Rebekah translate Portuguese
664 parallel translation
Merhaba, Rebekah.
Olá Rebecca.
Bu akşam kulüpte Rebekah Ryan çalacak, gidip hazırlık yapmam lazım.
A Rebekah Ryan vai tocar no bar esta noite, por isso tenho de ir tratar das coisas.
Jacob isimli bir adam son iki gündür iki saatte bir Rebekah aradı mı diye soruyormuş.
Um tal Jacob tem ligado a cada duas horas, nos últimos dois dias, para saber se a Rebekah ligou.
Jacob ile Rebekah, Genesis kitabında evlilerdi.
Jacob e Rebekah eram casados segundo o livro do Génesis.
Dört gün önce Rebekah'ın kiliseyi aradığını ve mesaj bıraktığını biliyoruz.
Sabemos que há quatro dias a Rebekah ligou para a igreja e deixou uma mensagem.
Rebekah, karınızın kiliseyi aradığında kullandığı isim mi?
Rebekah é o nome que a sua mulher usa quando liga para a igreja?
Huzurlarınızda Rebekah Del Rio.
Apresento-vos a Rebekah Del Rio.
Ben Rebeka.
Sou a Rebekah.
Rebeka ve Allison'da... - Kim?
- E a Rebekah e a Allison têm estes...
Ve Rebekah, temizlikçinin vizesini kimsenin kontrol etmesini istemezsin, değil mi?
E, Rebekah... Não precisas que ninguém vá ver o visto da tua empregada, pois não?
Rebekah, keçinoynuzlu brownie yapmış. Hadisenize.
A Rebeca fez um bolo de chocolate.
- Bana Rebekah'ı getir.
- Traz-me a Rebekah.
- Rebekah.
- A Rebekah...
Rebekah biraz meşgul durumda.
A Rebekah está um pouco ocupada.
Geç oldu Rebekah, gidiyoruz.
- É tarde, Rebekah. Vamos embora.
Rebekah'ın siniri benden daha fenadır.
O mau génio da Rebekah é ainda pior do que o meu.
Kalk gari Rebekah.
Quando quiseres, Rebekah.
- Rebekah nerede?
- Onde está a Rebekah?
Rebekah hiçbir şeyi yavaş yapmaz.
A Rebekah não faz nada a meio gás.
Kim burada?
- Quem? Quem está cá? Rebekah!
Rebekah! Hadi, gitmemiz gerek tatlım.
Vem, temos de ir, querida.
Rebekah ve beni unutmalısın.
- Tens de esquecer a Rebekah e a mim.
Rebekah ile önümüze bakmamızın vakti gelmişti.
Estava na altura de a Rebekah e eu seguirmos em frente.
Rebekah abiciğin burada.
Rebekah? É o teu irmão mais velho.
Acele et, Rebekah.
Despacha-te, Rebekah.
Bana bu kadar kızgın olmanı anlıyorum, Rebekah...
Eu entendo que estejas chateada comigo, Rebekah.
Rebekah.
Rebekah...
Bana ona ihtiyacı olmadığını söyle, Rebekah!
Diz-me que não é o que ela precisa, Rebekah!
Bana Rebekah'ı getir.
Traz-me a Rebekah.
Klaus'un aradığı Rebekah'ın kolyesi senin şu Elena'ya verdiğin kolye.
O colar da Rebekah de que o Klaus anda à procura... é o colar que deste à Elena.
Üzerinden 90 yıl geçti Rebekah.
Já lá vão 90 anos, Rebekah.
Rebekah senin hâlâ bir şeylere tutunduğunu düşünüyor.
A Rebekah acha que estás agarrado a alguma coisa.
Rebekah.
Rebekah.
Millet, kardeşim Rebekah ile tanışın.
Gostaria de apresentar-vos a todos a minha irmã, Rebekah.
Yeter Rebekah.
- Já chega, Rebekah.
- Barbie Klaus.
- A Barbie Klaus. - A Rebekah?
Rebekah mı? Onunla ne diye konuşuyorsun?
E porque lhe diriges sequer a palavra?
Adım Rebekah. Okula yeni geldim.
- Chamo-me Rebekah.
- Hadi, Rebekah.
Vamos lá, Rebekah.
Rebekah ne olacak?
A Rebekah?
Rebekah seninle marshmallow'ların üzerine salyalarını akıtıp duruyordu.
- Tiveste... a Rebekah a babar em cima de ti e dos teus marshmallows.
Ve de Rebekah.
E Rebekah.
Rebekah, bırak ben yapayım.
- Rebekah, deixa-me fazer isso.
Rebekah yola gelecektir.
- A Rebekah mudará de ideias.
Klaus, Elena'yı hayatta tutmak istiyor olabilir ama bu Rebekah'ın yanında güvende olduğu anlamına gelmez.
Sabes, o Klaus pode querer manter a Elena viva, mas isso não significa que ela esteja em segurança com a Rebekah.
Rebekah.
Bekkah?
Rebekah Del Rio.
Rebeca del Río!
- Rebekah mı? Sizinle mi yaşıyor artık, neden?
- Está a viver convosco?
- Nereden buldun?
- De onde? - Foi a Rebekah que mo arranjou.
- Rebekah verdi.
A Rebekah?
Rebekah hikâyenin aslını bilmiyor.
A Rebekah não sabe a história verdadeira.