Sana bir şey diyeyim mi translate Portuguese
105 parallel translation
Sana bir şey diyeyim mi?
E vou-te dizer uma coisa.
Sana bir şey diyeyim mi?
Lizzie, tenho algo para lhe dizer.
Sana bir şey diyeyim mi?
Sabes uma coisa?
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi...
Deixa que te diga, Paul.
Baksana Paul, sana bir şey diyeyim mi,
Deixa que te diga, Paul.
Sana bir şey diyeyim mi?
Deixai-me contar-vos uma coisa.
Sana bir şey diyeyim mi evladım, benim asıl zevkim... senin gibi gençlerle bizim gençlik merkezinde çalışmak.
A minha grande satisfação... é trabalhar com jovens como tu, no nosso Centro de Juventude.
Sana bir şey diyeyim mi?
Queres saber uma coisa?
Sana bir şey diyeyim mi, dostum.
Digo-te uma coisa.
Sana bir şey diyeyim mi?
Posso dizer-te uma coisa?
Sana bir şey diyeyim mi, şef.
Ouve uma coisa, chefinho.
Sana bir şey diyeyim mi,
Bem, deixa-me dizer-te uma coisa.
Sana bir şey diyeyim mi... er geç kimsenin yapmak istemediği bir şeyi yapmak zorunda kalırsın.
Vou dizer-te uma coisa. Mais cedo ou mais tarde, será a tua vez de tratares do lixo.
Sana bir şey diyeyim mi?
E sabes que mais?
Sana bir şey diyeyim mi?
Isto é embaraçoso.
Sana bir şey diyeyim mi Lisi, hiç tahmin etmezdim bu filmin... Suyun altında biteceğini.
Digo-te uma coisa, Lisi, nunca esperei que aquele filme acabasse debaixo de água?
Sana bir şey diyeyim mi?
Sabes, Terry?
Sana bir şey diyeyim mi?
Sabes que mais?
Sana bir şey diyeyim mi canım, günün birinde bu ev çok derli toplu olacak.
Vou dizer-te uma coisa, querida. Um dia, esta casa estará muito mais arrumada.
Sana bir şey diyeyim mi?
Deixa que te diga uma coisa.
Ben sana bir şey diyeyim mi?
Posso dizer-te uma coisa?
Sana bir şey diyeyim mi?
É assim :
Sana bir şey diyeyim mi, artık seninle yarışmam gerekmiyor.
Sabes que mais? Deixa-me dizer-te uma coisa. Não tenho de competir contigo.
Sana bir şey diyeyim mi?
Sabes que mais? O teu problema é esse, Frank.
Sana bir şey diyeyim mi?
A sério. Deixa-me dizer-te uma coisa, Ray :
Sana bir şey diyeyim mi, her kimsen defolup git!
É melhor aparecer, seja você quem for.
Sana bir şey diyeyim mi?
Deixa-me dizer-te uma coisa.
Sana bir şey diyeyim mi, Tara?
Sabes uma coisa, Tara?
Sana bir şey diyeyim mi?
Vou dizer-te uma coisa,
Sana bir şey diyeyim mi?
E, quem diria?
Sana bir şey diyeyim mi, Beth?
Queres saber uma coisa, Beth?
Sana bir şey diyeyim mi? Boş mideye viski içmek iyi olmuyormuş.
Digo-te uma coisa : uísque num estômago vazio não é boa ideia.
Sana bir şey diyeyim mi?
Vou dizer-lhe uma coisa, está bem?
Sana bir şey diyeyim mi?
Quer saber?
- Sana bir şey diyeyim mi, haklısın.
Essas sessões são embaraçosas.
Sana bir şey diyeyim mi? Liman Koyu Kasabı ben değilim.
Mas uma coisa te digo, não sou o Carniceiro de Bay Harbor.
Sana bir şey diyeyim mi, Tommy?
Sabes uma coisa, Tommy?
Sana bir şey diyeyim mi?
É isso, digo-te eu.
Sana bir şey diyeyim mi bugünkü tüm huzurumu kaçırdın.
Sabes uma coisa? Até ao fim do dia, quero a minha parte.
- Sana bir şey diyeyim mi?
- Posso dizer-te uma coisa?
Sana bir şey diyeyim mi?
E deixa-me dar umas notícias.
Sana bir şey diyeyim mi? Bunun için zamanım yok.
Não tenho tempo para isto.
Sana bir şey diyeyim mi, Tony? Bazen neden hâlâ arkadaş olduğumuzu bilmiyorum.
Sabes, Tony, às vezes já nem sei porque somos amigos.
Sana bir şey diyeyim mi? O öldüğünden beri kumarda talihim yaver gitmeye başladı.
Mas digo-te uma coisa desde que ele morreu, a minha sorte no jogo disparou.
Sana bir şey diyeyim mi? Kıçına sok onu.
Vou dizer a você, enfia no rabo.
Yapacağın şey bu mu? Sana bir şey diyeyim mi Charles!
Vou dizer uma coisa, Charles.
Sana bir sey diyeyim mi?
Sabes uma coisa, Kostya?
Tabii, tabii, bir şey diyeyim mi, okuldaki çocuklar özel bir giysi giydiğini gördüklerinde, o giysi üzerindeyken sana vurmak isterler.
Mãe, deixa-me dizer-te uma coisa. Quando os miúdos na escola descobrem que estás a usar um fato, a única coisa que lhes interessa é arrear-te dentro dele.
Ve bugün burada durmuş tam önümde sana bakıyorum. Üstelik beni yenebileceğini düşünecek kadar da cüretkarsın. Bir şey diyeyim mi dostum?
E hoje quando estou aqui, a olhar para ti... tendo a audácia de pensar que podes derrotar-me... deixa-me dizer-te, irmão, que vou chutar o teu cú de cenoura...
Sana o kurallar hakkında bir şey diyeyim mi?
Querem que vos diga algo sobre elas?
Sana bir şey diyeyim mi...
Não gostam do que fiz?