Reklâm translate Portuguese
243 parallel translation
İlişkimizin reklâm olmasını istemiyorum.
A nossa relação não é para se saber.
Bakın Bay Jarvis, bu film bir televizyon reklâmı... bu teklifi size yapıyorum, çünkü sizin ilgi alanınıza giren bir iş.
Este filme é uma proposta comercial. É por isso que quero que o faça. É o tipo de coisa que fazem bem.
Hayır, hem âhlâklı doktorlar reklâm yapmaz.
Não. Doutores éticos não anunciam.
Çok kullanılan bir reklâm aletine dönüşmüştü.
Fiquei satisfeito por a terem levado. Começava a ser publicidade a mais.
- Reklâm vermeyi denedin mi?
- Experimentaram pôr um anúncio?
Şimdi de iyiyiz, ben reklâm devam ederim ve sen de kısa...
Não estamos indo mal. Vou me dedicar a fazer anúncios e muito em breve poderá comprar uma casa.
Noel öncesi olduğu için bir sürü hediye reklâmı geliyor ve ajanslar bize 4 milyon dolarlık bütçeyle geliyor.
Para falar a verdade, estamos a chegar às vendas da época de Natal vendedores de presentes e as agências estão a pagar 4 dólares por mil.
Bir de reklâm kampanyası. Şimdiye kadar yürütülenlerin en iyisi. Çok güzel.
Todos os cartazes já foram aprovados e a campanha publicitária é a melhor que já fizemos.
Pis bir reklâm mıydı yani?
Publicidade?
Ve şu reklâm işlerini de halledebilir misiniz?
E peça que lhe tirem os anúncios.
Zaman zaman bazı reklâm filmlerinde benim çığlımı duyuyordun.
Fizeram-no. E uma vez numa parte de um anúncio podem escutar-me a gritar.
Reklâm ajansından da yüklü miktarlar talep ettin.
Mas tem apresentado contas avultadas em nome da agência de publicidade.
Eh, sen benim için şu reklâmı yaptıktan hemen sonra, Mike.
Bem, logo que me faças aquele anúncio, Mike.
Bu reklâm, Kamu Bilinçlendirme Hizmetleri ve Psişik Birliği Kayıt Bürosu'nun katkılarıyla yayınlanmıştır.
Esta é uma mensagem do Ministério para a Informação Publica... e do seu Centro local de Recrutamento do Psi Corps.
Yazar J.D. Salinger'ın nihayet yeni bir kitap yayımlayacağını ve reklâm için talk-show turlarına başlayacağını görüyorum.
"Prevejo que o escritor J.D. Salinger vai finalmente publicar um novo romance e que irá a todos os talk-shows para o promover."
Phoebe reklâm müziği yazdığını söyledi.
Diz a Phoebe que escreves jingles.
Aslında, reklâm müziği yazmak için beni terk etti dedim ben.
Por acaso, o que disse foi que me deixou para escrever jingles.
Reklâm müziği mi?
Um jingle?
Reklâm kafasından kopmalısın.
Tens de tirar essa dos jingle da cabeça.
Kokulu Kedi'yi eski reklâm ajansıma çaldım.
Toquei o Gato Fedorento para a minha antiga agência.
Pahalılar ve insanlar da bunu biliyor. Sence firmanın...,.reklâmını yapacak mı?
Aquela mulher abusou de mim.
- Pardon? Ally, merhumu överken sence reklâm yapacak mı? Pek sayılmaz.
Eu reagi exageradamente, mas havia um contexto.
Bu olayların reklâmı yapılıyor mu?
Estes eventos são publicitados?
Birçok eleştirmen, bu kitaba dayalı bir duyarlılık yaratmayı reklâm olarak görse de birçok sanatçı Bay Jackson'ı ülkemizdeki barbarca hapishane sistemi içinde kaybolmuş nadir bir yetenek olarak görüp davasına sahip çıkıyor.
Muitos críticos opinam que é um ardil comercial para gerar interesse no livro, mas personalidades da arte apoiarão ao Sr. Jackson... Isto i é mentira. ... alegando que é um talento excepcional perdido no primitivo Sistema Penal de nosso país.
Bu herif şehrin en büyük reklâm yönetmeni!
É o maior director de casting publicitário da cidade!
Onu Sugar Smacks, PlayStation ve bir telefon şirketi reklâmında görmüştüm.
Sugar Smacks, PlayStation e para a companhia dos telefones.
Bu reklâmı alamayacak.
Não vai conseguir este.
Eğer Ben reklâmı alırsa, sence bana bedava çorba getirebilir mi?
Se o Ben conseguir este anúncio, será que me arranjavas umas sopas grátis?
Şu reklâm konusunu düşünüyordum.
Estive a pensar nisto do anúncio.
Bu reklâm Mitch'le benim olacak!
Este anúncio é meu e do Mitch!
Bir bebek bezi reklâmı.
É um anúncio de fraldas.
Başka bir reklâm var ve hâlâ ona söylemedim.
Mais um anúncio e ainda não lhe disse.
Joey bu son reklâm.
Joey, este é o último anúncio.
Geçen gün öğle yemeğini onun afişlerine bakarak yedim. Üç katlı bir binanın tamamı, saç kremi reklâmının afişiyle kaplıydı.
No outro dia, passei a hora de almoço a olhar para ela num cartaz a três andares de altura a anunciar um amaciador.
Reklâm postası.
Correio lixo.
"Okul Güzelinden İç Çamaşırı" diye reklâm yapıyoruz.
Anunciamos a venda de "roupa interior usada de adolescentes"
Bu, 16000 km uzaktaki Rolex saati reklâmının yanındaki bir bardaki magazin fotoğrafı değildir.
O que se vê não é a imagem numa página duma revista, a 16.000 kilómetros de distância, junto a um anúncio de relógios "Rolex".
... hastanenin reklâmı için kullanmamak aptallık olurdu.
Com toda a publicidade que você e o seu amigo têm andado a receber, seria estupidez não aproveitar um bocadinho, a ver se conseguíamos promover o Hospital...
İstediğim şekilde reklâmınızı yaparım.
Eu posso publicitar como bem entender.
Bize diş macunu reklâmındaki kız gibi gülümser misin?
Que tal um sorriso como reclame de dentifrício?
- Parayla bile böyle reklâm yapamazdın.
Publicidade assim não se paga.
Reklâmım ne olacak Billy? Adım gazetelere çıkmalı.
Mas e minha publicidade nos jornais?
- Bundan âlâ reklâm mı olur?
- Não se pode comprar este tipo de publicidade.
Berlin'de reklâm fotoğrafçısıydım.
Eu fui um fotógrafo comercial em Berlim.
Reklâmında hiç başarısız olmadığını söylüyor.
O anúncio dele diz que ele nunca falha.
Kablolu yayın şovu için yeni tanıtım reklâmı (!
- E publicita o seu novo programa.
- Tıraş reklâmı?
- Anúncios para a barba?
- Hayır, bu sadece bir reklâm.
- É só um anúncio.
Reklâm kölesi olduğundan mı?
Talvez por seres um escravo da publicidade.
Neden "Ben Fakirim" dergisine reklâm vermiyoruz?
Por que não pomos um anúncio na revista Sou Pobre?
- Firmanın reklâmını yap.
Só quero dizer que eu conheço-a.