Salonda translate Portuguese
1,154 parallel translation
Salonda konuşalım.
Vamos falar no corredor.
ALF, görgü kurallarına göre insanlar, ayak tırnaklarını salonda kesmezler.
Alf, numa sociedade educada não se corta as unhas dos pés na sala.
Ve... Sanırım salonda bir kaç tane neon ışık bulabiliriz.
E creio que encontrará uns anúncios de néon no salão.
İşinizi kaybetmek istemiyorsanız, yarım saat içinde salonda olun.
Quer manter seu negócio funcionando? Esteja na sua academia em uma hora!
Senin üstünde mi, salonda mı?
Em ti ou na sala?
Salonda başka gürültü olmasın.
Não haverá nenhuma discussão adicional nesta Assembleia.
Bir fırsat bulup, Avam Kamarasına girmiş, Büyük Salonda işemiş, Meclis başkanı makamından çıkmıştır.
Na única ocasião em que foi à Câmara dos Comuns, passou pelos copos no Salão Nobre, e depois passou pelas brasas no Cadeirão do Orador.
Kaybeden, salonda çıplak dolaşacak.
A que perder corre nua pelo clube de bowling.
Kaybeden, yani sen kupa şeklinde giyinip salonda resim çektirmek isteyenlere poz verecek.
A que perder, tu, terá de se vestir de troféu humano e posar para fotografias com todos os clientes da casa.
Salonda ayaklanma oldu.
Houve um motim no bowling.
Salonda bekleniyorsunuz.
A sua presença é requerida no salão.
Bir fırsat bulup, Avam Kamarasına girmiş, Büyük Salonda işemiş, Meclis başkanı makamından çıkmıştır.
A única vez que entrou na Câmara dos Comuns, urinou na sala principal e adormeceu na cadeira do Presidente da Assembleia.
Siz salonda konuşurken ben de sayıları ezberledim.
- Memorizei-a enquanto falava com ele no intervalo.
- Salonda kimse yok.
- Não está lá ninguém.
Onu salonda başka bir yere koymalıyım.
Tenho de o pôr de parte.
Büyük salonda.
No hall.
Salonda sessizlik.
O caso fica encerrado.
Salonda sessizlik! Orospu çocuğu!
Filho da puta, matou o meu irmão!
Salonda misafirlerim var.
Estou com convidados aqui.
Yüzyıl önce 1 859'da bu salonda oturan 41 oğlan, aynı soruya maruz kaldı. Şimdi her sömestr başlangıcında bu soru size soruluyor.
Há cem anos, em 1859, 4 1 rapazes sentaram-se neste salão e foi-lhes feita a mesma pergunta que agora vos saúda no início de cada semestre.
Tabi o şimdi salonda ben sana kahve getiriyim teşekkürler
Ele está no solário. Vou fazer café. Obrigado.
- Şu salonda.
- Na sala.
Sana salonda yetişirim.
Depois vou ter contigo ao corte.
- Bay Caspar büyük salonda.
- Mr. Caspar está no salão.
Kahvemizi salonda içelim mi?
Vamos tomar o café na sala de estar?
Bir suça ait kanıtları araştırırım... ve kimin sorumlu olduğuna karar veririm... kimin bu salonda yargılanacağına... sanığın kim olacağına.
Aprofundo as provas de um crime e determino a culpa de quem aqui vem apresentar a sua defesa.
- Sizi salonda bekliyor.
- Ela está no salão.
Salonda reşit olmayan kimse olmadığından, böyle devam edeceğiz.
Como não há menores presentes, continuaremos como estamos.
Kendisi salonda.
Está na sala de espera.
Böyle bir salonda Routrou'dan bir oyun sahnelendiğini düşünebiliyor musun?
E pensar que foi numa sala como esta que se representou Routrou, meu filho!
Salonda takılır ve gitar çalardı.
Costumava tocar guitarra no bar.
- Bugün onu salonda görüyor musunuz?
- Vê o arguido neste tribunal?
Biliyorsunuz, zaman zaman burdaki salonda dört saat gezinir. Evet çok doğru.
Ele costuma passear quatro horas nesta galeria.
Ben burada salonda geziniyorum Olmazsa biraz yüz karası sayıda kazanabilirim.
Eu o farei ganhar a aposta se puder... caso contrário, ganharei minha humilhação e os golpes.
Salonda hiç boş yer yok. Bütün The Doors biletleri tükenmiş durumda.
Mas os Doors venderam-se, não passam de espectáculo.
Kendisi, sizi salonda bekliyor.
Espera-o no vestíbulo.
Büyük salonda dinleme cihazları var, belki telefonlarda da. Hepsini sökelim.
Havia microfones na sala de reuniões, talvez haja nos telefones...
- salonda.
- No salão.
Salonda çocuklarla çok iyi.
Ele é óptimo com as crianças no YMCA.
Lanet olsun! Bayım, salonda düzen istiyorum.
Isso é falso, com os diabos!
- Çağıracağım tanık salonda değil.
- A minha testemunha não está aqui.
Salonda sessizlik..
Silêncio no palco. Preparar.
Bergler salonda bekliyor
O Senhor e a Senhora Berg estão na sala de espera.
Lakers taraftarıysan, salonda özel koltuklarımız var.
E se for adepto dos Lakers, temos uma cabina fabulosa no Fórum.
En sevdiği bu. O yüzden salonda duruyor.
É o meu favorito, por isso está na sala de estar.
Nicholas ve Andrea'yı salonda ölü buldum.
Falamos sobre isso depois. Ramón, encontrei a Andrea e o Nicholas mortos na sala!
Kocam bu salonda değil.
O meu marido não está nesta sala.
Ne zamandan beri bu salonda çalışıyorsun?
Quanto tempo trabalhou você para este teatro?
Şu salonda oynanan oyunun çeyrek gelirine sahibiz.
Eu estou com 1 / 4 do que for arrecadado nos jogos do Oriental.
2 yıl önce, eşim bunun gibi bir masada öldü. Bunun gibi bir salonda.
Há dois anos, a minha mulher morreu a uma mesa como esta, numa sala assim.
Salonda sessizlik!
Ordem na sala!