Seguro translate Portuguese
22,811 parallel translation
Ama bunu yaparsam, insanların buraya gelmenin güvenli olacağını düşünmesi yıllar alacak.
Mas, se o fizer, demorará anos até as pessoas pensarem que é seguro voltar aqui.
Tatillerinin geri kalanının tadını çıkarmak istiyorlarsa odalarına geri dönüp, kapılarını kilitlemelerini ve dışarı çıkmanın güvenli olduğunu söyleyene kadar içeride kalmalarını söyle.
- O que é que lhes digo? - Diga-lhes que se querem aproveitar o resto das suas férias, irão regressar aos quartos, trancarão as portas e lá ficarão até dizermos que é seguro sair.
Pekâlâ, bina güvenli. İçeri giriyoruz.
O edifício está seguro, vamos entrar.
Baron Krieger, sizi daha güvenli bir yere götürmemizi emretti.
O barão Krieger ordenou que os transportássemos para um local mais seguro.
Bu adamı güvenli bir yere götürmeliyiz.
Precisamos de levá-lo para um lugar seguro.
Bunun güvenli olmadığını söylüyor.
Ele disse que não é seguro.
Çalışma saatlerinden bıkmıştır. Mermi de çok ucuz sayılmaz ve...
Não tem seguro de saúde, está cansado das horas loucas, as balas não são baratas, e ele...
Eğer askerler uyanırsa yapacakları ilk iş John ve diğer tutukluları daha güvenli bir yere taşımak olur ve fırsatımızı kaybederiz.
Se os polícias acordarem, vão levar os prisioneiros para um lugar mais seguro. Vamos perder a nossa hipótese.
Götür onu.
Leva-o para um lugar seguro.
- Burası seni bir süre gözden uzak tutar.
Por enquanto, este lugar deve ser seguro.
Felicity'nin yaptığı teknik işlerden sonra artık güvenli bir yer ayrıca.
E é seguro, ainda mais agora que a Felicity modernizou tudo.
Fazla kısa ömründe, Oliver Queen büyük zorluklar yaşadı ama öbür tarafa hizmet etme tutkusuyla geçti, Star şehrini daha güvenli bir hale getirerek hepimizin ev olarak görmesine kendini adamıştı.
Na breve vida dele, Oliver Queen passou por muitas dificuldades. Mas superou isso com paixão pelo serviço, comprometido em tornar Star City um lugar seguro para podermos chamar-lhe lar.
Güvendesin Rene.
Estás seguro, Rene.
Gel bakalım. Benimle gel.
Estás seguro.
Hala yapmam gereken ne kadar iş olduğunu hala yapmamız gereken ne kadar çok iş olduğunu hatırlattı bana ve şehrimizi, yuvamızı daha iyi ve güvenli bir yer yapmak adına kendimi buna daha çok adamam için bana ilham verdi.
Lembrou-me de quanto trabalho ainda tenho para fazer, quanto trabalho todos nós ainda temos para fazer. O que me inspirou a comprometer-me de tornar a nossa cidade, o nosso lar, num lugar melhor e mais seguro.
Olmaz, geri çekilmelisin. Güvenli değil.
- Não, recua, não é seguro.
Kimse güvende değil.
- Ninguém está seguro.
- Senin iyiliğin için.
- Para manter-te seguro.
Evet, dosya güvenli bir yerde. Ve asla elde edemeyeceksiniz.
Sim, esse ficheiro está num lugar seguro e nunca irás consegui-lo.
Bob'ı bu hastaneden çıkarıp departmanın bilmediği güvenli bir yere götürmeliyiz.
Temos de levar o Bob do hospital para um lugar seguro, um lugar que a NYPD não conheça.
Kaçmak üzereydin ve korkmuştun ve kendini güvende hissedeceğin tek yere dönmek isteyeceğini biliyordum.
Ias fugir e estavas assustado, e eu sabia que querias voltar ao único lugar em que já te sentiste seguro.
Ama bana bunu verdi ve dedi ki "Yalnızken bu sana güven verir."
Mas, deu-me isto e disse : "Quando te sentires sozinho, isto far-te-á sentir seguro."
E - postaları güvenli bir VPN'den gönderecek kadar akıllı biri.
Foi inteligente o suficiente para enviar os e-mails através de um servidor seguro.
Sigortadan para gelince, tekrar şaha kalkacağız.
Quando o dinheiro do seguro entrar, voltaremos a acção.
Tamam Jerry, kullandığımız kanalın güvenli olduğundan emin misin?
Muito bem, Jerry, certificaste-te que estamos a comunicar-nos - num canal seguro?
Yine de düğünü güvenli bir yerde yapmayı umuyordum.
Ainda assim tinha esperança de fazer o casamento noutro sítio, algum sítio seguro.
Öyleyse buradan daha güvenli bir yer yok.
Então, certamente, não há lugar mais seguro para eu estar.
- Ben söyleyene kadar kımıldama.
- Não se mexa até eu dizer que é seguro.
Burası da güvenli değil.
Aqui também não é seguro.
Şu an güvendesin.
Agora estás seguro.
En azından güvende olduğunu biliyoruz.
Pelo menos ele está seguro.
Birilerinin uçağın güvenli kanalından bize ulaşmaya çalıştığını söyledi.
Ele disse que alguém nos tem estado a tentar contactar através do canal seguro do avião.
Cevap vermeyin. Güvenli ya da değil, Davies'ın burada olduğumuzu öğrenme riskini alamayız.
Seguro ou não, não podemos arriscar que o Davies saiba onde estamos.
Eğer güvenli hatta cevap verseydiniz bu çok daha kolay olurdu.
Tudo isto poderia ser muito mais simples se vocês tivessem respondido ao apelo através do canal seguro.
Jackson'ın burada olması güvenli mi?
Será sequer seguro o Jackson estar aqui?
Artık güvendesiniz.
É seguro agora.
Tuttum!
Eu seguro-o, eu seguro-o.
Güvenli bir yerde.
Num local seguro.
Devam etmek ne zaman güvenlidir?
Quando é que é finalmente seguro seguir em frente?
Bu arada siz Malcolm'la uğraşırken Lucifer bunu giyiyordu.
Eu estava seguro, Chloe. Isto, a propósito, foi o que o Lucifer usou quando vocês confrontaram o Malcolm.
Güvende hissetme ihtiyacın için seni ayıplamıyorum.
Não te culpo por quereres sentir-se seguro.
Güvenli değil.
Não é seguro.
Şerefsiz baban paramızı aklayıp... emniyete alacağını söylemişti.
O teu paizinho disse que podia ficar com o nosso dinheiro, limpá-lo, torná-lo seguro.
Burası güvenli, burada kal.
Fique aqui, é mais seguro.
Kimse ne zaman çıkmak için güvenli bilmiyor.
Ninguém sabe quando é seguro ir lá fora.
Ne demek güvenli?
Como assim... "seguro"?
Ama şunu bil ki, güven iyidir, ama bu insanları boşaltmaz.
Mas lembra-te, seguro é fácil, e fácil não faz as pessoas virem.
DEPOZITO PARAMI ALMAK NE KADAR SURECEK, VINCENT?
QUANTO TEMPO ATÉ RECEBER O MEU DEPÓSITO DE SEGURO, VINCENT?
Apartman kiracılar çıkana kadar depozit vermiyorlar. onun için sana kişisel bir çek yazmam gerekecek.
O apartamento não devolve depósitos de seguro até ambos saírem, então terei de passar um cheque pessoal.
Bizimle güvendesin tamam mı?
Estás seguro connosco, está bem?
- Demek benim iyiliğim için.
- Manter-me seguro?