Semi translate Portuguese
896 parallel translation
Seni suçladıkları anda işini yarı yarıya bitirdiler.
Assim que o acusarem disso, estará semi-vencido. Tem de lutar.
Şimdiye kadarki çabalarımızın kokuşmuş yolsuzluk çukuruna korku saldığından kuşkunuz olmasın.
E é claro que os nossos esforços ainda não espalharam medo e pânico no esgoto da corrupção oficial e semi-oficial.
A slight touch of monetary complications... with bucolic semi-lunar contraptions of the flying trapezes. - Hi-ho-hotamus.
- Hi-hó-hotamo.
Bu ağaçlar denizinin sınırındaki yerimizi ağaçlardan temizleyip toprağı işledik yarısı tarıma elverişli bu küçük toprak parçası evimiz oldu.
Entre nós, fóra deste mar da árvores, fizemos uma clareira e cultivámos... uma pequena parcela de terreno semi-fértil que chamámos ilhas, como esta.
Little Big Horn'dan beri otomatik silah istiyorlar.
Desde Little Big Horn, todos querem semi-automáticas.
Şuradaki silah için... Sana 300 altın veririm. Ve altı-patlarla otomatiklerinizi alırsınız.
Agora por aquela espingarda, podia dar-lhe 300 moedas de ouro, e deixava-te escolheres os revólveres de seis tiros e as semi-automáticas.
İtiraf etmeliyim ki Winchester değil ancak herkeste otomatik ateşli var ve iyi vuruyor.
Admito que não são Winchester, mas são todas semi-automáticas, e todas disparam sem problemas.
- Otomatik silahları mı vardı diyorsun?
- Eles tinham semi-automáticas? - Sim.
Otomatik ateşli tüfekler burada paslanmaya bırakılmamalı.
Não vale a pena deixar todas estas semi-automáticos a oxidar.
Beyaz adam, kızgın ruhlarca toprağa gömüldü.
Homem branco semi-enterrado por espíritos enfurecidos.
Pek kendimde değildim... ama donumu yırtıp istediği şeyi elde ettiğini hissettim.
Devo ter ficado semi-inconsciente, mas sei que rasgou as minhas cuecas e fez o que queria.
Bu kitaba göre, "Sersemleme ya da yarı bilinç hali başa sert darbe sonucu oluşabilir."
Diz que a apatia ou semi-inconsciência... pode ser induzida por um golpe agudo na cabeça.
Bir zamanların bu heybetli taşları, bu yıkılıp yakılan tapınaklar burada filizlenen ve sonra ölen uygarlığa tanıklık ederler. Ve bu deniz ile adalarda, bu efsanelere ilham veren yarı tanrılarla kahramanlara.
Estas outrora altivas pedras, estes templos em ruínas, são testemunho da civilização que floresceu e morreu aqui e dos semi-deuses e heróis que inspiraram essas lendas neste mar e nestas ilhas.
Ama sahne aynı olsa da, bizimki zamanımızın bir efsanesi ve kahramanları yarı tanrılar değil, sıradan insanlar.
Apesar do palco ser o mesmo, a nossa é uma lenda moderna e os heróis não são semi-deuses, mas gente vulgar.
Yarı çıplak da güneşlenme, çünkü rahatsız oluyorum. - Minus dedim.
E não apanhes sol semi-nua, põe-me mal disposto ver-te.
50 yarı finalistten sonra ben kazandım.
50 semi-finalistas, e eu ganhei.
Çek ellerini onun üstünden yoksa bütün inekleri buraya çağırırım!
E esse seu assistente demoníaco e semi-humano.... Tire-o daí ou eu chamo a Polícia Metropolitana!
Hayatımın kalan kısmını yarı-bakire olarak geçiremem.
Não posso passar a vida toda sendo uma semi-virgem.
- Yarı-bakire de ne demek? - Burada bakireyim, Amerika'da...
Santo nome de Deus, o que é uma semi-virgem?
Şu anda huzur dolu Umbria tepelerinde yarı emekli sayılır.
Agora semi-aposentado nas pacíficas colinas da Umbria.
Yani mutluluk reçeteniz, elma ezmeli ve çulluklu ekmeklerle mi sınırlı?
É a minha paixão, o meu... Não me diga que a sua receita de felicidade se resume ao semi-frio de maçã e à galinhola de canapé.
Hermaphrodite.
Imploro-te, semi-deus.
Kahramanım...
Semi-deus...
Peki ya ağaca tünemem, yarı çıplak ve ıslak halde?
E quando fiquei semi-nua na árvore, molhada e pingando?
İsa, tüm insanlık için öldü demek Pelagiancı bir hatadır!
É um erro semi-pelagiano... dizer que Cristo morreu na cruz genericamente por todos os homens!
Beni size maymunlar gönderdi.
- Os macacos são semi-eloquentes...
Bu tür yarı vahşi şehveti seviyorum.
Oh, adoro esta semi-violência... semi-indolência...
Kuracağım bir oyun var. Ama kurala tam uygun değil.
Há uma jogada que quero fazer, mas é semi-aceitável.
Bu seni kurala yarı uygun duruma sokuyor.
Isso torna-te semi-aceitável.
Zırhlı taşıyıcılar konusunda askerlerle konuştum.
Falei com um soldado sobre os semi-articulados.
Kapı aralıktı ve içeri baktığımda onu gördüm.
A porta estava semi-aberta, e ao espreitar aqui estava ele.
Biyolojik-savaş hastalıklarının kentsel ve yarı kentsel çevrelere etkisi.
Patologia de guerra biológica em meios urbanos e semi-urbanos.
Bu eski şövalye adetinin sizin yarı vahşi ülkenizde onur göstergesi sayıldığını bilmiyordum doğrusu.
Ignorava que esse costume cavalheiresco existisse no vosso semi-selvagem país.
Belki yarı finalde kullanabilirim.
Talvez o possa usar numa semi-final.
Yarı final. Olmaz onu yarı finale koyamam.
Não posso pô-lo numa semi-final.
10 düzine yarı vahşi tavuk.. .. tahıl ve ardıç ile beslenmiş.
10 dúzias de perdizes semi-selvagens... alimentadas a grão e a gengibre.
Dediğin gibi benimkiler yarı profesyonel.
Você disse que eles são semi profissionais.
Güvenlik alanında, bulabilecekleri yarı emekli herhangi bir eski FBl ajanından daha iyi olacağını düşünüyorum.
Creio que, com o seu carácter, está mais apto para trabalhar como segurança do que qualquer ex-agente do FBI semi-reformado que arranjem.
Sonra bilincini nerdeyse kaybetmiş gibi, kendini bir sandalyeye attı... ve spermlerini, yanmış giysilerimden artakalanların üzerine akıtacak şekilde boşaldı.
Depois, cai num estado de semi-inconsciência, atira-se a uma cadeira e ejacula fazendo cair o esperma sobre os restos carbonizados das minhas roupas.
Tanrı kadar güçlü bir ırk tarafından, insanların... hayatının tehlikede olabileceğine dair uyarmak için bırakılmıştı. - Evet.
Era um sinal deixado por uma raça de semi-deuses para avisar as pessoas de que podiam estar em perigo...
Yarı Asyalılar, bundan ibaret.
Quem são estes Bolcheviques, no fundo? Semi-asiáticos.
André, Denny Pratt trajedisinden beri Kuzey Quebec'te inzivada yaşıyordu.
O André, é claro, tem vivido em semi-isolamento no Norte do Quebec desde a infeliz tragédia do Denny Pratt.
Köpeğine bile "Semi" adını vermişti.
Ele chamava o seu cão de "Semi".
Ve şimdi sizi eğlendirmek için, Sammy!
E agora, aqui está Semi, o nosso bailarino.
Nerva'nın ölümü yüzünden, Tiberius'a inme indi.
Desde que Nerva morreu, Tibério está semi-paralisado.
Radyo sinyallerinin, akıllı ya da yarı akıllı yaşam formlarının televizyon veya radyolarından gelebileceği fikrine alışkınızdır.
Estamos habituados à ideia dos sinais de rádio transmitidos por vida inteligente, ou pelo menos semi-inteligente, as estações de rádio e de televisão.
Bunlar mükemmel inşaa edilmiş yarı zeki robotlar.
Maravilhosamente construídos e concebidos, robô semi-inteligentes.
Onların da mı otomatik silahları var?
Acha que estes tipos também têm semi-automáticas?
Neden yarıya kadar açık bu?
Porque está semi-aberta?
Kahraman!
Semi-deus.
Sorun nedir, kahramanım?
O que houve, semi-deus?