Quick translate Portuguese
190 parallel translation
- ln here, quick.
- Aqui, depressa.
Hızlı ve sıkı ol ve öyle olma, doğru ol sonra yavaşla ve...
Be quick and be tight And be it not and be right Then be slow and...
Öyle değil bay Quick.
- Não, Sr. Quick.
Bunu anlayacağınızdan eminim bay Quick.
Certamente que entende isso, Sr. Quick.
Adım Quick.
Chamo-me Quick.
Benim adım da Dominique La Rue bay Quick.
E eu chamo-me Dominique La Rue, Sr. Quick.
- Oğlu da onunla beraber.
- Não. Com o filho, o Quick.
Quick ne demek istiyor?
Que está o Quick a dizer?
Quick beni hırsızlıkla suçladı.
O Quick acusou-me de roubar.
Quick'i savunmak istiyorsan, bütün gece dövüşeceğiz demektir.
Se queres defendê-lo, ajustamos contas já esta noite.
Bak burada. Ateş etsene Quick.
Aqui está ele.
Hayır, Quick'i düşünüyordum.
Não. Estou a pensar no Quick.
"Bay Quick, birbirimize duyduğumuz ilgiyi itiraf etmemek elimde değil."
" Caro Sr. Quick, tenho de reconhecer a nossa atracção mútua.
Bir dostumu tanıştırayım, bay Quick.
Apresento-lhe o meu amigo Quick.
- "Hızlı" anlamına mı geliyor?
- Quick, de "rápido"?
- "Hızlı sopa atan" anlamına geliyor.
- Quick, de "rápido a dar coças".
Quick, seninle konuşmak istiyorum.
Quick, quero falar contigo.
Adım Quick. Eski dostuyum.
Sou o Quick, um velho amigo dele.
Benim, Quick.
É o Quick.
- Bu, Quick değil mi?
- Não é o Quick?
Merhaba bay Quick.
Boa noite, Sr. Quick.
İşler nasıI bay Quick?
Então o negócio, Sr. Quick?
Aklıma gelmişken bay Quick, geçenlerde Komiser Phil Cantone adında biri uğradı mı?
A propósito, Sr. Quick, o sargento Phil Cantone passou há dias pelo seu clube?
İş teklifiydi Quick.
Mas era. Eu não faço propostas.
Bay Quick.
Sr. Quick...
- Joe, bay Quick'i arabasına kadar götür.
- Joe, conduz o Sr. Quick ao carro.
Joe, bay Quick'i bir yere götürmen gerekmez.
Joe, dispenso os teus préstimos.
- Bay Quick hakkında ne düşünüyorsun?
- Que pensas do Sr. Quick?
Quick benimdir.
Vou limpar-lhe o sebo.
Seni öldüreceğim Quick!
Vou matar-te, Quick!
Bence sen kıçımı öp Quick.
E eu sugiro que vás bugiar.
- Quick taksi ile geldi.
- O Quick chegou, num táxi.
İçeri buyurun bay Quick.
Entre, Sr. Quick.
- Esas adın Quick mi?
- Chamas-te mesmo Quick?
Quick, esas adın mı?
Chamas-te mesmo Quick?
Hayır, adım Quick değil.
Não. O meu nome verdadeiro é...
Quick adını kullanıyorum çünkü Vernest Brown saçma bir isim.
Mas escolhi Quick porque Vernest Brown é um nome lixado.
Quick, sen gangster değilsin.
Quick, tu não és um gangster.
Ray, bu gece seni tutuklamayacağım. Çünkü dostun Quick'in nerede olduğunu öğrenmeni istiyorum.
Ray, não te prendo, porque quero que descubras o paradeiro do teu amigo Quick.
Quick nerede?
Onde está o Quick?
Quick'in sinirleri bozuk.
Anda com os nervos em franja.
Onu öldürmeye çalışanlar olduğu için mi sinirleri bozuk?
O Quick anda com os nervos em franja porque querem matá-lo?
Quick'in öldürdüğü dört kişiyi tanıyorum.
Sei que ele matou quatro pessoas ontem.
Quick?
O Quick?
Quick'i görünce, başka bir yere gitmek için plan yapmanızı tavsiye ederim.
Quando falares com ele, pensem seriamente em mudar-se.
Quick, görmeliydin. 30 limuzin gün batımına doğru yol alırken, beyazlar ne düşüneceklerini şaşırdılar.
Quick, devias ter visto. Trinta limusinas à porta... Os polícias brancos estavam de boca aberta.
Sandviç ister misin Quick?
Queres uma sanduíche, Quick?
Quick'i gören olmuş mu?
Alguém viu o Quick?
Belki bay Ray'i ve bay Quick'i bulmamıza yardım edersiniz.
Talvez possa ajudar-nos a encontrar o Sr. Ray e o Sr. Quick.
Bay Ray ile bay Quick'i ziyaret edeceğiz.
Vamos fazer uma visitinha ao Sr. Ray e ao Sr. Quick.
Quick! ...
Rápido, bloqueia as comunicações deles.