Rüşvet translate Portuguese
2,602 parallel translation
Bakan ölmeliydi çünkü çok fazla rüşvet almıştı.
O ministro tinha de morrer porque aceitou demasiados subornos.
Rüşvet suçlamasından yırtmak için muhbir olmayı kabul etmiş.
Ele passou a ser informador para evitar ser acusado de falsificação.
Rüşvet verecektiniz yani?
Então, foi suborná-la?
Planlamada çalışan Pierre adındaki bir herife, beni senin ameliyatlarına sokmasın diye rüşvet olarak latte götürüp duruyordum.
Eu tenho levado galões a um tipo do escalonamento chamado Pierre para ele me afastar das tuas cirurgias.
Bir adamı oyuncak gibi kullanıyorum diğerininse ameliyat planlayıcısına rüşvet vermesine sebep olmuşum.
Eu estou a usar um homem como um brinquedo e fiz com que outro subornasse um escalonador.
Senden, Yoli'nin rüşvet alıp almadığını ya da Perry'ler denilen çeteyle bir bağlantısı var mı araştırmanı istiyorum.
Tenho de saber se a Yoli estava a colaborar ou em contacto com o gang chamado Perry boys.
Bu adam devasa bir katili serbest bırakmak için rüşvet aldılar.
Estes homens aceitaram suborno para que um assassino em massa escapasse.
Haklıydın. Kelly rüşvet almıyordu.
O Kelly não estava na cena.
Yani mezar yağmalamak için rüşvet alıyorsun ama benim saygı göstermem gerekiyor.
Aceita subornos para saquear túmulos, e eu é que tenho de mostrar respeito.
Kime rüşvet vereceğini iyi biliyor.
Ele sabe quem amansar.
Birini kurban gibi gösterirler veya çalıştığı davada birine rüşvet verirler.
Ele pode usar um bode expiatório ou pagar alguém de um caso que ela está.
Teğmen Bates, yıllardır rüşvet yiyor.
O Tenente Bates aceita subornos há anos.
Büronun yarısı Bodaway'den rüşvet alıyor.
A metade do FBI está a ser pago pelo Bodaway.
Clay ona rüşvet vermiş ya da onu tehdit etmiş olmalı.
O Clay deve ter... pago ou ameaçado.
Bir haftalık avukat bile değilsin ABD Hükümeti'ne rüşvet mi teklif ediyorsun?
É advogada há menos de um semana e está a tentar subornar o governo dos EUA?
- Hayır, senin işin sadece rüşvet almak.
- Não, o teu trabalho é aceitar subornos.
Bebek Jack'i buldu ve saklaması için kanıt dosyasını ona verdi. Dosya bir devlet ihalesini kazanmak için bir meclis üyesine rüşvet verdiğimizi kanıtlıyor.
Encontrou Baby Jack e deu-lhe a sua prova para proteger, e tudo isso prova que pagamos um congressista para orientar um contrato governamental no nosso caminho.
Sonra rüşvet vererek, bölgenin yeniden imarı için bazı büyük devlet ihalelerine girdi.
E assim subiu de nível com um grande contrato governamental para re-desenvolver a área.
Feld herhalde rüşvet alıyor.
Provavelmente o Feld estará a receber suborno.
Belki de onlara rüşvet verdi.
Ele pode tê-los subornado.
O polislere, malı geri almak için rüşvet verdi ve suçu Fish'e attı.
Ele subornou os bófias para recuperar o saque e culpar o Fish.
Başına ödül koydu, polislere rüşvet dağıtıyor.
Tem oferecido recompensas, subornado polícias.
Buna rüşvet denir.
Chama-se suborno.
Rüşvet vermek yasalara aykırıdır, Bay Smith.
O suborno é contra a lei, Sr. Smith.
Bana bizi FTK'ya rapor etmemesi için evine ekleme yaparak Phil Hymore'a rüşvet teklif ettiğini mi söylüyorsun?
Estás a dizer-me que estás a subornar o Phil Hymore com uma adição à casa dele para ele não nos denunciar à CFC?
Bu iş biraz rüşvet ile hallolur.
Isto serve para uma bolsa de suborno, e chega.
Liman işçisine 3000 Avro rüşvet vermelisin.
Tenho de subornar um trabalhador do porto com 3000 euros.
Yo, hatırlar mısınız, beden dersinde koşmamak için Cyn'nin babasının dükkanından aldığımız kadil simitlerini Koç Bishop'a rüşvet verirdik.
Lembram-se quando não queríamos correr, subornávamos o treinador Bishop com bolos do restaurante do pai da Cyn?
Sana rüşvet vereceğim.
Eu lhe darei um suborno.
Senin kabul edeceğin bir rüşvet. Fırtına geldi.
O suborno você aceitou e a tempestade chegou.
Rüşvet verip, fazladan mutluluk dozu alalım.
Nos a subornaremos e conseguiremos uma dose extra de felicidade.
"Gizli randevular" veya rüşvet yok. North Fors ile bağlantıda olabilecek hiçbir kaçakçılık yok.
Contratos fantasma, de subornos e contrabando pode ser ligado a Fors Norte.
Cohen, Kızılderili oyun lobisini Sacramento'ya rüşvet vererek kumarhaneleri hipodroma getirtmeye çalışıyor.
O Cohen a tentar fazer o lobby indígena participar numa conspiração criminosa para subornar Sacramento, com o fim de levar jogos para a pista.
Rüşvet veremezsin artık.
Já não me podes subornar.
Rüşvet vermeye falan çalışmıyorum tatlım.
Não te estou a tentar subornar, querida.
Bana rüşvet vermeye kalktı.
Tentou-me subornar com isso.
Not defteriniz, Lagache'ya verdiğiniz çanta rüşvet fonu...
O caderninho, a maleta que deste ao Lagache, saco azul...
Para nereden geliyor, rüşvet fonu...
De onde veio o dinheiro, o saco azul...
Ah, şu not defteri mi? İşverenler Sendikası'nın rüşvet fonunun varlığını kanıtlayan defter, değil mi?
Um caderno que comprova a existência dum saco azul do sindicato patronal?
Jim Johnson, o kan emici satış komisyonunun yarısını nakit olarak müşterilerime el altından rüşvet olarak vermiş.
Jim Johnson, aquele tubarão, passa metade das suas comições de vendas por baixo da mesa, em dinheiro para subornar os meus clientes.
Ama bunun yerine babamı rüşvet almakla suçluyor.
Pois, mas em vez disso, ela acusa o meu pai de aceitar subornos.
- Babana rüşvet teklif etmiş.
Ela ofereceu um suborno ao teu pai.
Son baktığımda bir miras memuruna rüşvet vermek yasa dışıydı.
Da última vez que ouvi, era ilegal subornar um executor.
Ben William'a rüşvet vermedim.
Eu não subornei o William.
Ya da Lola masajda tanıdığı kıza rüşvet verememiştir.
Ou a Lola não conseguiu subornar a rapariga que conhece no spa.
Ya rüşvet ya da işkenceyle oldu ama Doktor, Stelu'ya adının açığa çıktığını haber verdi.
Ou por suborno ou tortura, o médico disse ao Stelu que o nome dele foi revelado.
Polislerin bazılarına rüşvet vermiştik, bu bilgiyi onlardan aldık.
A informação veio de um agente da Polícia que subornamos.
Ya da belki de sadece rüşvet alıyorlardır.
Ou talvez eles aceitem subornos.
Teknik olarak, bu daha çok bir rüşvet.
Tecnicamente, isso é mais um suborno.
Rüşvet fonu bu.
Isto é um saco azul!
Rüşvet konusunda da daha esnekler.
Mais rápidos que a Polícia e mais propensos a aceitar subornos.