English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sandalyeler

Sandalyeler translate Portuguese

258 parallel translation
Bu sandalyeler gerçektende tam müzelik.
Estas cadeiras deviam estar num museu.
Ya şu sandalyeler, moruk?
Então e as cadeitas, velhote?
Kayıp sandalyeler yani.
As cadeiras desaparecidas meu velho.
Evet, sandalyeler.
Sim, as cadeiras.
- Oturun, sandalyeler bunun için var.
- Sentem-se, é para o que servem as cadeiras.
Sandalyeler bunun için var.
Para isso servem as cadeiras.
Bak, şu sandalyeler, her ikisi de kanepeye uygun.
Repara, e estas cadeiras, a condizer com o sofá. Ana!
Masalar uçar, sandalyeler düşer, ışıklar söner-- -
Mesas a voar, cadeiras a cair, apagar as luzes, etc.
Kulübesinde, bir yatak, bir masa, sandalyeler ve bir ızgara vardı.
No barracão do velho, havia | uma cama, uma mesa, cadeiras... e um local para cozinhar com carvão.
- Masalar, sandalyeler
- Em mesas, secretárias.
Sandalyeler iyi durumda.
Boas cadeiras.
- Müzikli sandalyeler.
- Cadeiras Musicais.
Bunlar şanssız sandalyeler.
São cadeiras azarentas.
Sandalyeler az olduğu için kusura bakmayın. Ama görüşme fazla sürmeyecek.
Desculpem a falta de cadeiras,... mas isto não vai demorar muito.
Mektup almalar, tekerlekli sandalyeler, kanaryalar.
Correio, cadeiras de rodas, canários.
Sandalyeler. Yemek odası. Ceviz, Hambs yapımı.
Cadeiras, sala de jantar, nogueira, fabricadas pela Hams.
Sandalyeler Moskova'da.
As cadeiras estão em Moscovo.
Sandalyeler burada değil.
As cadeiras não estão aqui. Veja!
Sandalyeler!
As cadeiras!
Bu sandalyeler.
Estas cadeiras...
Sandalyeler benim karıma aitti, ondan önce de annesine.
As cadeiras pertenciam à minha mulher, e à mãe dela antes.
Gördüğünüz gibi, sayın bayım, taşınma sırasında bazı sandalyeler kırılmış.
Como pode ver, meu caro senhor, algumas das nossas cadeiras partiram-se na viagem.
Tüm sandalyeler babamın.
Qualquer cadeira é a cadeira do meu pai.
- O sandalyeler olmaz!
Essas cadeiras não.
Sandalyeler bilgiyi arayan adamlara verilmeli, dogmacılara değil.
As cátedras aos sábios, não aos dogmáticos.
İyi ki öldürdüğümüzde onu çarmıha çiviledik çünkü bunu geçen 50 yıl içinde yapmış olsaydık şimdi boyunlarına haç yerine minik elektrikli sandalyeler asmış dini bütün okul çocuklarıyla uğraşıyor olurduk.
Ainda bem que o fizemos naquela altura - se tivesse sido nestes últimos 50 anos, teríamos gerações de meninos do coro de cadeirinhas eléctricas ao pescoço.
Sandalyeler.
As cadeiras.
Bütün bu sandalyeler de neyin nesi?
Para que são todas estas cadeiras?
- Bay Russell'dan sandalyeler.
- As cadeiras do Sr. RusseII.
Amiral, sandalyeler!
Comodoro... Cadeiras.
Her sey kiralanmïs : Usak, yiyecekler, sandalyeler.
Tudo aqui é alugado : o mordomo, a comida, as cadeiras.
Sandalyeler dolu mu acaba? "
Estes lugares estão ocupados
Çünkü sandalyeler duvara fırlatılmıştı. Bu sandalye ile sanki kadını, kendinden uzak tutmaya çalışmış.
Estas cadeiras foram arrastadas até à parede e ele segurava uma nas mãos, como se a tivesse tentado afastar.
Habis çocuk! Sandalyeler şeytan icadıdır!
Criança malvada, cadeiras são invenções de Satã.
Ve sonra sandalyeler hareket etti, her şey acayipti heyecan verici olduğunu düşündüm.
E depois as cadeiras ficaram esquisitas e pensei que era emocionante, estás a ver.
O sandalyeler oraya gitmiyor Felipe.
Essas cadeiras não podem ficar aí, Felipe.
Ve sandalyeler henüz masadan uzağa çekilmemişti.
Parece que as cadeiras não foram afastadas da mesa.
İşte sandalyeler.
Quase me esqueci das suas cadeiras.
Masa hâlâ burada. Oturdukları sandalyeler ve kullandıkları bardaklar da öyle.
A mesa longa ainda lá está, as cadeiras nas quais eles sentaram, as xícaras em que eles beberam.
Paskalya'da, Tenebre'e gelip, her biri Tanrı'nın adının bir harfini temsil eden... büyük sandalyeler üzerinde çalması için, kralın hizmetindeki adamlar, üstadıma bir araba gönderdiler.
Para Páscoas, os Srs. do Port Royal enviavam a meu professor uma limusine para que devesse tocar, em trevas, o ofício em que se apagam, um a um, os círios que representam o nome de Deus.
Sandalyeler lütfen, Clarry.
Cadeiras, por favor, Clarry.
Mobilya? Sandalyeler? Kapı?
- Distância da fonte luminosa.
Lambalar Dirk Van Erp sandalyeler Stickley olsun.
Um abajur Dirk Van Erp, uma cadeira Stickley.
Sarkaçlı saat, örtülü sandalyeler, püsküllü örtüler.
Relógios no console. Cadeiras com franjas, cortinas drapeadas.
Tekerlekli sandalyeler.
Cadeiras de rodas, prendas de noivado.
Yardımcı kontroller yok, sandalyeler yok...
Acabavam-se os servocontrolos, a cadeira...
Masalar, sandalyeler, koltuklar.
Mesas, cadeiras e sofás.
SANDALYELER BÜROSU
" Secretaria de Mesas.
Sandalyeler.
As cadeiras...
Hey, sandalyeler nerede?
Onde estão as cadeiras?
Sandalyeler?
E as cadeiras?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]