Sailor translate Portuguese
170 parallel translation
Sailor Levitt adında biriyle.
Um tipo chamado Marinheiro Levitt.
Thanks for the lift, sailor!
Obrigado pela boleia, marinheiro!
"... see a long-legged sailor with a long-legged wife? "
viu um marinheiro de pernas compridas?
Dream of a long-legged sailor
Sonhou com um marinheiro de pernas compridas
En son seferinde Bahriyeli Mike ile dövüşüyordum.
A última vez foi no combate contra o sailor Mike.ê
Peki ya Sailor?
E quanto ao Marujo?
Dostun Sailor önemli bir motorcuyu yaktı.
O seu amigo Marujo chibou-se dum chefe duma quadrilha de motards.
Sailor?
Marujo?
- Haydi Sailor, bitir şunu.
- Vá, Marujo, até ao fim.
Haydi, haydi, Sailor.
Vai, vai, Marujo, vai.
- Haydi, Sailor.
- Vai, Marujo.
Sailor, rastgele ateş etme.
Marujo, pára com as rajadas.
Tebrikler, Sailor, bir esiri öldürdün.
Parabéns, Marujo, limpaste o sebo a um prisioneiro.
Bu yüzden ona Sailor diyoruz.
Por isso é que lhe chamam Marujo.
Sailor, Albay Rhodes yanıldı.
Marujo, o Coronel Rhodes enganou-se.
Haydi, Sailor.
Vai, Marujo.
- Tamam, Sailor.
- Tudo bem, Marujo.
- Hepsini, Sailor.
- Todo, Marujo.
Bay Sailor'la ben giderim.
Eu vou primeiro, com o Sr. Marujo.
Tamam, onları orada dur, Sailor, Lai Fun, Sailor'la kal.
Pronto, aguenta-os aí, Marujo. Lai Fun, fica com o Marujo.
Haydi, Sailor.
Anda, Marujo.
Sailor, biri orada.
Marujo, há um ali.
- Sailor nerede?
- Onde está o Marujo?
Neydi peki? "The Sailor's Hornpipe."
- The Sailor's Hornpipe.
"The Sailor's Hornpipe"?
The Sailor's Hornpipe. The Sailor's Hornpipe?
Ben Temel Reis'im
Sou Popeye the Sailor Man
Reese adlı tanınmamış birine.
Em Sailor Reese, um trambolho.
Hey, bahriyeli, bekle!
Ei, Sailor, espera!
Bahriyeli Ripley.
Sailor Ripley.
- Fıstık!
Sailor! - Amendoim!
Of bahriyeli, sen var ya, sen harikasın... 15 yaşındayken annem bana çok yakında seksi düşünmeye başlayacağımı söylemişti.
Uau, Sailor, tu és fantástico... Quando eu tinha 15 anos, a minha mãe disse-me, que eu em breve iria começar a pensar em sexo.
Kusura bakma, bahriyeli, ama ozon tabakası kayboluyor.
Desculpa, Sailor, mas a camada de ozono está a desaparecer.
Bahriyeli, katil değil.
O Sailor não é um assassino.
Bildiğim kadarıyla bahriyeli Lula ile olan bu davaya... karışmadan önce temizdi.
Tanto quanto eu sei, o Sailor era completamente limpo antes de se envolver nessa coisa com a Lula.
Bahriyeli!
Sailor!
- Bahriyeli, sevgilim...
Vem cá! - Sailor, querido...
Bahriyeli, neden benim için "Love me tender" i söylemedin?
Sailor, porque é que não cantaste "Love me tender" para mim?
Üzüldüm, bahriyeli, sevgilim.
Tenho muita pena, Sailor, querido.
Sen benim içime dokunuyorsun, bahriyeli.
Estás-me a comover, Sailor.
Bahriyeliyi kafasından vurmamı ister misin?
Queres que eu mate o Sailor com um tiro na cabeça?
Bahriyeliyi öldürebilirsin!
Podes matar o Sailor!
Ben... bahriyeliyi öldüreceğim.
Eu vou matar... o Sailor.
Bahriyeli, sana şimdiye kadar anlatmadığım bir şey var.
Sailor, há uma coisa que nunca te contei.
Bahriyeli Ripley, bana derhal müzik bul, çok ciddiyim ben!
Sailor Ripley, arranja-me música depressa, estou a falar a sério!
Yarabbim, bahriyeli, babamın öldüğü gece o!
Ó meu Deus, Sailor, nessa noite morreu o meu pai!
O zaman sen... şimdiye kadar gerçekten büyük bir sır taşıdın içinde.
Tu transportas... contigo um grande segredo, Sailor.
Tanrım, bahriyeli!
Ó meu Deus, Sailor!
- Bahriyeli, ölüyor gözümüz önünde!
- Ó meu Deus Sailor, ela está a morrer!
Bahriyeli, gözümüz önünde öldü kadın...
Sailor, ela morreu à nossa frente.
Neden kör olası Big Tuna'ya gitmek istedin, bahriyeli?
Porque diabo quiseste ir para Big Tuna, Sailor?
Bahriyeli, sevgilim, sen misin?
Sailor, querido, és tu?