Père translate Portuguese
33 parallel translation
- Pére Mathieu'de.
- No Père Mathieu.
Size hoş bir öğle yemeği ikram edeceğim, à la Père Mathieu.
Vou trazer-lhe um belo almoço à la Père Mathieu.
Père Tanguy'a git.
Vai ao Père Tanguy.
Tanrım bana yardım et!
Precisa de uma mão, mon père?
Büyük Loriot'nun gerçek adı Georges Bazot'tur.
O verdadeiro nome de Père Loriot é Georges Bazot.
# Babamınki, Fransız kahramanlarının yaşamları : Lyautey, Père de Foucauld...
Para o meu pai, as vidas dos heróis franceses :
# Annemin seçimi, hayran olduğu Racine'in trajedileriydi.
Lyautey, Père de Foucauld... A minha mãe queria fazer-me ler as tragédias de Racine, que ela adorava.
- Beni duydun Pere Noel.
- Você ouviu, Père Nöel.
Pantoufle büyükanne ve büyükbabadan söz etmeni istiyor.
O Pantoufle quer a da grand-mère e do grand-père.
Büyükanne ve büyükbabayı anlat.
Fala da grand-mère e do grand-père.
Sen ne kadar süredir bizimle birliktesin Rahip Henri?
Há quanto está connosco, Père Henri?
Senin soyundan olan Rahip Michel bizimle burada 50 yıl kalmıştı.
O seu antecessor, Père Michel, esteve connosco cinco décadas.
Evet, şey ben, Rahip Michel'in durumuna gelebilmek için Tanrıya dua ediyorum.
Só rezo para poder ser digno do exemplo do Père Michel.
Pantoufle büyükanneyle büyükbabanın hikayesini dinlemek istiyor.
O Pantoufle quer ouvir a história da grand-mère e do grand-père.
Anlıyorum Peder.
Bem sei, mon Père.
- C'est grand-père.
- É o avô. Cheguei.
Baban delirmiş.
Il est fou ton père...
Les Catacombes. Le Pere-Lachaise.
E o Père... "Cemitério do Père-Lachaise".
Yer altı mezarları. Pere-Lachaise.
As "Catacombs", o "Père-Lachaise"...
Adım, Esmeralda Ouertani. On dört yaşındayım. Paris, Père Julien Dhuit meydanı yirmi numarada, annem, babam üç erkek kardeşim ve kız kardeşimle birlikte yaşıyorum.
Chamo-me Esmeralda Ouertani, tenho 1 4 anos, vivo na avenida Père Julien Dhuit, número 20, com os meus dois pais e os meus três irmãos e irmãs.
Jim Morrison, bugün Paris'teki Pere Lachaise mezarlığına defnedildi.
Jim Morrison foi sepultado hoje no cemitério Père-Lachaise em Paris.
Tek başına sokaklarda dolaşıp Chopin, Oscar Wilde ve Edith Piaf'ın yattığı Pere Lachaise mezarlığını ziyaret eder.
Vagueia pelas ruas só, visitando o cemitério de Père-Lachaise, onde Chopin, Oscar Wild e Edith Piaf estão sepultados.
Sadece birkaç dakikalık yürüme mesafesi Rue Lepic ve Le Moulin de la Galette'ye Vincent sevdiği bir yel değirmeni gibi davrandığından onun sürekli gittiği ve boya temin ettiği yer Pere Tanguy'nun sanat mağazası oldu.
Perto da Rue Lepic 54, e do "Le Moulin de la Galette", um bar e salão de dança, decorado com um moinho de vento, o qual Vincent adorava pintar ( 1886 ), estava a loja de artigos de arte de Père Tanguy ( Père = Pai ).
Burası tüm Paris'li sanatçılar için adeta bir topluluk merkezi haline geldi. Kimi kâh dedikodu yapıyor kimi de resim üzerine fikir beyan ediyordu. Pere Tanguy, avangart efsanevi kişilikleri sağladığı malzemelerle etrafına topladı.
Este lugar se tornou o centro para toda a comunidade de artistas parisienses, que se reunia para trocar fofocas e pinturas por materiais fornecidos por Père, o lendário pai da "avant garde" ( vanguarda ).
Ve bu, Japon baskılar, Pere Tanguy dahil olmak üzere otoportlerde arkaplanda yer almaya başladı.
E as estampas japonesas começaram a aparecer como fundo em vários dos seus retratos, incluindo este de Père Tanguy.
Peder.
Mon père.
Evet ve bence Pére-Lachaise'den fazla eski sevgilisi var.
Ele tem mais cruzes do que o cemitério Père-Lachaise.
Père-Lachaise mi?
Em Père-Lachaise?
- Perducas.
- Père Dugas.
Burada öyle bir şey olmayacak Perducas.
Não quero nada disso aqui, Père Dugas.
Büyülü ormandan dört nala geçtikleri sırada Perducas onları bekleyen hazineyi hayal ediyormuş.
Enquanto galopava pelo trilho mágico, Père Dugas começou a sonhar com o tesouro.
- İsmin?
- Nome? - Père Noël.
Öyle değil mi Peder?
Pois não, mon Père?