Rüzgar translate Portuguese
4,556 parallel translation
Rüzgar.
O vento.
Rüzgar.
É o vento.
Bir tarafta, Krrish var rüzgar gibi uçuyor, umutsuz durumlardan kurtarıyor.
Ele é o único que corre como o vento "Krrish", ao contrário de ti. que és exatamente o oposto dele...
- Diğer yanda da sen varsın! Sen tam ihtiyacım olduğu durumlarda rüzgar gibi kaçıyorsun. Şu Krrish'den bir şeyler öğrensene!
Se tens alguma capacidade aprende a ser responsável como o Krrish.
Egzotik bir çiçek gibi toplanmak istiyorum nadir bir rüzgar gibi.
Quero que pegue em mim como uma flor exótica. Como uma brisa rara.
Rüzgarı engelle!
Bloqueia o vento!
Beni atalarımın çöl rüzgarındaki çığlıklarından tanıyorsun ve senin kötü tohumlarını yeryüzünden sildiğimde mutluluk haykırışlarını da duyacaksın.
Conheces-me através dos gritos dos meus antepassados no vento do deserto. Tal como conhecerás os seus gritos de alegria, quanto remover da Terra a tua semente maligna.
Rüzgar hoşuma gidiyor!
Eu gosto do vento!
Rüzgar gerçekten rüzgarlı.
O vento é muito ventoso.
Rüzgar yüzüne karşı esmesine rağmen, muhteşem görünüyorsun kızım.
Estás linda, criança. Apanhar ar fez-te bem.
Daha sonra, şaraplarımızı yudumlayarak balkonda oturduk. Ay ışığı limana vuryordu, mükemmel bir meltem rüzgarı vardı.
E depois, sentámo-nos na varanda a beber xerez, o luar a iluminar o porto, uma brisa perfeita.
Artık beşinci kategori fırtına durumu var, sönümsüz rüzgar hızı saatte 240 km sağanak rüzgar hızı 300 km.
Actualmente a tempestade é de categoria 5 e com rajadas de vento atingindo 305 km / h.
"Rüzgarı değiştiremezsin. Ama yelkeni ayarlayabilirsin."
"Não podes mudar o vento, mas, pode ajustar as velas".
Sizi buraya hangi rüzgar attı?
O que te traz por cá?
Bu yarışı sadece bir at kazanabilir ve o atın adı da "Rüzgarın Oğlu" Bruce Robertson.
Só há um cavalo que pode ganhar esta corrida, e é o Bruce "Garanhão" Robertson.
- Hey, Andrea, rüzgar çanım nerede?
- Andrea, o meu espanta-espíritos?
Hey, Nancy, rüzgar çanımı gördün mü?
Nancy, viste o meu espanta-espíritos?
Anne, rüzgar çanımı asabilir miyim?
Mãe, posso pendurar o meu espanta-espíritos?
Saygın bir usta ol ya da olma önemli değil. Hedefin büyük olsun, rüzgar gibi atik ve acımasız ol!
Ele pode ser um Grande Mestre, mas não se contém.
Esen rüzgarın mahiyeti bir rüyanınkiyle aynı.
O amor é apenas isso, um sonho.
Bu sabah seni buraya hangi rüzgar attı?
O que te traz por cá esta manhã?
Seni hangi rüzgar attı?
O que te traz a cidade?
Rüzgarı kontrol edecek biri lazım, bir kayık yaklaşıyor.
Alguém vigie o flanco. Uma lancha aproxima-se.
Gidiyorum, ama çok rüzgar var.
Estou a tentar, mas há muito vento.
Tamam, rüzgar etken olmaz.
O vento não deve atrapalhar.
Rüzgar John, rüzgarın sesi bu.
É o vento, John, a bater nas persianas.
Rüzgar nereden esse oraya yuvarlanan bir çalısın sen.
Tu és uma erva seca que vai para onde o vento a leva.
Rüzgarın hızının 135 km / saat olması ve santimetrekareye 6-7 cm yağmur bekleniyor.
Esperem ventos de 136 km / h e inundações de 5 a 7 cm por hora.
Belki bir kasırga değil ama rüzgar yapabiliyorum...
Eu posso fazer um vento. Talvez não um furacão...
Rüzgarı da hesaba kat.
Lembra-te do vento.
Kehanet açıktı Seni buraya rüzgar attı
A profecia era clara O vento trazer-te-ia até cá
Ama bisikletteydim. Pedalları çeviriyordum. Bununla özdeşleşen tüm hisler, saçlarda rüzgarın gezinmesi, bisikletin çocuğa verdiği o ilk özgürlük hissi...
a pedalar. a sensação de liberdade que a bicicleta dá a uma criança.
Bu adam, Teksaslı Lance Armstrong, yolda rüzgar gibi esiyor. Kanser olmadan önce ukala bir çocukken sahip olduğu o güçlü özgüvenin Tur devam ettikçe yeniden arttığı belli oluyordu.
aniquilou a concorrência. à medida que a Volta avançava.
Düz yolda yüksek hızla giderken rüzgar direncinin etkisi çok büyüktür.
o efeito da resistência ao vento é enorme.
Domestique grubuna güvenen Lance, bisikletçiler okyanusun yanından geçerken ve deniz esintileri pelotona çarparken rüzgarı kullanmanın bir yolunu bulmuştu.
604.95 ) } 3º Etapa 164.4 ) \ i1 } Lance arranjou uma forma de usar o vento 143.6 ) } quando pedalavam perto do mar e as brisas varriam o pelotão.
Dusty, şu dikey rüzgar değişimi o dağlar üzerinde çok kötü olacak.
Dusty, as correntes verticais serão muito fortes sobre as montanhas.
Baş rüzgarı iyi.
O vento contrário é bom.
Rüzgar sahilden denize doğru esiyordur şimdi Percy.
O vento sopra da terra, Percy.
Ee seni su parkına hangi rüzgar attı?
Por que foste ao parque?
Muhteşem kanatlı bir yaratık gibi süzülen rüzgar yaklaşan bir tehlikenin habercisidir.
Em breve, um presságio de perigo iminente pairou nos ventos em mudança um precursor sob a forma de uma gloriosa criatura alada.
Rüzgar gibi koş!
Arrasta-te como o vento!
Rüzgarı arkana al, Viking.
Sempre com o vento pelas costas, Viking.
Hildegard kızı, rüzgar okuyucu.
Filha de Hildegard, Livre como o vento.
Ama şunu söylemeliyim ki, bu rüzgar yakın zamanda dinmeyecek.
Mas vou dizer que o vento não vai aumentar tão cedo.
Bir kadın rüzgar ve dalgalarla ilgili ne bilebilir ki?
O que é que uma mulher sabe sobre ventos, e ondas?
Büyük Ada civarında kaza geçirdim ve Ahlar Denizinde rüzgar olmadığından neredeyse susuzluktan ölüyordum.
Fui naufragar na Ilha Grande e quase morremos de sede, e fome, uitos suspiraram
Rüzgar seninle olsun, dostum.
Que o vento vá contigo, meu amigo.
Hangi rüzgar attı sizi buraya?
Que feliz incidente o trás aqui?
- Esen rüzgarın rüyası.
- Um sonho de amor.
Sadece duygular rüzgar ve bora.
Srª.
Kendimi üçlü... rüzgar gülü tekniğinde geliştiriyorum.
a técnica do moinho triplo.