Sexual translate Portuguese
6,394 parallel translation
- Mesela cinsel istismar izi yok. Kızın fidye için kaçırılmadığı düşünülürse bu beklenmedik bir şey. Elbiselerinin her tarafında farklı cinslere ait köpek tüyü var.
Por exemplo, não há nenhum sinal de abuso sexual, o que é inesperado considerando que a miuda não foi presa pelo resgate, e depois há pêlo de cão por toda a sua roupa e de várias raças diferentes.
Ve neredeyse inip çıkmasıydı, ortadaki şeyiydi derken seks hayatımızı da mahvetti...
Quase arruinaste a nossa vida sexual, com o vai e vem e a coisa no meio.
Belki bu da seks sorununuzun bir parçasıdır.
Talvez se deva ao problema sexual.
Bu yırtıcı, cinsel.
Predador sexual.
Takip etmek onun için sadece ön sevişme gibi bir şeymiş. Asıl amaç tecavüz etmekmiş.
Perseguir são os preliminares, o objectivo é a agressão sexual.
- Reşit olmayanla cinsel ilişki.
- Ato sexual com adolescente. - Isso é ridículo.
Bence sana çok yararlı bir cinsel hayat sağlayabilir tatlım.
Acho que ele te podia oferecer uma experiência sexual muito curativa, querida.
Programda, cinsel münasebetten bulunmaktan çekinme veya bunu gizlice yapma, epey önerilen bir tedavi.
No programa, a abstinência sexual e romântica é altamente recomendada para se recuperar.
Şimdi de "reşit olmayanla cinsel ilişki" den dolayı şikayetçi olmak istiyorlar.
Querem acusá-lo de abuso sexual. - O quê?
Cinsel eğilimin sana gerçekten saygı saygı duyduğum tek şey.
A tua identidade sexual é a única coisa que respeito em ti.
Bu bizim cinsel hayatımızın bir parçası.
Faz parte da nossa vida sexual.
Üniversiteyi erteler ve bebeği beraber büyütürüz. Cinsel ilişkisiz bir çift oluruz.
Eu adio a universidade e criamos a criança numa relação não sexual.
Anika, lütfen bu adama bir sapık olmadığımı söyler misin?
Anika, podes se faz favor dizer a este senhor que não sou um predador sexual?
Seks kaçakçılığı.
Tráfico sexual.
Tembih edildi ve halâ nasil böylesin..
predadora sexual. Onde estás tu casdastrada, e o que é que tu ainda não recebeste?
Bu söylediğinin cinsel taciz suçunu oluşturduğunun farkında mısın?
Sabes que isso constitui assédio sexual, certo?
Cinsel arzu geçmişe karışacak.
O desejo sexual será coisa do passado.
Çocukların cinsel istismarını gösteriyor.
Mostra abuso sexual com menores
- Seks kaçakçılığı.
- Tráfico sexual.
Hiçbir fiziksel veya cinsel temasta -
- Não teve contacto sexual com ele? - Mike, por favor...
Senin cinsel enerji merkezinde bir tıkanıklık var.
O centro da tua energia sexual está bloqueado.
"Dönüp dolaşıp bana girmese" seks kasetlerinden birinin adı.
É o título do teu vídeo sexual.
"Korkunç" kelimesini kullanman beni olayın cinsel olduğu kanısına götürdü ve tabii ki çocukça davranışlarını da göz önüne alırsak.
O seu uso da palavra "horrível" levou-me a acreditar que o assunto era sexual, dada a sua imaturidade óbvia.
Sanırım bir seks zindanı bulduk.
Parece que encontramos uma masmorra sexual.
Cinsel obje olarak görmediğin biriyle.
Alguém que não é visto como objeto sexual.
Boyle seks oyunlarını geliştirmeye çalışmana bayılıyorum.
Boyle, adoro que estejas a tentar melhorar o teu jogo sexual.
Cinsel saldırı kontrolü yaptın mı?
Recolheste provas de agressão sexual?
Evet, kanıtlar cinsel aktiviteyi gösteriyor.
Sim, há provas de actividade sexual recente.
- Cinsel taciz seminerini kaçırdın mı?
Perdeste o seminário sobre assédio sexual?
Vatandaşlık hakları ve cinsel devrimin olmadığı bir dünya hayal etmek zor.
É difícil imaginar um mundo sem direitos civis, uma revolução sexual.
Brubaker'in cinsel eğilimini biliyor muyuz?
Sabemos a orientação sexual do Brubaker?
Sapkın veya hastalıklı olarak algıladığı her hareketi hedef alıyor olabilir.
Pode ter como alvo qualquer comportamento sexual que ele entenda como anormal ou prejudicial.
Son zamanlarda cinsel saldırılarda bulunulan kurbanlara bakın özellikle de, eğer sanık varlıklı veya bağlantılı diye dava açılmamışsa.
Olhem atentamente para as vítimas recentes de abuso sexual onde as acusações foram arquivadas porque o acusado era rico ou bem relacionado.
Yaşadığınız cinsel aktivite fazla coşkulu muydu?
A actividade sexual foi muito vigorosa?
Bu adam da Rodney Tanner olmalı pedofili seks suçlusu, pisliğin teki hala Chino hapishanesinde kalıyor.
Esse seria Rodney Tanner, pedófilo, criminoso sexual, uma pessoa completamente nojenta, actualmente a residir na prisão estadual de Chino.
Cinsel saldırı kanıtı yoktu.
Não havia evidências de agressão sexual.
Seks ticareti konusunda çekici ve hoş bir hikayenin kokusunua alan gazetecilerimiz var.
Os jornalistas andam a bisbilhotar uma notícia excitante de tráfico sexual.
Pekâlâ, bu davayı kazanacağım ve bu korkunç cinsel ilişkim tarihin tozlu raflarında yerini alacak.
Vou ganhar este caso e podemos esquecer de vez a minha terrível experiência sexual. Não sei, Jake.
Yani... Cinsel istismar, kötü niyetli plan suçuna düşürülmüş. Ve gasp da hırsızlığa düşürülmüş.
Agressão sexual passa para atentado ao pudor e assalto à mão armada para roubo.
Grady'nin ilk tutuklanması cinsel istismardan.
A detenção mais antiga do Grady foi por agressão sexual.
Ben bir seks terapistiyim.
Sou terapeuta sexual.
Cinsel saldırı var mı?
- Abuso sexual?
Birlikte düşünülürse, cinsel saldırıya işaret ediyor.
- Juntos, indicam abuso sexual.
Cinsel saldırı sırasında.
Durante uma agressão sexual.
Min-Yung'a asılan olmuş Walford da kayıtlı bir seks suçlusu.
Min-Yung foi atacada, Walford tem ficha por agressão sexual.
Kayıtlı bir seks suçlususun, Jeremy.
É um agressor sexual registado, Jeremy.
Ona karşı açılmış bir cinsel taciz davası yok muydu?
Não houve um processo judicial por assédio sexual contra ele?
Bu, Everett Tatum aleyhine cinsel taciz suçlamasıyla açılan...
Esta é a queixa de uma empregada contra o Tatum por assédio sexual.
Kültürel rölativizm bir parça cinsiyet farklılığı iddiası mıdır yoksa bu davaya son verecek olan bir itiraf ile eşdeğer midir?
O relativismo cultural é uma medida para uma alegação de discriminação sexual, ou é equivalente a um reconhecimento que devia encerrar estes... Procedimentos?
Cinsel gücümüze sahip olmak hiç güvenli değildir.
- Não é seguro aceitar o poder sexual.
- Cinsel aktiviteden sonra.
- Depois da actividade sexual.