Siz miydiniz translate Portuguese
520 parallel translation
- Siz miydiniz bayan?
- É a Miss.
- Taksi isteyen siz miydiniz?
- Você pediu o táxi?
Oh, siz miydiniz efendim?
- Que tal a mão?
31 Temmuz günü Caine gemisinin nöbetçi subayı siz miydiniz?
O senhor era o oficial no convés do DMS Caine a 31 de Julho?
Az önce kapıyı çalan siz miydiniz?
Foi a senhora que tocou agora?
- Siz miydiniz Bay Haven? - Merhaba Mac.
É o senhor, Sr. Haven.
Bayan Whitcomb, beni tanımak için can atan siz miydiniz?
Diga-me, Srta. Whitcomb, estava mesmo ansiosa para me conhecer?
Bayan Masterson, beni tanımak için can atan siz miydiniz?
Srta. Masterson, estava ansiosa para me conhecer?
Dr. Lacey'ye telefon eden siz miydiniz, değil miydiniz? Ona Bayan Mannerheim'in odasına girdiğiniz ve onu ölü bulduğunuzu siz söylemediniz mi?
Ligou ou não ao Dr. Lacey dizendo que tinha entrado no quarto da Sra. Mannerheim e a encontrou morta?
Siz miydiniz?
É o senhor?
Siz miydiniz!
É o senhor...
Ateşi yakan siz miydiniz?
Foi você que fez a fogueira?
Bugün vardiyasını değiştirmek isteyen siz miydiniz?
É você quem pediu hoje trocar seu turno?
Siz miydiniz Komiser?
É o Sr. Inspector...
- Siz miydiniz, Başçavuşum?
- Fui eu! Fui eu! Ah, foi o meu Sargento-Ajudante!
Siz miydiniz Bay Pollock?
Oh, é o senhor, sr. Pollock.
Affedersiniz efendim. Yemek yememiş olan polis siz miydiniz?
Desculpe, o senhor é o polícia que não comeu?
Siz miydiniz, Bayan Levi.
Oh, é você, Sra. Levi.
Bay Bouglione ile görüşmek isteyen siz miydiniz?
Você é o italiano que pediu para ver o senhor Bouglione?
Siz miydiniz.
Heh... são vocês.
- Gelmeyeceğimi söyleyen siz miydiniz?
- Foi você que disse que eu não apareceria?
Bana seslenen siz miydiniz?
Era você que estava me chamando, lá fora?
Siz sabırlı olabilir miydiniz?
Você teria paciência?
Siz maça gitmeyecek miydiniz?
Não vão para o ginásio jogar, rapazes?
Ah, anlıyorum. Peki o zaman siz daha gelmemiş miydiniz?
E você veio quando?
Siz de istemez miydiniz efendim?
O senhor gostaria, não?
Siz ikiniz akşam yemeği yemiş miydiniz?
Bom, vocês já jantaram?
- Siz onun gözleri değil miydiniz?
- Não era os olhos dele? Era, claro.
Siz gitmez miydiniz?
Se fosse a sua, não quereria ir?
Siz miydiniz Madam Loubet?
É você, Madame Loubet.
Philippe de Valmorin'ı hiç tanımıyorsunuz... siz Lenore'miydiniz?
Não conheces-te bem Philippe de Valmorin. Conheces-te, Lenore?
Siz giyinmeyecek miydiniz?
Nâo estava a pensar vestir-se?
- Siz de şüphelenmiş miydiniz?
- Já suspeitava?
- Siz etmez miydiniz -
- Bom, você não a odiaria se...?
Siz öldürülen Bayan Emily French'in dostu ve hizmetçisi miydiniz?
Era acompanhante-governanta da falecida Sra. Emily French?
Oh, Bay Stanton, zamandan kazamak için ben soru sormayı sürdürürken, siz şu düğmeyi mendilin üzerine diker miydiniz?
Oh, S.r Stanton, para adiantar, enquanto preencho o questionário, poderia, por gentileza, costurar o botão no lenço?
Siz burada değil miydiniz?
Você não esteve aqui?
Memur bey, siz de böyle bir gün geçirmiş miydiniz?
Sr Agente, Alguma vez teve um daqueles dias?
Siz sabah dönmeyecek miydiniz?
Caramba! Não diziam que só vinha amanhã?
- Sinemaya gitmeyecek miydiniz siz?
Não havia dito que iam ao cinema?
Bayan. Benden önce siz girmek ister miydiniz?
Quer entrar antes de mim?
Makyaj odasından çıktığında siz sahnede miydiniz?
O senhor disse que estava em palco quando ele saiu dos camarins?
- Siz değil miydiniz?
- Vocês não eram?
Şapelin pencereleri için de öyleydim, siz değil miydiniz?
Também falei sério sobre as janelas da capela, você também?
Siz kendiniz ayrı dünyaIara ait oIduğumuzu söyIememiş miydiniz?
Não pertencemos ao mesmo mundo. Entre nós, haverá sempre... isso... pronto!
Siz miydiniz?
Bem, vejamos...
Siz, şampiyon değil miydiniz?
Não é campeão de alguma coisa?
Albay, siz miydiniz?
Ah, Coronel, é o senhor.
Bunlar olurken siz hapishanede miydiniz?
Enquanto isso acontecia, você estava na prisão?
Siz evli miydiniz? - Beni terketti.
- Não sabia que você foi casado.
- Neden? Onun biraz dengesiz olduğunu söyleyen siz değil miydiniz?
- Não o acha desequilibrado, Dra.?