English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sabado

Sabado translate Portuguese

5,923 parallel translation
Kıyafetlerini cumartesi günü hazır olduklarında kendisi gelip alır artık.
Ele que leve no sábado, quando estiver pronto. Está a ter um dia melhor que o meu.
Cumartesi günü 4'te.
Sábado às 4 horas.
Cumartesi gecesi ailemle paten pistindeyim.
Estou num ringue de patinagem com a família num sábado à noite.
Sammy'in cumartesi günkü doğum günü partisine gelebilecek misiniz?
Vais conseguir ir ao aniversário do Sam no sábado?
Cumartesi günü Christine ve Michael Vincent'in oyun buluşmasını yapıyor muyuz?
Mantém-se a saída para o parque da Christine e o Michael Vincent no sábado?
Cumartesi onu almak için evine gittim ama kimse kapıyı açmadı, sonra arkalara doğru gittim.
Fui buscá-la num sábado. Ninguém abriu a porta por isso fui pelos fundos.
Bu arada, çocuklar Cumartesi günü annemde kalacaklar. Ben de bir kız arkadaşımla yemek yiyecektim ama babası rahatsızlanmış, bu yüzden Jacksonville'e gitti.
Aliás, no sábado, as crianças irão ficar com os meus pais, e eu planeava jantar com uma das minhas amigas, mas o pai dela não está bem, e ela foi a Jacksonville.
Cumartesi gecesi ne yapacaksın?
- O que vais fazer no sábado a noite?
Benoit'lardaki partiye geliyor musun?
Ele vai à festa do Benoît, no sábado?
Cumartesi günü için tezgâhları kurmaya geleceklerini bildirmişler. Sandviç ve biraları hazır etsek iyi olur.
Isto é um aviso antecipado de que vêm preparar as bancas para Sábado, por isso é melhor termos sandes e cerveja prontinhas.
Korktuğum gibi, Alfred cumartesi Londra'ya dönmeden önce uğramak istiyor.
O que eu temia. O Alfred vem cá no Sábado de regresso a Londres.
Onu Cumartesi göreceğiz.
Vamos ver isso no Sábado.
- Alfred Cumartesi geliyor, değil mi?
- O Alfred vem no Sábado, não vem?
Brian ve Melissa Cain cumartesi gecesi kaçırıIdılar.
Brian e Melissa Cai foram raptados num sábado à noite.
Mitchelli'nin Emperyal Dans Salonu geçen cumartesi yanmış.
A sala onde íamos atuar ardeu no último sábado.
Yarın cumartesi.
Amanhã é sábado.
Gelecek cumartesi oldukça boşum.
O meu sábado está muito vazio.
Üniversite futbol maçları cumartesileridir.
O futebol universitário é ao Sábado.
Evet... Cumartesi akşamına ne dersin?
Sim, tu... que tal no sábado a noite?
Cumartesi şehir dışına çıkıyorum.
Vou estar fora da cidade no sábado.
- Bu cumartesi de gidecek misiniz?
Vai neste sábado? Não, não vou.
Cumartesileri Imperial'da kocamı büyüleyecek bir şeyim daha olur.
E teria algo para impressionar o meu marido num sábado à noite no Imperial.
Her cumartesi gecesi Dooleyae'de akordeon çalarmış.
Tocava acordeão ao sábado à noite no Dooley's.
Cumartesi gecesi çalışmaktan daha güzel bir şey yok değil mi?
Nada melhor que trabalhar num sábado, não?
Ayrıca cumartesi sabahı saat onda neredesin?
E onde estás num sábado de manhã às 10 : 00?
İş yeri olabilir. Cumartesi akşamı kapalı oluyorlar.
Pode ser um negócio, mas ao sábado à noite estão fechados.
Acele edip elbiseni cumartesinden önce ayarlatmak zorundayız.
Temos que ser rápidas para encontrar um vestido até sábado.
Baksana, bazılarımız iskelenin oralarda, sahilde takılıyor, cumartesi gecesi, ve sen de gelmelisin.
Ouve, alguns de nós vão para a praia, no sábado à noite, devias de ir.
Cumartesi büyükannemin doğum günü.
Sábado vai ser o aniversário da minha avó.
Arkadaşlarından biri Fredrik Lundblad'ın cumartesi günü kayıp olduğu bildirilmiş.
Um dos amigos dele, Fredrik Lundblad, foi dado como desaparecido no sábado.
Bu haftasonu eve gidip ailem ile konuşacaktım. Ama..
Eu ia para casa no sábado para saber a opinião dos meus pais...
Güzelim Cumartesi günümü saçmalıklarla harcıyorum. - Bugün Cumartesi mi?
Estou a desperdiçar o meu sábado com malucos.
- Evet, öyle.
Hoje é sábado? Sim.
# Cumartesi, özür diledim
♪ Sábado, eu disse : Eu sinto muito.
Cumartesi bugün, temizlik yapmayacak mısın?
É sábado, não vais lavar o chão?
- Tam bir zaman kaybı, değil mi?
Não acredito que nos mandem vir ao sábado.
Beğendim.
Eu sei que preferias estares com os teus amigos num sábado à tarde, por isso obrigada por vires.
Görünüşe göre harika bir Cumartesi geçiriyorsun.
Parece que estás a ter um sábado agitado.
Çoğu kız Cumartesi gecesini sevgilisiyle geçirmez mi?
Raparigas com namorados que não querem sair ao sábado? Ele não é meu namorado.
Cumartesi günü size gelsem?
Que tal se eu for no sábado?
Lena'nın babasının Cumartesi günü bir tören düzenlediğini biliyor muydun?
Bem, isto está morto. Por falar em loucura, sabias que o pai da Lena vai fazer a cerimónia no Sábado?
Onu sonsuza dek kaybetme riskini almak istiyorsan tabii, ve hatırlatırım geçen ay az kalsın kaybediyorduk o yüzden kendini aşman, güzel bir gömlek giymen ve o sarkık kıçını cumartesi günündeki düğüne taşıman gerekiyor.
A menos que queiras arriscar a perdê-la para sempre, como quase a perdeste no mês passado, devo lembrar-te, por isso tens de superar isso, e vestir uma bela camisa, e transportar o teu traseiro gordo para o casamento no Sábado.
Cumartesi günükü düğün için kendime özel bir şeyler bulabilirsem diye alış merkezine uğramaya karar vermiştim ve sanırım senin için de bir şeyler bulmuş olabilirim.
Bem, decidi ir ao centro comercial para ver se encontrava algo especial para usar no Sábado, e acho que talvez encontrei algo para ti também.
Cumartesi günü yamaç paraşütüne geliyor musun?
Vens fazer parapente no sábado?
Millie Quintana bu cumartesi 100 yaşına giriyor. 400 kelime, iç gıcıklayıcı olmalı.
A Millie Quintana faz cem anos este sábado. 400 palavras, alegre.
Bazen sadece günlerden Cumartesi diye mesela.
Às vezes só porque é sábado.
Yani bu pazar önemli bir golf maçınız varsa cumartesi istediğiniz kadar seks yapabilirsiniz.
Se tiverem um grande jogo de golfe no próximo domingo, por favor, façam o sexo que quiserem sábado à noite.
Cuma, Cumartesi günleri hiçbir şey yapamıyor. - Işıkları açmak, yemek yapmak gibi.
De sexta para sábado, não pode fazer nada, ligar as luzes, cozinhar...
Cumartesi gecesi, bu büyük parti olur, ve herkes gider ve ne olursa olsun eğlenirler.
No sábado à noite você tem essa grande festa e todos vão e se divertem juntos.
Cumartesi günkü maçın için heyecanlı mısın?
Estás entusiasmado com o jogo de sábado?
Cumartesi günkü maçta iyi eğlenceler.
Mas boa sorte para o jogo de sábado. Viva o desporto!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]