English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Serie

Serie translate Portuguese

9,781 parallel translation
Ya dizideki bazı karakterler?
E algumas das personagens da série?
Uzay Yolu'ndan önce hiçbir dizide ya da filmde iki haftadan uzun çalışmamıştım.
Antes do Star Trek, nunca tive um trabalho que durasse mais do que duas semanas em nenhuma série de televisão ou filme, nunca. Duas semanas.
Yaratık yapmakta gayet iyiydiler ve dizi boyunca o şirketle çalıştık.
Eles eram muito bons a criar criaturas, e usámos esta empresa específica ao longo da série.
Dizi çekimlerinin üçüncü ya da dördüncü gününe geldiğimizde Gene Roddenberry'ye dedim ki,
Chegámos a cerca de três ou quatro dias de filmar a série e eu disse ao Gene Roddenberry :
Biz de sorunu çözmek için çalışmaya başladık ve her gün dizide makyajımı yapacak gerçek bir makyöz olan Fred Phillips sorunun ne olduğunu anladı.
Então, fomos em frente, trabalhámos o problema, e o Fred Phillips, que era o homem da caraterização que me ia caraterizar todos os dias, na série, sabia qual era o problema.
Sonbaharda yayınlanacak olan yeni dizi Uzay Yolu'yla ilgili bir broşürdü.
E era um panfleto sobre o Star Trek, uma série nova que ia para o ar no outono seguinte.
DİZİ YARDIMCI OYUNCULARI
COPROTAGONISTA DA SÉRIE SR. SPOCK
McCoy ile Spock arasındaki çekişme genelde hem dizinin hem de filmlerin en komik anlarından bazılarını oluşturuyor.
As brincadeiras entre o McCoy e o Spock eram, muitas vezes, alguns dos elementos mais divertidos da série, e até no cinema.
"Biliyor musun, yeni bir diziye girdim" dedi.
E ele disse : "Sabes que mais? Tenho uma série nova."
" Orada insan anatomisiyle ilgili birçok ders almış.
"... onde teve uma série de disciplinas sobre anatomia humana.
Tamamen stüdyoya ve dizideki işine odaklanmış durumdaydı.
Ele estava muito focado no que estava a fazer no estúdio e para a série.
Ama dizi yayınlandığında Spock karakteri insanları mıknatıs gibi kendine çekti.
Mas, quando a série foi para o ar, as pessoas foram magneticamente atraídas pelo Spock.
Benden kaptan olmam istenmişti ve bu, kaptanın dizisi olacaktı, benim açımdan harikaydı.
Convidaram-me para ser o comandante, e é a série do comandante, e isso é ótimo.
"Spock popülerse Kirk de popüler olur, dizi de popüler olur ve bizim istediğimiz bu."
"Se o Spock for popular, então, o Kirk é popular e a série é popular, e é isso que todos queremos."
Kirk, dizinin fiziksel yönünü, Spock ise ruhsal yönünü temsil ediyor.
O Kirk é a personificação física da série, e o Spock é a personificação espiritual da série.
Birkaç yıl bir dizide oynayıp geliriyle orantılı yaşayan ve dizi iptal edildikten sonra sabit bir geliri ve bankada parası olmadan yine iş aramaya başlayan birçok aktör arkadaşımı görmüştüm.
Tinha visto muitos dos meus amigos atores trabalharem numa série durante uns anos e viverem ao nível do seu rendimento e, depois, quando a série foi cancelada, voltaram a estar à procura de emprego, sem rendimento fixo e sem dinheiro no banco.
66 ve 67'den 68'e kadar olan ilk dönemlerde fotoğrafımızı çekmek için bir sürü fotoğrafçı gelirdi ve biz de seve seve çektirirdik.
Havia uma série de fotógrafos que apareciam para nos fotografar, naquele tempo, em 1966, 1967 e até 1968, e tínhamos todo o gosto em fazê-lo.
Böylece birçok farklı karakteri canlandırabildim, yaşlıları, Asyalıları, Güney Amerikalı diktatörleri, körleri, Avrupalıları.
Portanto, tinha de interpretar uma série de personagens, idosos, asiáticos, ditadores sul-americanos, cegos, europeus.
Kısa süre sonra diziden ayrıldım.
Pouco tempo depois, deixei a série.
Dizideki George'un seride yer almamasına karar verilmişti.
Decidiu-se que o George da série não apareceria na série animada.
NBC'de üç sene sadece sınırlı başarı yakalayan dizi, haklarının başka kanallara verilmesiyle yeniden hayat buldu.
Tendo tido só um sucesso marginal na NBC, durante três anos, a série ganhou nova vida na distribuição.
Dizi yavaş yavaş izleyicisini bulmaya başladı.
Gradualmente, a série e o seu público encontraram-se.
Yıllardır bu festivallere gittiğimde insanların neler yapabildiğini, ne kadar istekli olduklarını, kılık değiştirip o kişi olmaya ne kadar kendilerini adadıklarını gördüğümde aklım başımdan gidiyor. Gerçekten inanılmaz.
Fiquei maravilhado, indo agora a estas convenções há uma série de anos, vendo do que as pessoas são capazes e o que estão dispostas a fazer, aquilo de que se empenham em vestir-se e fazer, e é inacreditável.
Ama günümüzde ortaya çıktığını fark ettiğim, bilimin ve öneminin yavaş da olsa takdir edilmeye başlanması, kökenlerini o diziye, o karaktere mi borçlu, merak ediyorum.
Mas pergunto-me se o lento, mas real apreço pelo que a ciência é e porque é importante, que vejo manifestar-se hoje, deverá a sua origem a essa série, a essa personagem.
Dizimizin ikinci ya da üçüncü yılı sırasında düzenli olarak içmeye başladım, ritüel gibi içmeye başladım.
Comecei a beber regularmente, ritualmente, durante provavelmente o segundo ou terceiro ano da nossa série.
Sonra bu birkaç içkiye dönüştü.
E, depois, tornou-se uma série de copos.
Eski sorunlar sıkça gündeme geliyor ve aramızda kavgalar çıkıyordu.
Muitos problemas antigos estavam a vir ao de cima e tivemos uma série de discussões.
- Çoğu seri katil...
- A maioria dos Assassinos em série...
Bu bir seri katil değil.
Não temos um assassino em série.
- Doğası gereği seri katil.
Isto não é normal, isto é série.
Hayvanlara işkence etmek seri cinayetin öncüsüdür.
Torturar animais é um precursor para assassinos em série.
Geleceğin seri katilini öldürtme bana şimdi bak.
Não me faças matar o pequeno futuro assassino em série.
NETFLIX ORİJİNAL DİZİSİ
UMA SÉRIE ORIGINAL NETFLIX
Bir dakika, o dizinin afişini reklam panolarında görmüştüm.
Já vi os cartazes dessa série.
Hayatta, kimsenin sebep olmadığı arkanıza dahi bakmadan gitmenizi gerektirecek birtakım nedenler vardır.
Na vida, existe uma série de motivações que nos são próprias, que só a nós dizem respeito, que nos obrigam a partir. Sem olhar para trás.
- Ona değil. Şüpheli bazı ölümleri araştırıyorum.
Estou a investigar uma série de mortes suspeitas.
Büyük ihtimalle sıralı işlemeyle ilgili bir sorun var.
Provavelmente um problema de processamento em série.
Makine'nin sana gönderdiği 0 ve 1'lerden oluşan dizi.
A série de uns e zeros que a máquina enviou-te.
Kısa süre içinde ikisinin bir dizi kontrollü simülasyonda birbirleriyle etkileşime girmelerine izin vereceğim. Makine'nin kodu Samaritan'ın zayıf yönlerini bulmaya çalışacak.
Brevemente vou permitir que as duas entidades se envolvam numa série de simulações controladas com o código da máquina a sondar o código do Samaritano para procurar fraquezas.
Ya da sonsuz sayıda karşılıklı çarpışmanın olacağı bir kolezyum.
Ou um coliseu de Roma, com uma série de ilimitadas batalhas virtuais.
Birçok değişik işte çalışmış ama en son çilingirlikte dikiş tutturmuş gibi.
Ele teve uma série de trabalhos mas parece ter assentado como serralheiro.
Bu adam seri katile benziyor mu?
Este tipo parece-te um assassino em série?
- Seri katil mi?
Assassino em série.
Seri katile gereğinden fazla yaklaştınız ve kurbanlarından biri oldunuz gibi görünecek.
Vai parecer que você chegou muito perto do assassino em série, e acabou por ser uma das vítimas dele.
Bir sürü insanı kovdular.
- Despediram uma série de pessoas.
Size bir grup EVET-HAYIR soruları soracağım.
Gostava de lhe fazer uma série de perguntas de resposta "sim-ou-não".
Fare soykırımcısı olduğunu düşünüyorum.
Acho que é uma assassina em série de ratos.
İlgini çekiyorsa eğer, altmışlı yıllardan kalma ve seansların tasvir edildiği bir TV filmi vardı.
Se te interessar, há uma série dos anos 60 que descreve essas sensações.
Len diyor ki, bir daha kalırsa dizide bir ay oynayamazmış.
O Len disse-me que, se ela chumbar novamente, não poderá trabalhar na série durante um mês.
Kimse senden istemediği halde bir dizi bölümü yazarsın böylece yazarlığının örneği olur. Baksana...
É quando escreves um episódio de uma série, mesmo que ninguém to tenha pedido, só para ter uma ideia da tua qualidade enquanto argumentista.
Bak, seni korkutmak istemiyorum ama dizide kalmak istiyorsan, bu sınavı geçmen lazım.
Não te quero assustar, mas é... Se queres continuar na série, tens de passar neste teste.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]