também.
Zavallı Tom.
Se ele aqui era um peixe fora de água, o que será em Boston? Pobre Tom.
Zavallı ihtiyar Clarkson da aradaki halat olur.
Com o pobre velho Clarkson como corda.
Değil mi? Elbette, ama zavallı Denker'ı üzmek istemem.
De facto, consigo, mas não quero chatear a pobre Denker.
Zavallı Speedy.
Pobre Speedy...
Seni zavallı herif.
Pobre homem.
Annen bekleyebilir.
A minha pobre mãe... A tua mãe pode esperar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]