English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Q ] / Quando

Quando translate Portuguese

382,094 parallel translation
İnsan yaşamına bu kadar saygısızca davranılması canımı sıkıyor.
Acho muito frustrante quando a vida humana é tratada com tal menosprezo.
İlk tanışmamızı hatırlıyor musun?
Lembra-se de quando nos conhecemos?
Çeki almaya gittiğinde ödeme yapmama gerek olmadığını söyledin.
Porque, quando foi pagar a conta, disse-me que eu não tinha de lhe pagar.
New York'a gittiğinde bazen seni takip ettirdim.
Às vezes, mandei alguém vigiar-te quando vais a Nova Iorque.
Ne yaparsam yapayım beni başından beri istemiyorlardı!
Quando nunca me quiseram, desde o início, fizesse eu o que fizesse.
Duyulduğu zaman Cumhuriyetçilerin, adayımı savunmamalarını sağlarım.
Quando se tornar público, vou certificar-me de que os republicanos não saem em defesa do meu candidato.
Bu tip şeylerin nasıl olduğu bir gizem, değil mi?
É um mistério, não é? Quando estas coisas acontecem?
General onu savunduğu zaman da mikrofon açıkken söylediklerini kullanıp onu devireceğiz.
Quando o general vier em sua defesa, usamos a gravação dele para o derrubar também.
Peki, cevap verirken
E quando respondermos...
Partilere gittiğimde korkunç şeyler olur.
Coisas terrьveis acontecem quando vou a festas.
Underwood'u, Yaşlı Sağlık Sigortası'nın artacağını söylerken izlemek istiyorum.
Quero estar lр quando Underwood anunciar um aumento na cobertura mжdica.
Başkan adına konuşuyorum, olmaz.
Eu falo pelo presidente quando digo que isso nсo vai acontecer.
Başkan, duymak istediklerini söylerken onun görüş alanında olacaksın.
Estarр no campo de visсo do presidente quando ele falar o que deseja ouvir.
- Londra'da yaşarken sizi okurdum.
- Eu a lia quando morava em Londres.
Rusya'ya geldiğinde seni korurum.
Vou protegЖ-la quando estiver na RЩssia.
Bu iş başladığı zaman bu gece yanında duracağımı hayal etmemiştim.
Quando isto comeуou, nсo me imaginei aqui com o senhor nesta noite.
- James Miller'ın kafası kesildiğinde.
- Quando decapitaram James Miller.
Polis, intihara meyilli olup olmadığını sorduğunda "Olabilir" dedim.
Quando a polьcia falou em suicьdio, respondi "talvez".
Onu ne zaman almayı düşünüyoruz?
Quando vamos tirр-lo?
Gücü yeniden kesin olarak ele aldığımızda - söz hakkımızı geri kazanıp...
Quando estivermos solidamente no poder, recuperaremos a posição...
- Saray'a girdikten sonra ne olacak?
Desculpe. - E quando ele chegar lá?
Bir kirli bombanın patlayacak olması mı daha kötü yoksa tüm şehrin onu aradığımızı bilmesi mi?
Não sei o que é pior. Uma bomba suja prestes a explodir ou o que acontecerá a esta cidade - quando souberem que procuramos uma.
Bu atama gerçekleştiği zaman divanın girdiği açmaz çözülür.
Sim. Quando acontecer esta nomeação acabaria com o impasse.
- Ne zaman buluruz?
Quando o vamos encontrar?
ICO'yu yok etme fırsatımız vardı.
Devíamos ter eliminado a ICO quando tivemos a oportunidade.
Braegher dördüncü yıldızını hangi hükümet sırasında aldı?
Quando foi que o Braegher ganhou a quarta estrela? Em que administração?
Ben dediğimde başlatacağız.
Vamos fazê-lo quando eu disser.
Tam olarak neler olduğunu öğrendiğimde bilgi vermemeyi tercih ettiğin bu konuşmayı hatırlayacağım.
quando eu descobrir exatamente o que aconteceu, vou lembrar-me desta conversa em que escolheu omitir informações.
Zamanı geldiğinde senden söz ederim.
Quando for a altura certa, falarei de si.
Bu atama gerçekleştiği zaman divanın girdiği açmaz çözülür.
Sim, quando acontecer, esta nomeação acabaria com o impasse no tribunal.
Donarak ölürken hissedilen son şey muazzam bir sıcaklıkmış.
Sabes, quando se morre congelado a última coisa que se sente...
Girerken gözlerimi kapatıyorum.
Fecho os olhos quando entro.
Canın konuşmak isterse bir ara uğra.
Apareça quando quiser, sobretudo se lhe apetecer conversar.
Ne zaman?
Quando?
Halkın gözünde, kocasına destek olan First Lady'ydiniz. Bu olay Donald Blythe'ın gözetiminde oldu.
Para o público, era a primeira-dama em vigília junto à cama do marido, portanto, tudo isto aconteceu quando o Donald Blythe estava no cargo.
Sizinle işi bittiğinde... sanki bir sigorta atar.
Mas quando ele acaba consigo, é como se um interruptor fosse desligado.
Bu askerî harekâttan sonra dilersen hükûmetten ayrılmana onay vereceğiz.
Quando esta ação militar estiver ultrapassada, tem a nossa bênção para deixar a administração, se quiser.
Eskiden şaşırtıcı insanlarla tanışırdın, artık öyle değil.
Não é como antigamente, quando se conhecia pessoas surpreendentes.
Ne zaman olmuş?
Quando aconteceu isso?
Walker tanıklık edecekmiş.
O Walker vai testemunhar. - Quando?
Vaktin olduğunda sana Lisa Williams'ı sormak istiyorum.
- Quando tiver um momento, gostaria de lhe fazer umas perguntas sobre a Lisa Williams.
Eminim Yargı Komitesi devreye girdiğinde bu soruyu soracaktır.
Uma pergunta que o Comité Judiciário fará quando estiver a funcionar.
İşim bitince seni ararım.
Eu ligo-te quando acabar.
Kapıyı kapa.
Feche a porta quando sair, por favor.
- Şimdi değil de ne zaman olayım?
Se não for agora, quando será?
Bunları döndüğünde Francis'e ver.
Dá isto ao Francis quando ele voltar.
Gençken ve olmamam gerektiği hâlde.
Quando era nova e não devia estar com ele.
Geldiğimde bu hazırdı.
Quando cheguei, deram-me isto.
- Ne zaman geldi?
Quando chegou?
- Önemi yok.
- Não, quando ouvi a sua voz...
Müsait olduğunda söyle.
Quando estiver livre, diga-me, Doug.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]