English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Snake

Snake translate Portuguese

554 parallel translation
- Snake River'ı hatırlıyırsundur, Bill.
Lembra aquela vez en Río Snail?
Bannock ve Snake'lerin de aynı renkleri kullandığını gördüm.
Já vi setas dos Bannocks e dos Snakes assim.
Snake'te Martinsen ile birlikteydim.
Com o Martinson a subir o Rio Snake.
- Snake River'dan geldiğinizi söylediler.
- Disseram-me que é de Snake River.
Kaybettin. - Harika.
- "Snake eyes." Perdeste.
bürosundaki yılını dışarı çıkardığım kadın... bana bu elbiseyi verdi.
Da mulher da agência Snake Flats. Despiu-me logo, meteu-me dentro da banheira e arranjou-me este vestido.
Yılan nehri.
Rio Snake.
Elini sar, sonra buradan gidelim.
Temos que alcançar o Tod, em Snake's Crossing.
İşte beyler, bu Yürüyen Yılan.
Rapaze, este é o Snake Walker.
Onlara işini anlat, Yılan.
Conta-lhes o que fazes, Snake.
YlLAN KUYRUĞU BANKASl YALNlZ TESLİMATLAR
BANCO DE SNAKE'S END SÓ ENTREGAS
Yılan Kuyruğu'na bir bilet.
Um bilhete para Snake's End.
Bu yeter, Yılan Kuyruğu'na bir bilet.
Com certeza, um bilhete para Snake's End.
Yılan Kuyruğu'nda seni karşılayacak birini bulacağım.
Mandarei alguém ao teu encontro em Snake's End.
Snake gölünü geçemezsiniz!
Não passas sequer do Rio Snake!
Bana Snake de.
Chama-me Serpente.
Ne Hartford Zirvesi kalır ne de Snake Plissken.
Não haverá Cimeira em Hartford. E não haverá mais Serpente Plissken.
Hey! Sen Snake Plissken'sın, değil mi?
Hey, és o Serpente Plissken, não és?
Hey! Aşağıda dolaşmak istemezsin, Snake.
Hey, tu não queiras ir aí para baixo, Serpente.
Wow, Snake Plissken.
Serpente Plissken.
Burada bir silahla ne yapıyorsun, Snake?
Que fazes aqui com uma arma, Serpente?
Beni de götür, Snake.
Leva-me contigo, Serpente.
Kötü bir mahalle, Snake!
Mau bairro, Serpente.
Hey, Snake, ne zaman içeri girdin?
Quando entraste, Serpente?
Ohhh, Snake Plissken taksimde.
Serpente Plissken no meu táxi.
Hey, sıkı dur, Snake.
Hey, agarra-te aí, Serpente.
- Hey, orada ne yapıyordun, Snake?
- Que andavas a fazer lá atrás, Serpente?
Ama sen istisnasın, Snake.
Mas tu és um caso especial, Serpente.
- Hayır, bu Snake!
- Não, é o Serpente!
Snake Plissken.
Serpente Plissken.
Hey, mekan hakkında ne düşünüyorsun, Snake?
Lembras-te deste local, Serpente?
Snake?
Serpente?
Bana Snake Plissken'ı tanıdığını hiç söylemedin, Brain.
Nunca me disseste que conhecias o Serpente Plissken, Miolos.
- Yemin ederim, Snake, bilmiyorum.
- Juro por Deus que não sei.
Ne görüş ama, Snake!
Que espectáculo, Serpente!
Evet, artık Snake'leyiz.
Mas agora vamos com o Serpente.
Snake Plissken, Duke.
Serpente Plissken, Duque.
Snake Plissken.
Serpente Plissken...
Kıpırdama, Snake.
Não te mexas, Serpente.
Snake! Snake!
Serpente!
Snake!
Serpente!
- Dinle, Snake, yemin ederim öldüğünü sanmıştım.
- Ouve, Serpente, pensei que tinhas morrido.
- Nasıl okunacağını ben biliyorum, Snake.
- Sou o único que sabe ler isso...
Yemin ederim, Snake, yerini biliyorum.
Juro, sei onde está.
Anlaşman sona erdi, Snake.
Este teu negócio acabou, Serpente.
Yavaş! - Bas gaza, Snake!
- Dá-lhe, Serpente!
Biraz yavaşlamalısın, Snake.
Tens de abrandar um pouco, Serpente.
- Sanırım ileride üç mayın var, Snake.
- Acho que há 3 minas à frente.
Arabamı çok zorluyorsun, Snake.
Estás a puxar demasiado, Serpente.
Beni öldürecek misin, Snake?
Vais-me matar agora, Serpente?
Tamam, Snake.
Não há crise, Serpente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]