Sendin translate Portuguese
5,718 parallel translation
Bu işi ciddiye al diyen sendin. İşlerin içinde ol diyen.
Disse-me para levar este trabalho a sério.
Tek şey beni iyi hissettiren tek şey bir anlığına bile olsa, nefes almamı sağlayan şey sendin.
A única coisa... A única coisa que me fazia sentir melhor, que me fazia conseguir respirar, só por um segundo, eras tu.
O kaldı. Beni yüzüstü bırakan sendin.
Ele ficou, tu é que me desiludiste.
Gelmemi isteyen sendin...
Tu é que quiseste que eu viesse.
Düşünmek için çok zamanım oldu ve... Tek düşünebildiğim sendin.
Tive muito tempo para pensar e só conseguia pensar em ti.
Beni buraya getiren sendin.
Foste tu quem me meteu nesta.
01 : 16'da okul kütüphanesine giren sendin.
Esta é você... a entrar na biblioteca da escola às 13 : 16h.
Sendin işim.
Queria-te a ti.
O evde yaşan insanlar içinde, en fazla kaybedecek şeyi olan sendin.
De todas as pessoas naquela casa, era o único que tinha mais a perder.
Rehabilitasyon merkezine "bedava, acısız, altı milyon dolarlık robot bacak" diye bağırarak giren sendin.
Tu é que foste ao centro de reabilitação, a falar de pernas robots de 6 milhões de dólares grátis.
Bu sendin.
Isto foste tu.
Benim tek arkadaşım sendin.
Tu és o único amigo que já tive.
O gece evime gelen sendin.
Estiveste na minha casa naquela noite! Mataste a minha mãe!
Elimi kesen sendin.
Cortas-te a minha mão.
- Dokümanların indirildiği zamanda evde olan tek kişi sendin. - Pardon? - Beni duydun.
- Ouviste-me.
Oradaki son kişi sendin.
Bem, foi a última pessoa lá dentro.
Zaten konuşmak istediğim kişi sendin.
Era contigo que queria falar. Quer converter-me para o lado negro e ser a sua... irmã... amiga... algo do género. Sim, sim, eu sei.
Bu sendin.
Essa és tu.
Toby'nin patronunu araştırmalıyız diyen sendin.
Quem é que disse que devíamos olhar para o chefe do Toby.
Hayır Olivia. O sendin. - Ben?
- Não, Olivia, essa foste tu.
- En başından beri sendin.
Eras tu o tempo todo...
Ondan uzak durmamı söyleyen sendin.
Tu disseste-me para me manter longe dele.
O sendin.
Eras tu.
Her zaman ile herşeyden önce gelir diyen sendin, değil mi
Você diz sempre que a família vem em primeiro lugar, certo?
Biraz bozuk bir görüntüydü, ama... o sendin.
Foi um pouco distorcido, mas... eras tu.
Sanırım onu en son gören sendin, düşündüm ki...
Pensei que tivesses sido a última a vê-la. Eu pensei...
- Unutmayalım ki, beni arayan sendin.
E não vamos esquecer que foi você quem me ligou.
O sendin seğil mi?
Foste tu, não foste?
Dürüst olmam gerekirse favorim sendin.
Para ser honesto, Eras o meu favorito.
Sonuçta Chad'i öldüren sendin.
Quer dizer, afinal... foste tu quem matou o Chad.
Onu ilk unutan sendin dostum.
Bem, você esqueceu dele primeiro, companheiro.
Eminim o gece tetiği çeken sendin.
E estou disposta a apostar que foi você o único que puxou o gatilho naquela noite.
Casey'nin altında çalışayım diye tutturan sendin.
Insististe em trabalhar com o Casey.
Civarda çirkinliğimi yüzüme vurmayan tek kişi sendin.
E tu és o único tipo da cidade que sempre me avisou da minha porcaria.
Sendin kaza, Granger.
Sofreu um acidente, Granger.
Adamda delikler açan sendin durman için her şeyi söylemiş olabilir.
Ias fazer dois buracos no homem, ele dir-te-ia qualquer coisa para parares.
Sendin o.
Era você.
Sendin.
Tu.
- Onlara haber veren sendin nerede bulacaklarını biliyorlardı çünkü onlara yerini sen söyledin...
Entregaste os ossos ao Governo. Eles sabiam onde encontrá-los, porque contaste onde estavam.
Adamın harcadığı onca yılın... sözde cinayetin ardındaki isim, aslında sendin.
Todos estes anos à procura do homem que supostamente tinha morto a sua filha, e eras tu.
Üzerime geliyordu Alan, onu gönderen de zaten sendin.
Ele estava em Alan, porque tu o enviaste.
Ays'a hıyanet etmesini söyleyen sendin, değil mi?
Foste tu que lhe disseste para trair Esau, não foste?
- Nişanlınla birlikte çalışmayı kabul eden sendin.
Foste tu que aceitaste esta situação...
Onun tek örnek alacağı kişi sendin.
Eras o único exemplo para ela.
İstediğim hep sendin.
És tudo o que sempre quis.
Demek sendin.
- És tu.
Sendin.
Eras tu!
Sendin.
Foi você.
Parası çıkışmayan sendin.
Foste tu que não conseguiste encontrar.
Sendin.
Fostes vós.
Küçük kız... o sendin.
A menina, eras tu.