Pub translate Portuguese
554 parallel translation
Dikenli Taç'ta günün her saatinde yemek bulunur.
A qualquer hora na'Coroa de Espinhos'. - Isso é um'pub'?
Muhtemelen bardaydın, elinde bardak, ağzında pipo olan ve seni dinleyen insanların önünde söyledin.
No "pub", suponho, diante de todos os curiosos... segurando boas canecas de cerveja e cachimbo na boca.
Kilisenin yanından geçtiğin hızla barın da yanından geçsen, çok daha iyi olur, küçük şaşı.
Se passasses pelo "pub" tão rápido como passas pela capela farias melhor, coscuvilheiro.
- Ama kimin barından çıktın?
- Mas de que "pub" foi?
- Bar mı dedin?
- Tab... "pub"?
- Orası bir bar mı?
- Isso é um'pub'?
Kraliçe şerefine üç kere kadeh kaldırdık ve işverenim barmene İngiliz Pub'ları gelişirken Amerikan meyhanelerinin nasıl bayatladığını anlatı.
Brindamos três vezes pela Rainha, e meu patrão... estava explicando ao dono de cantina... por que os bares dos EUA eram inferiores... aos ingleses, quando alguém entrou no hotel.
Sanırım hala aşağıda duruyor, kazan dairesinde.
Penso que ainda anda por lá, no depósito de carvão ( Coal Hole = Pub ).
Oh, güzel bar.
Oh, é confortável... Que pub agradável.
Lyons Corner evini yaptıktan sonra benden bir barı temizlememi bekleyemezsiniz.
Depois de passar pelo Lyons Corner House não pode esperar que faça a limpeza dum pub.
Seni "Hoop and Toy" yazan şu bardan alırım saat 7 gibi?
Nos encontraremos no "Hoop and Toy". Sabe... o pub que há ali. Às 7?
Köşedeki kafede olduğumu söylemiştim.
Só fui até ao Pub.
Bu sensin beyim.
- É o próprio senhor, o dono do pub.
- Meyhaneci, bilgi kaynağımızdır.
O dono do pub é uma fonte de informação.
Meyhaneci, adı Ryan.
- Sim. Dono do pub, chamado Ryan.
- Baban meyhaneci mi? - Evet.
O seu pai é o dono do pub?
- Pub'ı biliyor musunuz?
- Conhece o pub?
Ben pub'da bekleyeceğim.
Eu fico á espera no pub.
Pub'ı arayacağım.
Vou ligar para o pub.
"Denise, Holly'yi Whelan'ın barına götür. En sevdiğim yerdir."
" Denise, leva a Holly ao Whelan's, o meu pub favorito.
Sen, o gece bardaki kızsın.
És a rapariga que estava no pub naquela noite.
- Bak, bir barda şarkı söylüyorum...
- Olha, tenho cantado num pub... - Não, não!
Doğru kasabadaki doğru bara girersem ihtimal olmaktan çıkar, öyle değil mi?
Se eu encontrar o pub certo, na vila certa, então temos a certeza.
Ben yine sokaklarda sürtmeye ne zaman başlardım ve ne zaman en yakın Pub'da kendimi küçük düşürmeye başlardım?
Quanto tempo até eu começar a escapar-me e desgraçar-me no bar mais próximo?
Şimdi, herkes meyhaneye.
Todos para o pub!
Bitişik kapının kapanmasına hala 20 dakika var. Buyur.
Ainda faltam 20 minutos para o pub fechar.
Biliyor musunuz? Josser onu kaptı. Benim şemsiyemi.
Um sacaninha roubou-mo ali no pub.
Hem de herkese. Tam orada herkesin olduğu bölümde.
E a toda a gente que estava no pub.
Bay Frame'in az önce aynı meyhanede olduğunu mu söylüyorsun?
O Sr. Frame esteve agora no mesmo pub que o senhor?
- Pub'da çalışıyorum.
- Trabalho num bar.
Paris'te açtığım bir İngiliz Pub. Yeni bir şey.
É um bar inglês que abri em Paris.
Orası İngiliz Pub'ı.
É um bar inglês.
Covent Garden'daki, Globe Pub'ın işletmecisiyim.
O gerente do Globe, em Covent Garden.
Arayan Forsythe'dı. Covent Garden'daki Globe Pub'ın işletmecisi.
Era o Forsythe, o gerente do Globe.
Üzgünüm. Sana benimle Paris'e gelip pub'da çalışmanı tavsiye ederdim ama limanlar ve istasyonlar kontrol altında. Haberlerde söyledi.
Eu sugeria que viesses para Paris trabalhar no bar, mas estão a vigiar todos os portos e estações.
"Bayan Barbara Milligan, Globe Pub."
Miss Barbara Milligan, The Globe,
Bill Morton'ın arkadaşı, üç adamı... barda Exeter'de kaldıkları yerleri karşılaştırırken duymuş. 3 adam.
Ontem no pub, um amigo do Bill ouviu três homens comparar notas sobre os estabelecimentos que visitaram em Exeter.
Basil'in partilerine gelmek varken... kim meyhaneye veya golfe gider ki?
Quem quer ir ao pub ou jogar golfe, se pode vir a uma das festas do Basil?
Bara gidelim.
- Vamos para o pub.
Şimdi, barda söylemem gerekiyor.
- E tem que ser AGORA no pub.
Biz de bara gidebiliriz.
Assim podemos ir ao pub.
Bunun karşılığında siz de Bay Dent'i bara mı götüreceksiniz?
Para que possa levar Mr. Dent até ao pub?
Elbette, bardan her atıIışımda protesto ettim.
Protesto sempre que me põem fora de um pub.
İçerde buluşuruz.
Espero por você aqui. No pub.
Ben birahaneye kaçıyorum.
Vou para o pub.
Doktor, bu bir gerçek değil mi 6 buzlu Viski içtiniz Chance's Pub'da 45 dakika önce değil mi?
Não é verdade que tomou seis whiskies com gelo no Chance's Pub há 45 minutos?
Lanet pub'ın yarısını kaplıyorlar!
Estão a usar metade do Bar!
Goat and Compasses'dan daki buluşmamızdan sonra Jack Macphail ile mesaj yolladım.
Mandei-lhe recado por Macphail. Encontrámo-nos num pub.
Bayan Henderson, yolun aşağısındaki barın hemen yanında.
É só seguir o caminho ao pé do pub.
- Oh, biliyorum, pabın yanı.
Sim, ao lado de um pub.
Tipik meyhaneci.
Típico dono de pub.