Rapor translate Portuguese
7,468 parallel translation
Wally veterinerden, karısı üzülmesin diye bunu rapor etmemesini rica etmiş ama köpeği doğal yollardan ölmemiş.
O Wally pediu ao veterinário para não colocar alguma informação no relatório de modo a não perturbar a esposa, mas o cão não morreu simplesmente.
Hayır, o ve ekibi geçen ay, çeyrek yıllık teftiş için geldiler ve teftişi geçtiğimize dair rapor verdiler.
Ele e a equipa dele vieram aqui no mês passado para a inspecção trimestral, e recebemos um relatório excepcional.
Onları gözlemleyip ara sıra bize olanları rapor edeceksin.
- Vais ficar de olho neles, e vais informar-nos de tempos em tempos.
Hastanelerde semptomları sergileyen her hangi bir sivil vaka rapor edildi mi?
Houve algum relato dos hospitais locais de pacientes civis a apresentarem sintomas?
Lima'daki DTAB-6 iki hafta önce güvenlik ihlali rapor etti.
O laboratório em Lima teve uma quebra de segurança há duas semanas.
Davayı rapor mu edecek siniz?
Vais reportar um caso?
Size rapor vermem söylendi.
Disseram-me para me apresentar a si.
Eğer tüm dengesiz gördüklerine olumsuz rapor verseydin ortada Washington diye bir yer kalmazdı.
- Se dispensasse todos os funcionários públicos instáveis, Washington deixaria de existir.
Doğru frekansı bulursam ve rapor ver.
Só preciso de encontrar... Vão lá fora e comuniquem. Terminado.
Derhal eskort konumlarınızı rapor etmenizi istiyorum.
Avise os batedores imediatamente.
Üreticiler hangi ağır metalleri kullandıklarını rapor etmek zorunda değiller Mürekkep için standart bir karışım da yok.
Os fabricantes não são obrigados a informar os metais usados nos pigmentos e não há mistura padrão de tintas.
Bildiklerini üstüne rapor etmediğinden emin olmak için onu öldürttün.
Mataste-o para te certificares que não contava o que viu aos superiores.
Yarın sabah kongre üyesi Thomas'a rapor vermem lazım.
Tenho de entregar um relatório ao deputado Thomas amanhã de manhã.
Font color = "# 808080" MÜDÜR : Herkes sınıfında rapor versin. Font color = "# 808080" ED :
Toda a gente, voltem para as vossas salas.
Neden bunu rapor etmedin?
Porque não o denunciou?
Adamlarım çalıntı bir savaş gemisi rapor etti.
Os meus homens reportaram um TIE roubado.
"Çalınan bisikletlerimizi rapor etmek için nerede polis bulabiliriz?" diye sorduk.
"Diga-nos onde encontrar um polícia porque roubaram-nos as bicicletas."
- Bana uyar. - Temel eğitimini ne zaman rapor edersin?
Quando é que vai ser o treino básico?
Arnavutluk mafyasının bir üyesi olduğu rapor edilmiş.
É conhecido como sendo da máfia albanesa.
Ama rapor, Donanma Araştırma Uzmanı Sofia Glazman'in canlı bulunduğunu söylüyordu.
O relatório diz que a cientista do Laboratório Naval Sofia Glazman foi encontrada viva.
Rapor sonradan düzeltildi.
Esse relatório foi alterado depois.
O hikayeyi epeydir güncellemedim ama birkaç rapor gelmiş, sana gönderirim.
- Sim. Não atualizo essa história há uns tempos, mas tenho alguns relatos que te posso mandar.
Sizi rapor etmek istemem.
Odiava ter de adverti-las.
Tam bir rapor istiyorum.
Quero todas as informações.
Her şeyi rapor edeceksin.
E precisamos de ouvir tudo!
Benim görevim şartlara uyum sağlayıp sağlamadığınızı görmek,... ve uyumunuzu mahkemeye rapor etmek. Anlıyor musunuz?
O meu trabalho é fazer com que cumpra essas condições, e informar o tribunal do seu cumprimento.
Benim görevim Cary'nin kefalet gerekliliklerine uyup uymadığını mahkemeye anlatan bir rapor sunmak.
E, como tal, é o meu trabalho escrever um relatório ao tribunal sobre o cumprimento, por parte do Cary, das suas obrigações com a fiança.
Size Asya'yla ilgili kısa bir rapor vermek istiyorum.
Só queria apresentar um pequeno relatório sobre a Ásia.
Eğer şanslıysak, çalıntı defteri rapor etmeden önce Frenchman denen adam için bir mahkeme celbi çıkarmaya ikna edebilirim.
Se tivermos sorte, conseguirei fazê-lo intimar o "Francês". Antes que ele denuncie o roubo desse diário de vendas.
Bay Spock, bize rapor -
Spock, dê-nos as leituras...
İhlallerinizi rapor etmeyeceğiz. Size söz veriyorum.
Não comunicaremos as tuas violações.
ADVT'den son durum raporu aldım, bakanımızın okuma şansı olmadığı bir rapor.
Recebi agora uma atualização do DNEC, o Ministro não teve o benefício de ler.
- Web serverından bir telefon aldık sitemizle ilgili sorun varmış büyük bir şey değil ama kimin yaptığıyla ilgili rapor yolluyorlar ve bir bağlantısı var.
- O que se passa? O servidor ligou-nos, houve um problema com a nossa página. Nada de especial, iam enviar um relatório, que enviaram e havia um link no relatório.
Hiç yaralanma rapor edilmemiş, hiç suçlama kaydedilmemiş.
Não houve feridos e nem acusações.
Bir saat içerisinde bir rapor istiyorum.
Quero um relatório numa hora.
Dikkat, tüm eğitmenler, bilgilendirme için komuta odasına rapor verin.
Ouvi o Gibbs. Eu morri.
Grady'nin cinayet saatindeki zehir raporu çıktı. Rapor diyor ki kanındaki alkol oranı % 0.03'müş.
Então, o Grady estava provavelmente bêbado no momento da sua morte, e ainda o seu relatório toxicológico diz que o nível de álcool no sangue era de 0,03 %.
Ölüm sebepleri genelde siroz olarak rapor edilmiştir.
"Têm sido reportados casos de morte em indivíduos com cirrose hepática."
Hükümetin Subproject 7 hakkındaki resmi rapor.
O artigo do governo sobre o Subprojecto 7.
Girdikleri mağazaya dair rapor burada, Çocuk mahkemesindeki yargıçla paylaşabileceğin bir şey.
Aqui está o relatório da ocorrência, é mais uma coisa para entregar ao Juiz da Infância.
Bir kaç hafta önce polise gidip rapor tutturdum.
Apresentei uma queixa há algumas semanas.
Öldüğü ile ilgili hiçbir rapor yokmuş.
Não há registo da sua morte.
İki hafta önce bize rapor vermiş.
Ela apresentou queixa há 2 semanas.
Rapor verdim ve uzaklaştırma emri çıkardım.
Eu apresentei queixa e obtive a ordem de restrição.
Bana rapor yollamana bile gerek yok.
Nem precisa de me enviar relatórios.
- Kürtaj kliniğinden alınan rapor var.
- Temos um registo da clínica de abortos.
Rapor verdiğim kadınla konuşmak istiyorum, onu görene kadar hiçbir şey kabul etmiyorum.
Quero falar com a mulher, aquela a quem informo. Não vou tomar nada até a ver.
Strucker uzaklarda olduğundan bu yana başka birine rapor verdiğini varsayıyorum.
Uma vez que o Strucker está no estrangeiro, presumo que responda a outra pessoa.
Onları hükümete rapor etmem gerekiyor.
O meu papel é levá-los, para o Governo.
Onları bana rapor et.
Carl.
Rapor yok mu?
Sem relatórios.