Snack translate Portuguese
354 parallel translation
Öğle... Snack bar da öğle yemeği.
Ao meio-dia... almoço no bar.
Suluk, sulak, sunak.
Snick, snack, snorum!
Monty Python's Flying Circus yayını canlı olarak Grillomat Snack Bar'dan yapılıyor.
Hoje, o Monty Python's Flying Circus chega-vos em directo do Grillomat snack Bar, em Paignton.
Paignton'da, Grillomat Snack Bar'daki canlı yayından merhaba.
Olá, estamos em directo do Grillomat Snack Bar, em Paignton.
Akşamki olay, açıklayabildiğimiz kadarıyla karantinadaki bir açık yüzünden oldu.
O caso no "snack-bar" podemos explicar, como uma falha na quarentena.
Eski bir katil, havaalanında bir büfesi var.
Era dos homicídios. Abriu um snack no aeroporto que tem cá uns hamburgers!
Bir büfede oturmuş düşünüyordum,
Então, lá estava eu, sentado naquele snack-bar, pensando...
Bir büfeydi, ben de acıkmıştım.
Bem, aquilo é um snack-bar e eu estava com fome.
Tekrar Merhaba, sizi wahu manyakları, ben Harry Doyle Bir başka Tippie snack programına daha hoşgeldiniz.
Olá, novamente. Daqui Harry Doyle, em mais uma edição de "Teepee Talk".
Çeteci zorbalar onu, kanı boşalana kadar bir küvette bıraktı... ve o can çekişirken bütün kasaları boşaltıp... paralarla birlikte kaçtılar.
Os criminosos deixaram-na a morrer numa poça de sangue enquanto se serviram do conteúdo de uma caixa registadora dentro do snack-bar.
Trenin önüne itilir, zehirli ilaç içer markette vuruluruz.
Empurram-nos para a frente do comboio, ingerimos aspirina venenosa somos assassinados por doidos em snack bares.
Sağlığının bozulmasının sebebi... -... benim snack ikramlarım olabilir mi?
Será que foram os meus petiscos que deram cabo da saúde dele?
Büfede sundae yiyordu.
Estava no snack bar a comer um sundae.
Maçta mı? Evet. Büfede sundae yiyordun.
Estavas no snack-bar, a comer um sundae.
Sabah çikolatam nerede?
Onde está o meu Snack Pack?
Çikolata yemeye ihtiyacın yok.
Não precisas do Snack Pack.
Sabahları çikolata yemeyi sevdiğimi biliyorsun.
Sabes que gosto de Snack Pack.
Senin çikolatan benim sanıyordum.
Pensei que fosse eu o teu Snack Pack.
Bahse varım o yediğin çok iyidir.
Aposto que esse Snack Pack é bem bom.
Beslenme paketi!
Snack Pack.
'Tüm personel. Personel treni dördüncü peronda.'
A todo o pessoal, o comboio com snack-bar está na plataforma 4.
Muhtemelen çikolatanda pireler geziyordur.
Deve haver pulgas a rastejar por este teu snack bar ambulante.
Paraya ihtiyacımız vardı. Biz de Warren caddesinde iş yaparak bu ihtiyacımızı giderebileceğimizi düşündük.
Pensámos que seria fácil prostituir-nos na Warren Avenue à porta do Snack-N-Shop.
Ve buna abur cubur deniyor.
E isto chama-se comida snack.
- Abur cubur mu?
- Comida snack?
Sana Snack Pack'imi verdim!
Dei-te o meu lanche!
Pekala. Bilgin olsun, Snack Time cipsi yemek üzereydim.
Para tua informação, estava quase a comer uma batata da Snack Time.
Snack Time dost olmayan balinaya yani...
A Snack Time é dona dos Atuns'Capitão Peg-Leg'... que não é... digam todos...
Stanton ve Essex'teki restoranda geceyarısı buluşalım.
Espero-a no snack da Stanton, à meia-noite.
Albany'nin 30 mil kadar güneyinde 17. karayolunda bir restorandayım.
Onde está? Num snack na Estrada 17, a 50 km sul de Albany.
Teşekkür ederim, tabi ki, neden olmasın. Bardaki sırada bir saat geçti sanki.
Agradeço, a bicha no snack-bar deve estar para uma hora.
Brooklyn'de şarküterisi var.
É dono de um snack bar em Brooklyn.
Hakkımı istiyorum ve düdüğe basıyorum.
Eu peço por um snack e aperto a corneta.
Hayir, demek istedigin bu bir " Blue Cross, Blue Shield... degil.
Eu tenho que ser eu? Não, o que eu estou a dizer é que isto não é Blue Cross, Blue Shield... é um snack energético.
- Büfeden bir şey ister misin?
- Queres alguma coisa do snack-bar?
Daha iyi bir kafeteryada yemek yiyebilmek için bu köklü şirketi satacaklar.
E vão vender esta tradição de palavras para poderem comer num melhor snack-bar.
Düşünün, tam teşekküllü büfemizde bir dondurma külahını paylaşan bir aile.
É uma família a partilhar um gelado de cone no nosso completo snack-bar.
- Loretta'nın annesini canı abur cubur çekmiş, biz de ona köpek maması aldık.
A mãe da Loretta teve um desejo ardente por um snack então tivemos que lhe vir comprar "Pedigree Pal".
Alın biraz abur cubur yiyin.
Vocês podem ficar com um Snack Pack.
Scooby Snack karşılığında yapar mısın? Tabii.
Fazes isto em troca de um Scooby Snack?
Scooby Snack?
Vai um Scooby Snack?
Bir Scooby Snack yiyeceğim ve dostumu kurtaracağım.
Vou comer um Scooby Snack e vou salvar o meu melhor amigo.
Bir Scooby Snack daha ister misin?
Queres mais um Scooby Snack?
Dolgu krema ve aperatif kek?
O recheio cremoso e o snack?
Atıştırıyor musun?
Um pequeno snack?
Ay ışığında leziz bir çikolata.
Mas que adorável snack ao luar.
Lokanta kapandığı için hatırlıyor.
4 da manhã. Ela lembra-se porque o snack-bar estava a fechar.
Bir sinema, bir lokanta ve bir Internet kafe.
Num cinema, num snack-bar e num cybercafé.
Güney girişi, olumsuz.
Snack bar, negativo.
Çünkü o çok harika... bir reklamcı, spor fanatiği... bahis delisi. Ama en önemlisi... muhteşem bir şarkıcı. Şimdi özel bir müzik... ziyafeti hazırladı.
Porque ele é um talentoso executivo publicitário, um fã conhecedor de desporto e um entusiasta dos aumentos mas mais impressionante, ele é um excelente cantor, e ele preparou um pequeno snack musical para a sua nova amiga especial,
Bir tür bar çereziyle biyolojik benzerlikler göstermek...
Sendo biologicamente semelhante a um snack de tasco.