Ruhlar translate Portuguese
4,336 parallel translation
Şer nasıl uzak tutulur kötü ruhlar nasıl def edilir şehir efsanelerine dair bir kitap.
"Como afastar o mal : Como evitar os maus espíritos." Um livro sobre lendas urbanas.
Bu şeyler bir zamanlar kötü ruhları def etmek için kullanılırlardı. Misal Perlmutter.
São usados para afastar os maus espíritos, como o Perlmutter.
Kötü ruhları def etmeye çalışmasının sebebi de o diskteki mesaj yüzünden.
Por causa da mensagem neste disco.
Ayrıca ruhlar tarafından da hazırlanmadı.
E não foi feita por espíritos.
Tüm filmlerinde öbür dünyadan iletişime geçen kötü ruhlar için araştırma yaptığını biliyorum.
Sei que pesquisas-te sobre espíritos malignos que saíram do além para todos os teus filmes.
O han, ruhların başına kelimelerle anlatılamayacak kadar kötü şeylerin geldiği bir yer olmalı.
A pousada deve ser o lugar onde um horror indescritível se abateu sobre os espíritos.
- Ruhların sana ulaşacağı endişesini bırakabilirsin çünkü seni kendi ellerimle öldürebilirim.
Podes despreocupar-te dos espíritos te apanharem, porque eu mesma irei matar-te.
Kötü ruhlar cinayet işlemez. İnsanlar işler.
Os espíritos malignos não matam, as pessoas, sim.
Bu yüzden bu gece kimliklerinizi kapıda bırakın ruhlarımızın size ilham olmasına izin verin ve süslü çehreleriniz sizi entrikaya yönlendirsin.
Portanto, nesta noite, deixem as identidades na porta, deixem os nossos espíritos inspirarem-vos e talvez as vossas fantasias possam guiá-los para a intriga.
Şeytani ayakkabı ruhlarını kovmak için bir ilahi okumamı ister misin?
Queres que eu entoe um cântico para afastar os maus espíritos dos sapatos?
Corbett ve Michelle Stackhouse'un ruhlarını çağırıyorum.
Estou a invocar os espíritos... do Corbett... e da Michelle Stackhouse.
Ruhları kışkırtmak için getirmiştim.
Eu levei isso para estimular os espíritos.
Ama ruhlar gücü emerek uzaklaştırabilir.
Mas os espíritos podem sugar a energia.
Ruhların bulutları... açılın... Tanrıların iradesine karşı...
Nuvens dos espíritos... aberto... contra a vontade dos deuses...
Ruhların bulutları... açılın...
Nuvens dos espíritos... aberto...
Küller tarafından kutsanmış... Ruhlar bana güç verin... Tanrıların iradesine karşı...
abençoado pelas cinzas... espíritos... concede-me o poder...
Tung ruhu olmayan bir vücuttu. İkizler vücudu olmayan ruhlar.
Tona era o corpo sem o espírito, os gémeos eram os espíritos sem o corpo...
Düşüncelerimiz ve dualarımız bu gezegenin insanlarıyla ve bu akşam kaybedilen milyonlar insanın ruhlarıyla.
Nossos pensamentos e orações estão com o povo do planeta, e com os milhões de almas perdidas esta noite.
Sonra "neden bunlar hep masum insanlara oluyor", "ruhlar nereye gidiyor", "yapabileceğim bir şey var mıydı" gibi sorular sorabilirsin.
Podes perguntar... "Porque acontece sempre isto aos inocentes"? "Para onde vão os espíritos"?
Şimdi burada ibadet edecek iyi ruhlar ders alacak olan çocuklara odaklanalım ve sürülerini merhametli Tanrı'mızın gözü altında güdecek güdecek... çobanların...
Vamos concentrar-nos nas almas que rezarão aqui, nas crianças que aprenderão, e os pastores sábios que guiarão o seu rebanho debaixo do... debaixo dos olhos de... um Deus misericordioso.
Ölümcül günah ile ölen kişilerin ruhları cehenneme gider.
As almas dos que morrem em estado de pecado mortal descem ao inferno.
Bu duvarların dışında ruhlar avlanır.
É fora daqui onde as almas são assombradas.
Ruhlar benden yana.
Tenho os espíritos.
Cehennemden ruhları çıkarmak, şeytanı iyileştirmek bir cehennem köpeği öldürmek!
Tirar almas do Inferno, curar demónios, matar um mastim do Inferno...
Vampirlerin ruhlarını kaybetmeyi seçtiklerine inanıyorum.
Acredito que... os vampiros escolhem abdicar das suas almas.
Arkamızdaki yolu ve köprüyü yakarız, yaşlarını değilde ruhlarının gençliğini hesaplarız.
Construímos estradas enquanto andamos, queimamos pontes nas nossas costas, colocamos quilómetros como envelhecer.
Zarif ruhlarımızı tam parçalamasalar da yaralı halde bırakırlar.
Magoando as nossas mentes delicadas ou destruindo-as por completo.
Söylediklerim kayda alınsın : Ben binasını sevmiyorum. İçindekileri ve ruhlarının güzelliklerini değil.
Só para que se saiba, eu odiava o edifício, as pessoas dentro dele e o espírito que representava.
Tatlı ve soylu düşüncelerle kendine yer arayan ruhlar, hâlâ etrafta dolaşıyor.
Mas há sempre as almas, errantes, que procuram um poiso. Um pensamento doce e nobre.
Caz müzik, jambalaya, romantizm ve şiirin buluştuğu yer. Buna ek olarak, geceleyin vuku bulan olaylardan bahsetmeden olmaz. İnsan kanıyla beslenen canavarlar, intikam hırsıyla yanıp tutuşan ölülerin ruhları ve şahsen en sevdiğim tür olan cadılar vardır bir de.
Jazz e "jambalaya", romance e poesia, já para não mencionar nas coisas que acontecem durante a noite, monstros que se alimentam de sangue humano, espíritos vingativos da noite, e o meu favorito, as bruxas.
MX'lerin sezgisi yoktur ya da senin diyebileceğin gibi, ruhları.
Eles não têm intuição, ou como dizem, sem alma.
Bu yüzden sırlarımızı saklayalım ve bunu yapan İskoç çocukla birlikte ruhlarına huzur dileyelim.
Então, vamos manter o nosso segredo e que o deixemos descansando em paz, junto com o escocês que o levou ao túmulo.
Ruhlar ona yol göstermiş olabilir.
Espíritos poderiam tê-la guiado.
Ruhlar diyor ki, eğer kanserden ölüp.. .. ölmeyeceğini soracaksan.. -.. onların cevabı...
Os espíritos dizem-me que se se está a perguntar se o cancro a vai matar ou não, a resposta é que não, não vai.
Ruhlar diyor ki...
Os espíritos dizem...
Oraya bir çıkarma gemisi gönderdik, ruhları bile duymadı.
Podemos até enviar uma lancha de desembarque, que eles não nos entendem.
Sizin ve motosikletin ruhlarının karışımı gibi bir şey ve o muhteşem an.
É uma comunhão entre si e a sua mota, um momento perfeito.
Eski zaman tutucuların hepsi, başlangıç çizgisinde yerinizi aldığınızda sizden öncekilerin ruhlarını hissettiğinizi söyler.
Todos os veteranos dizem "quando está na linha de largada pode sentir o espírito das pessoas que estiveram ali"
- Şeytan ruhlarını uzak tutar.
- Afasta os espíritos malignos.
Çığlıklar... Lanetlenmiş ruhlar kapana kısılmış ve çıkmaya çalışıyorlar.
Os gritos... almas condenadas que estão presas e a tentar escapar.
Ruhlar Günü'nde Stephen Morton 15 kişiyi katletti.
No Dia de Todos os Santos, Stephen Morton executou 15 pessoas.
Onurlu bir şekilde ruhlar diyarına yolla.
Envia-o para o mundo espiritual com todas as honras.
"Böylece, cehennem ruhlarının derinliklerine kadar işlemiş olacak."
"Portanto beberam a condenação para as suas próprias almas."
Ruhlarını kırmıştı.
Corrompeu as suas almas.
Ruhları mı diyorsun?
- Queres dizer... almas?
Ruhları zamanından önce alıyorsun.
Estás a levar almas antes do seu tempo.
Bu ilaç, karanlık tarafta olup umutsuzca aydınlık tarafa yol arayan kayıp ruhları simgeler.
Usada por alguém que se encontra no lado negro. Representa espíritos perdidos desesperadamente à procura do caminho de volta à luz.
Ruha dönüşür ve ruhlar alemine geçeriz.
Tornamo-nos espíritos e atravessamos para o mundo espiritual.
Aslında daha çok kült, cadılık, lanetler, ruhlar gibi şeyler hakkında bir şey bakıyordum.
Na verdade procuro algo mais sobre... O oculto. Bruxaria, maldições, espíritos, esse género de coisas.
Günahları bağışlanmazsa, ruhlarını beraberinde Cehennem'e götürür.
Se eles não se redimirem, ele leva as suas almas para o Inferno.
Çaresiz hedeflerinin ruhlarını boşalttığını gördüm.
Ela Devora as almas de alvos indefesos.