Quadro translate Portuguese
5,176 parallel translation
- Değil misin? Skorborda bak.
Quadro de resultados.
Büyük S.H.I.E.L.D. karatahtadaki yazıları çözmeye çalışıyor.
Ainda estamos a tentar decifrar o que estava no quadro de giz.
Çocuğun onur öğrencisi olabilir ama sen angutsun!
O teu filho pode estar no quadro de honra, mas tu és um idiota!
- Komiserim, fena tablo olmuş.
- Sargento, esse quadro está demais.
Warhol'un yaptığı Mao'm da ne güzel görünecek yahu şu duvarda.
Meu quadro do Warhol Mao ficaria perfeito... nesta parede.
Bir de şu kurbağa ve maymun resmine sinir oldum.
E o quadro do sapo e do palhaço assustam-me um bocado.
Resmettiğim resmi gördün mü?
Está a ver... o quadro que eu estou a pintar.
Bu Susannah'nın duvarındaki sembol.
Este é o símbolo do quadro da Susannah.
Bedeni tablo gibi sergilemek istemiş.
Ele exibiu o corpo dela fazendo parecer um quadro.
Daniel'ın ofisine bu parçayı için söz verdim.
Prometi ao Daniel um quadro.
Tahtayı tekrar kullan. D
Usem aquele quadro novamente.
Sigorta kutusunu dışarı koymuşlar.
O quadro eléctrico fica do lado de fora.
Sizden edinmem gereken şey soruşturmanın eksiksiz tüm hatları.
O que quero de si é um quadro completo da sua investigação.
Öğleden sonraki ameliyatlardan birinde adını mı görüyorum?
É o teu nome que estou a ver no quadro de operações?
Müzede bir resmin üzerine sümük yapıştırdım.
"Coloquei um macaco num quadro do museu".
Ona sadece kızının öldüğünü söyledim ve o kara tahtayı karalıyor.
Acabei de lhe contar que a filha está morta e ele está a escrevinhar no quadro.
Tahtadaki o denklemler mi?
As equações que ele tinha no quadro?
Tahtadakilere T kümesi dersek, T kümesi ortak kümemiz.
- Como? Chama as crianças ao quadro. A este quadro.
Tahtaya ismini yaz.
Giz, quadro, nome.
Resmi sevdim.
Gosto do teu quadro. É...
Tanrı ve tanrıçaların isimlerini tahtada sıraladık.
A lista dos deuses e deusas está aqui no quadro.
Tahtaya, Mark.
No quadro, Mark.
Tahtaya!
No quadro.
Lauren, çocukların tahtaya ihtiyacı yok.
Lauren, os rapazes não precisam de um quadro.
Bu güzel resimde sen olmak istemez miydin?
Não gostavas de ser tu, neste quadro lindo?
Bay Ulbrich konunun dışında kalıyor.
O Sr. Ulbrich não faz parte do quadro.
Şefe bir resim hediye ettiğimden yerim hazır.
Tudo porque dei um quadro ao chef.
Şu anda bunun üzerinde çalışıyorum.
Isto é... um quadro em que estou a trabalhar.
Tan Hunter'ın gelip bunlarla ilgilendiğini duydum.
Ouvi dizer que o Tab Hunter esteve cá a ver um quadro.
Bay Olivetti bu resmi çok beğendi.
O Sr. Olivetti está encantado com este quadro.
Tablolarda "Keane" yazıyor.
O quadro diz "Keane".
Dünyadaki çocuklar adına bu tabloyu San Francisco Belediye Başkanı'na takdim ediyorum.
Em nome das crianças do mundo, ofereço este quadro ao mayor de São Francisco.
İki kültür arasındaki barışı korumak adına, bu tabloyu Sovyetler Birliği halkına bağışlıyorum.
Em prol da paz através da cultura, doo este quadro ao povo da União Soviética.
Sinemadaki ustalığınıza takdirlerimizi sunma adına bu tabloyu size armağan ediyoruz.
Miss Crawford, como reconhecimento pela sua arte cinematográfica, concedemos-lhe este quadro.
Kendi kendini köşeye sıkıştırmışsın gibi.
O quadro parece-me bastante negro...
Yetişkin bir adam neden böyle bir resim yapar?
O que leva um homem adulto a pintar um quadro como este?
500 dolarlık bir tablo mu satmak istersin yoksa bir milyon tane ucuza çoğaltılmış poster mi?
seria melhor vender um quadro por $ 500 ou um milhão de cartazes reproduzidos de forma barata?
Ona bir tablo armağan edelim diyorum.
Acho que devíamos oferecer-lhe um quadro.
Kadın, büyük bir isim. Senin yaptığın bir eseri hak ediyor bence.
Ela é uma dignitária e merece um quadro feito por ti pessoalmente.
Bu tablo ne kadar?
- Desculpe, quanto custa este quadro?
"Dünya Festivali Pavilion Tema Tablolarını Seçiyor"
Pavilhão da Feira Mundial Selecciona Quadro Temático "
O tabloyla beni fiyaskoya uğrattın.
Deixaste-me ficar mal com aquele quadro!
"Bu, hayatımda gördüğüm en muhteşem resim!"
"Este é o melhor quadro " que já vi na minha vida! "
Margaret, bu tabloya ne isim vereceksin?
Margaret, que nome dará ao quadro?
Bir daha başka bir resim ortaya koymadı.
Nunca mais pintou um quadro.
Röntgen filmleri panoda.
As radiografias estão no quadro.
Güzel bir tablo.
É um belo quadro.
Cherevin'in ofisindeki tablo Napolyon'un taktiklerinden.
O quadro no gabinete do Cherevin. Isto é tirado do manual de Napoleão.
Telefon santralimizi görmelisin!
tu deves ver o nosso quadro!
Stoughtonlar'ın soy çizelgesini gönderebilir misin?
Podes enviar-me o quadro dos ancestrais?
İki hafta önce karakolda bunu tahtaya yapıştırılmış halde buldum.
Há duas semanas, Encontrei isto pregado num quadro na esquadra.