Sayılır translate Portuguese
8,682 parallel translation
Sonuna geldik sayılır arkadaşım.
Amiga. Amiga, estamos quase lá.
Yine de sayılır ha?
Isso conta na mesma, não?
Ve diğer taraftan bakma konusunda artık uzman sayılırım.
E fiquei perita em olhar para o lado.
Yolumuzun üstü sayılır.
Fica no nosso caminho.
- Görev hâlâ aynı sayılır.
Isto, agora, é tudo a mesma missão.
Aslında, o konuyu hallettik sayılır.
Na verdade, acho que temos isso tratado.
Bitti sayılır.
Estou quase acabar.
- Sayılır.
Praticamente.
Ayrıca bugün havamda sayılırım.
Além de que estou de excelente humor.
Yalancının tekiydi, o yüzden olabileceğinin en iyisi bu sayılır.
Ele era mentiroso, por isso foi melhor.
- Kurbanın telefonunun konumunu belirledik sayılır.
- Sim? Tenho a localização do telemóvel.
Bilmem. Kocam bir hafta önce beni terk etti. Hâlâ ne yapacağımı çözmeye çalışıyorum sayılır.
O meu marido deixou-me há uma semana, então ainda estou a tentar descobrir o que fazer comigo.
Evet, aradığımız kadınla konuştuğuma emin sayılırım.
Tenho quase certeza que fiz contacto com a moça.
- İyi de ne kadarı çok fazla sayılır?
- Mas quanto é que é demais?
Ve hepimiz aynı sayılırız.
E somos todos iguais.
- Sayılır.
Mais ou menos.
O kadın beni yetiştirmiş sayılır.
A mulher praticamente criou-me!
Aileden sayılır.
O Zak. Ele é, praticamente, da família.
Seninle olacak her erkek şanslı sayılır, ancak benim kalbim zaten dolu.
Qualquer rapaz teria sorte em ter-te. Mas o meu coração já tem dono.
Sonuçta cenaze düzenliyor sayılırız.
Isto é o mais próximo de um funeral.
Bay Trevor, sizin ikâz eden sesiniz olmadan hangi baskın tam sayılır ki?
Trevor, que rusga estaria completa sem os seus alertas?
Tımarhanede büyüdüm sayılır. Üç erkek kardeşim vardı.
Cresci num hospício, três irmãos.
Sayılır.
Mais ou menos
- Evet, sayılır.
- Sim, mais ou menos.
İhtimallere göre gayet üstün sayılır hatta.
E ele deve ser muito leal.
Zafer artık bir adım ötemizde sayılır, Yarbay Kurutsu.
A nossa vitória está próxima, Tenente Coronel Kurutsu.
- Yaptım sayılır evet.
Mais ou menos.
- Bu hatırı sayılır bir para.
- Isso é uma fortuna.
Bitti sayılır.
Está quase pronta.
Sayılır.
Bem, mais ou menos.
Oradaki ve ben burada yaşıyorum sayılır.
A modos que moro aqui.
Kardeşin ortadan yok olduğunda yanında..... hatırı sayılır miktarda param vardı.
Quando o seu irmão desapareceu, estava na posse de uma grande quantia do meu dinheiro.
Emin değilim bu konuda. Düşük ağırlık merkezine rağmen ne kuvvetin ne de konumun benim kütlemi hatırı sayılır miktarda yer değiştirmesi mümkün değil.
Apesar do teu baixo centro de gravidade, não tens força ou energia para puxares o meu corpo em qualquer distância significativa.
Sayılır.
Bastante.
- Evet, sayılır.
Sim, é parecido.
- Atlattım sayılır.
Já estava um bocado farta.
Kardeş sayılırız.
Somos irmãos. Não somos irmãos.
Yüz yaşına girene kadar onun içinde kalsan bile, senin için göz açıp kapayana kadar sayılır.
Mesmo que fiques nela, até que a Maria tenha 100 anos, isso é só um piscar de olhos para ti.
Kötü bir sevgili oldum sayılır, öyle değil mi?
Não fui uma grande companhia.
Bu da zafer sayılır, değil mi?
É uma vitória, certo?
- Yine de sayılır.
Conta na mesma.
- Bu da bir çeşit gaf sayılır, değil mi?
Isso é uma espécie de falhanço, não é? Não.
Aslında onun suçu sayılır.
É meia culpa dele.
Ben de fonetik olarak "Gangnam Style" ı ezberledim sayılır yani samesies.
Eu quase memorei o "Gangnam Style" foneticamente, é igualinho.
Eğer hepimiz eğlenirsek ve raket falan fırlatmazsak ve topları yemezsek hepimiz galip sayılırız.
- Se todos nos divertimos e não atirarmos raquetes nem comermos bolas de squash, somos todos vencedores. - O quê?
7 rakamı genel olarak şanslı sayılır ve pek çok büyük dinde benzer role sahiptir. Ayrıca astroloji, astronomi, edebiyat ve müzikte de önemlidir.
O número 7 é amplamente lembrado por dar sorte, e tem um papel ambíguo na maioria das grandes religiões mundiais, sem mencionar astrologia, astronomia, literatura, música.
Çoktan yaptın sayılır.
Acabou de o fazer.
- Hayır, Lordum. Barışçıl ve zengin yaşamaya izin verilenlerin sayısı tarafından ölçülüyor, bu yüzden.
É medida pelo número daqueles que lhes é permitido que vivam em paz e que prosperam por causa disso.
- Finch ona güveniyor sayılır.
O Finch confia nela.
Düşünmüş olmak da sayılır.
- É a intenção que conta.
Günlerle sayılıdır.
Pode ser uma questão de dias.