English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Serin

Serin translate Portuguese

773 parallel translation
Oh, burası çok şirin ve oldukça da serin.
Qué bom está aquí.
Ama sence de bir tüfek olmadan hava biraz serin değil mi?
- Mas não está fresco? Sem uma arma, Elizabeth?
Serin oldu.
Está frio aqui.
Halıyı serin.
Têm aí o tapete, desenrolem-no.
Ben çok serin bir yer biliyorum.
conheço um lugar mais fresco.
Belki mavi olsaydı, daha serin olurdu.
Se fosse azul, talvez fosse mais refrescante.
Bir mevsim, dağdaki göller gibi serin, temiz su bulunur.
Numa estação, há água límpida e fresca, como lagos nas montanhas.
Çok güzel bir yerdir. Bozkırdan doğru hep serin bir meltem eser.
É um belo país, há sempre uma brisa fresca através da savana.
Gece yarısı Havuzu'nun kenarında kamp kurduk Leydim. Su berrak, mavi ve serin.
Acampamos junto a uma lagoa, com água clara, azul e fresca.
Ben sıcak değilim. Serin bir banyo yaptım, ki onu benden kimse alamaz.
Tomei um banho e isso não me podem tirar!
Göründüğü kadar serin mi?
Está fresca como parece?
Şehirdeki tek serin yer fazla iş yapmıyor.
Pouco movimento para o local.
Taş serin.
A pedra está fria
Dün gece yangın merdivenimize çıkmıştım. Ve sonra bir kat yukarı çıktım çünkü orası daha serin oluyor.
Ontem à noite fui para a escada de incêndio e subi para a de cima porque estava mais fresco.
Akron'un dışında, ahududu korusunda bir kolej kampüsü var,... yeşil, serin, rüya gibi...
Mesmo à beira de Akron, há um campo universitário com um bosque de aceráceas, verde, fresco, lindíssimo... - É a minha árvore preferida.
Birden serin bir rüzgar yaprakları hışırdattı.
De repente uma brisa fria agitou as folhagens.
Güzel, geniş, yeşil ve serin bir çayır.
Uma campo enorme, verdinho e refrescante... como aqui.
Daha serin hissedecek, değil mi?
É melhor no verão. Não é, linda?
- Burası nasıl serin gelin bir bakin
- Está bem fresco aqui!
- Daha serin.
- Tem uma brisa agradável.
Gölgelik ve serin.
- Há sombra e há fresco.
Gölgelik ve serin mi?
Que porcaria!
Orası daha serin.
Lá está mais fresco.
Ve serin kapalı bir sabah, sirk treninin ilk kısmı tren istasyonuna yaklaşır, şehir hala uyanmamıştır.
Na manhã cinzenta e chuvosa, as primeiras carruagens do circo chegam à estação, muito antes da cidade despertar.
# Seni tutacaktır serin ve taze #
" Que te traz radiosa e fresca...
Josefa, parkta yürüyüşe çıkalım. Orası serin olabilir.
Josefa, vamos passear, deve haver uma briza.
Bunları alıp serin bir yerde saklayabilir misin?
Podia Ievá-Ios e guardá-Ios num lugar fresco?
Hava daha serin burada.
- Já está mais fresco, agora.
Sanki bir pencere açılmış da..... bu havasız evde serin bir rüzgar esmiş gibi.
É como se tivessem aberto uma janela, e uma brisa agradável tirasse o cheiro a bolor a esta casa.
İyidir, hava biraz serin ve acıkmaya da başladım.
Estou bem, mas está um pouco frio, e também tenho fome!
- Burası biraz serin.
- Aqui dentro faz um pouco de frio.
" Serin, gümüş rengi sularıyla dereyi düşünüyorum
" Estou a pensar no regato e a sua corrente fresca e prateada
Yüzüme değen ellerin serin ve... yumuşacıktı.
Suas mãos estavam frias no meu rosto... e suaves.
Serin mi?
Fresco?
-.. yazın serin olan bir yer.
- E fresco no Verão.
Bir gece, tıpkı bu gece olduğu gibi serin olur ve aniden soğuk bir rüzgar.
Uma noite fazia um pouco de frio, como agora... e, de repente... levanta-se um vento frio.
Tatlım, burası serin.
Está frio aqui, querida.
Sizin ruhunuza gelince siz bundan ne daha serin ne daha sıcak bir yer bulacaksınız.
Quanto à sua alma... não ganhará lugar mais fresco nem mais quente do que este.
- Serin tepede, serin tepede
- Fica-se arrepiado, fica-se arrepiado
Rahat ve serin.
É agradável e fresco.
"Sakin, serin kanlı ve kendini bilen biriydi bu genç adam."
"calmo, sensato e interessado, é o que é este jovem."
Serin bir kadifede yüzmek gibi...
Raymond. É como nadar em veludo frio.
- Serin bir ipek o zaman.
- Então. Seda fria.
Çimenler serin olur.
- Está fresco no jardim.
Dışarısı, serin meltem ve nişanlım sizindir.
Por hoje à noite a minha namorada é toda sua.
Haydi! Konuş! Karlar içinde serin ve huzurlu...
Gostaria de estar nas montanhas onde está tão fresco e calmo na neve.
Ota Irmağı'nın delta üzerindeki... yedi kolunda,... her gün belli saatlerde,... her gün tam o saatlerde, alçalıp yükseliyor sular. Balık dolu serin sular. Kimi zaman külrengi, kimi zaman mavi.
Os sete braços do delta da foz do rio Ota enchem e vazam à hora do costume, precisamente à hora do costume, com água fresca, rica em peixes cinzentos ou azuis, dependendo da estação e da hora do dia.
Siz kalın üniformalarınızla rahat olmalısınız ama dışarısı bana biraz serin gelebilir.
Voces devem se sentir muito confortaveis em seus uniformes pesados... mas eu sinto um certo frio no ar.
Hava biraz serin.
Está um pouco fresco.
Yumuşak, serin ve karanlık.
É confortante, fresco e escuro.
SERİN YERDE SAKLAYIN
MANTER EM LUGAR FRESCO

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]