Saraybosna translate Portuguese
96 parallel translation
Söyleyin. Haziran 1914'te Saraybosna adında bir yeri duymuş muydunuz?
Em Junho de 1914 tinha ouvido falar da cidade de Sarajevo?
Avusturya arşidükü Saraybosna'da öldürülünce, Avusturya Sırplara savaş açtı... ve öfkeli birliklerin gelmesinden korkan insanlar Deniz yoluyla kaçmayı denediler, ve İtalya kıyısında giden bir gemiye bindiler.
Quando assassinaram o Arquiduque da Áustria em visita a Sarajevo, a Áustria declarou guerra à Sérvia... a população aterrorizada com a chegada das tropas enfurecidas com o horrível atentado, tentando escapar por mar, a alcançar num barco à vela, as costas de Itália.
Güneye git, Saraybosna'ya, Tuzla'ya doğru.
Vái por Sarajevo e Tuzla.
Şu ana kadar Saraybosna'daki bir kilisede suikasta kurban giden Bosnalı-Sırp papaz Zarko Preljevik'e yapılan saldırıyı üstlenen olmadı.
Até agora, não se sabe quem matou o Ministro das Finanças Sérvio-Bósnio, Zarko Preljevich, assassinado numa igreja de Sarajevo.
Saraybosna'dan canlı olarak bildirdik, ben Jean Rogers, CNN.
Jean Rogers, em directo de Sarajevo para a CNN.
Kırk dördüncü paralelin geçtiği yer... Saraybosna.
O paralelo 49 passa por Sarajevo.
- Saraybosna'daki bankaları araştır.
- Dra. Keller, venha cá. - Compare-o com os bancos de Sarajevo.
Kordech faturasındaki banka hesabı. Saraybosna'nın bir Sırp semti olan Grbavica'da bir adrese kayıtlı. Güzel.
A conta bancária da factura da Kordech, é de uma morada em Grbavica, nos arredores de Sarajevo.
10 mahalleyi yerle bir edebilir ve Saraybosna gibi kalabalık bir bölgede 100.000 insanı öldürebilir.
- Ainda pode arrasar dez quarteirões. - Estão a transmitir-nos a fita. Pode matar cem mil pessoas numa zona densamente populada como Sarajevo.
Saraybosna'ya asla ulaşamaz. Dur, oraya gitmiyor.
Ele não consegue chegar a Sarajevo.
Saraybosna'da piyanistlik yapan bir üvey kardeşi var.
Tem um meio irmão pianista clássico em Sarajevo.
Saraybosna'da satın almış.
Diz que o comprou em Sarajevo.
Saraybosna'da suikast.
"Assassínio em Sarajevo".
İmparator Sırplar'ın üzerine yürüyerek Saraybosna'da... yaptıklarının hesabını sormaya kararlıydı.
O Império estava ansioso por iniciar a guerra contra a Sérvia, para punir os Sérvios por aquilo que tinham feito em Sarajevo.
Saraybosna'da işler çığırından çıkınca, dağlarda yaşayan kuzenimin yanına gittik. Tanzic, Sırp ordusunda subaydı.
Quando Sarajevo ficou um caos, fui para a montanha, ter com os meus primos.
Anya Rugova. Doğu yakasında bir restoranı var. "Saraybosna."
Anya Rugova, tem um restaurante no lado Este, Sarajevo.
Saraybosna'da gün boyu çocuklarla oldu, hediyeler dağıttı, hatta özel Noel ağacını süslemelerine yardım etti.
Em Sarajevo, passou o dia com crianças, distribuindo prendas e ajudando-as a decorar uma árvore de Natal muito especial.
İlk belirti Saraybosna'da gösterdi kendini, sonra da Belgrad'da.
Os primeiros sinais de paranóia apareceram em Sarajevo, e em Belgrado.
Buldukları şeylerin arasında "Saraybosna Duvarı" na rastladılar.
Entre outras coisas que eles encontraram estava o meu guião "Sarajevo Wall".
Bu, önceleri Saraybosna denen bölünen kentin parçası olduğumun hayati bir kanıtıydı.
Isto foi uma prova vital de que eu fiz parte no desmembramento do que era chamado Sarajevo.
Yapım Saraybosna Televizyonu, 1991
Produzido por TV Sarajevo, 1991
Tanıştığımız sıralar Saraybosna'daki Sırplar için insanî yardım kuruluşunda çalışıyordum.
Na altura que nos conhecemos eu estava a trabalhar para uma organização humanitária sérvia em Sarajevo.
- Saraybosna hatta.
- Sarajevo em linha.
Tüm dünyanın askeri müdahale beklediği bir anda Fransız Başkanı François Mitterand kuşatma altında olan Saraybosna'ya geldi.
No momento que o mundo inteiro esperava uma intervenção militar o presidente francês François Mitterrand aterrou em Sarajevo cidade que já estava sob cerco.
"SARAYBOSNA" - Memo, yavrum, geliyor musun?
Memo, filho, vens ou quê?
Kosova, Saraybosna ve Bosna'daki tüm etnik temizliklerden sorumlu.
Ele organizou as campanhas de limpeza étnica no Kosovo, em Sarajevo e na Bósnia.
Aynı Saraybosna'daki gibi.
Tal como em Sarajevo.
Bana Saraybosna'da ne olduğunu anlat.
Conte-me o que aconteceu em Sarajevo.
İndeks CIA'in Saraybosna'daki merkezinden çalındı.
Ontem à noite, o Index foi roubado da estação da CIA em Sarajevo.
OTEL BASCARSIJA, SARAYBOSNA
HOTEL BASCARSIJA. AVDAGE STEPE 47. 71000 SARAJEVO
Sloane, indeksin Saraybosna'daki araştırma merkezinden çalınmasıyla ilgili ipucu olmadığını söyledi.
O Sloane disse-nos que não tinha pistas sobre o roubo do Index da estação de Sarajevo.
Görüşme şifreliydi ama Saraybosna'da bir otele ulaştım.
Uma chamada codificada, mas consegui chegar a um hotel de Sarajevo.
Şimdi de tesadüf eseri, hırsızlıktan birkaç dakika sonra Saraybosna'da Devereaux'yu arıyor.
E agora, logo por coincidência, contacta o Devereaux em Sarajevo, minutos depois do roubo.
Saraybosna'daki adli tıp raporunu duydum.
Soube que recebemos os relatórios forenses.
Emory ve Danica'yı... Dünya'ya götürecek olan Saraybosna ile buluştuk.
Encontrámo-nos com os sarajevo, que levarão o Emory e a Danica de volta à Terra.
"İnsanların içgüdüsel yolculukları ve ritim yolu" 1990'da çıktı. Saraybosna cehenneme dönmeden önce.
"As viagens instintivas e os caminhos para o ritmo" foi lançado em 1990, antes que tudo virasse um inferno em Sarajevo.
Saraybosna'da mı
Sarajevo?
Saraybosna'daki hiçbir hikaye basit değil.
Nenhuma história de Sarajevo é simples.
Adından nefret ediyor. Çünkü, Saraybosna için bir isimdi, Londra için değil.
Odeia o seu nome, mas era um nome para Sarajevo, e não para Londres.
Saraybosna'dan ayrılırken kuşatmadan Kızıl Haç yardımı ile çıktık.
E quando, quando saíamos de Sarajevo, saímos com a Cruz Vermelha, saímos do sitio.
Sihirli bir çubuğum olsaydı, bilemiyorum oğlumu, benimle beraber Saraybosna'ya gelmeye, yeni bir hayata başlamak için ikna ederdim.
Se tivesse a varinha mágica, não sei, persuadir o meu filho a vir comigo a Sarajevo, comece uma nova vida.
Ona yardım edersen, benimle Saraybosna'ya dönecek.
Se o ajudas, ele voltará comigo para Sarajevo.
Saraybosna'ya gittiğimi hatırlıyorum da karşılama komitesi hazırlamışlardı.
Lembro-me uma vez que estava indo a Sarajevo. Todos me esperavam.
1975 yılında Saraybosna'dan beni aradılar.
Ligaram-me de Sarajevo em 1975.
Saraybosna. 2000 yılı sonbaharı.
Sarajevo. Outono de 2000.
Özellikle de Saraybosna ve Bosna Hersek'teki barış için.
Especialmente em Sarajevo e em toda a Bosnia-Herzegovina.
Beşinci yıl dönümü seremonisinden, Jamaika televizyonu için Saraybosna'dan bildiriyorum, ben Simon Hunt.
Da cerimónia do quinto aniversário, para a televisão Jamaicana, Simon Hunt em Sarajevo.
Büyük patronun uçağı Saraybosna'dan yeni geldi.
O voo do gordo chega de Sarajevo.
Vuk, Saraybosna'da bir elektrikçiymiş - Ne yapalım?
Há luz em abundância.
Bu yaz, Saraybosna'daki evimize gitmeliyiz.
Este verão devíamos ir a Sarajevo.
Demek Saraybosna'ya gidiyorsun.
Viajas para Sarajevo? Querias dizer algo, certo?