Sevmiyor translate Portuguese
2,673 parallel translation
Hoyt seni sevmiyor.
O Hoyt não te ama.
Tutukladığım çoğu çete üyesi nedense beyaz kadın polisleri sevmiyor.
Os delinquentes que prendi geralmente são mais desconfiados das policias brancas.
Dikkatimi çekti de kocamı pek sevmiyor gibiler.
Não pude deixar de reparar que elas não parecem gostar muito do meu marido.
Arkadaşını senin de gayet iyi bildiğin sebeplerden ötürü sevmiyor olabilirim ama yine de kaybın için üzgünüm.
Sabe posso não ter tido pena da sua amiga por motivos que bem conhece. Mas lamento a sua perda.
Ben sevmiyor musun?
Gostas de mim, não é?
Beni çok sevmiyor musun?
Gostas muito de mim, não é?
"Çok da sevmiyor aslında."
"Oh, ele não é fã disso. Não é."
Saydıklarımı sevmiyor musunuz?
Você não gosta dos pratos?
Anlıyacağınız paylaşmayı sevmiyor.
Não gosta de dividir.
Çünkü sen Walter'ı sevmiyorsun, Walter da seni sevmiyor.
Porque não gosta do Walter e o Walter não gosta de si.
Risk almayı sevmiyor musun?
Não gostas de correr riscos?
Kafa dağıtmayı ve YouTube'daki kendi dışkılarını yiyen insanların olduğu komik videoları izlemeyi sevmiyor olması onun daha az eğlenceli olduğu anlamına gelmez.
Só porque ele não gosta de fazer loucuras e de ver vídeos de pessoas a comer as próprias fezes no YouTube não significa que não seja divertido.
Ted bu kızı sevmiyor mu?
Espera, o Ted não gosta dela?
O babamı pek sevmiyor.
Ela não gosta muito dele.
Burada kimse işgal etmeyi de, işgal altında olmayı da sevmiyor.
Ninguém gosta de invadir ou gosta de ser invadido.
Artık seni sevmiyor.
Ela já não te ama. Vá lá.
- Sevmiyor zaten.
- É, não é?
Hayır, beni sevmiyor ve gitmesine memnun oldum.
Não, não gosta, e estou satisfeita que tenha ido.
Bu evlat beni hiç sevmiyor.
Este filho não conhece nenhum amor por mim.
Sen. Ayakta duran insanları sevmiyor.
Tu. Não gosta que estejas de pé.
Öpücük işe yaramadı çünkü Fiona beni sevmiyor.
O beijo não resultou porque a Fiona não me ama.
- Okulu sevmiyor musun?
- Não gostas da escola?
Yoksa artık yogayı sevmiyor musun?
O que aconteceu, tu não gostas mais de fazer yoga?
- Kedileri sevmiyor musun?
- Não gosta de gatos?
Ama haklısın, şerif de koç Zelanski'yi pek sevmiyor gibiydi.
Mas... Sim, aquele Xerife não era um grande fã do Treinador Zelanski.
O seni sevmiyor.
Ela não te ama.
Sevmiyor musun Largo?
Eu não te amo, Largo.
Yaman adam. Ama kibirli ve halkı da sevmiyor.
É um sujeito corajoso, mas a sua vingança é orgulhosa e não ama o povo comum.
Sevmiyor musun?
Não adoras isso?
Biliyor musun? O seni sevmiyor, Bliss.
Ela não te ama, Bliss.
Onları sevmiyor olman, onlar gibi olmadığın anlamına gelmez.
Bem, só porque não gosta deles não significa que não seja como eles.
Hayır, sevmiyor.
Não, não ama.
Tanrı da sevmiyor. Neden her şeyi çarpıtıyorsun?
Porque estás sempre a distorcer tudo?
Kahramanları sevmiyor musun?
Não gostas de heróis?
Ve o haklı, çünkü sevmiyor.
E ele está certo, não o ama.
Artık beni sevmiyor musun?
Você já não me ama mais?
Kimse sevmiyor beni.
E ninguém me ama.
Hiç sevmiyor bu işlemi.
Ele odeia isto.
Evet, ne çok derin biliyor musun senin beni sevmiyor olman.
Ninguém gosta de ti, Bill.
Şu an oturduğumuz yeri sevmiyor musun?
Não gostas da nossa casa?
Angela aslında o kolyeyi pek sevmiyor.
O que foi? Ângela não gosta muito daquele colar.
Annesini sevmiyor pek.
Ela odeia a mãe.
Sen de sevmiyor musun?
- Não adoras?
Birileri seni gerçekten de sevmiyor Deeks.
Alguém realmente não gosta de ti, Deeks.
Hayır, sevmiyor.
- Não gosta, não.
Vallahi de sevmiyor.
Nem por isso.
- Artık onları sevmiyor.
- Já não gosta delas.
... Çin pek tavsiye almayı sevmiyor...
A China não acata bem os conselhos...
Editör, bu Avrupalı Prens'in şehre geleceğine dair bir tüyo almış, ve bir hayatta-bir-gün hikayesi hazırlamak istiyor, kraliyetten biri New York'da ne yapar falan, ve görünüşe bakılırsa adam medyayı sevmiyor, ki bu durumda o ben oluyorum, yani bu demek oluyor ki onu takip etmem gerek.
O editor recebeu pistas de que estará cá um príncipe europeu. Quer uma reportagem da vida de um membro da realeza em Nova Iorque e o tipo não parece gostar dos media, que neste caso sou eu. Tenho de segui-lo.
Ne, şimdi de Renee'yi sevmiyor musun?
- Credo, convidaste-a?
Demek istediğim, huysuz olduğum zamanlarda kimse beni sevmiyor, minik bezelyem.
Adoro-te, Neil Patrick "Sem Pêlo".