Soirée translate Portuguese
38 parallel translation
Ancak yarın dinlenme günü. Paul arkadaşlarını ufak bir partiye davet etti.
Paul convidou alguns amigos para um pequeno "soirée", como ele mesmo diz.
Gecemizi unutma bu arada.
Não te esqueceste da nossa soirée, esta noite?
Elbette, bu gece ceketimi değiştireceğim, bu kibar ekabirlilerin akşam yemeğinden önce.
Mas eu já tencionava mudar de casaco para a elegante soirée.
Arkadaşı Wyatt'ın evinde bir suare ayarladım.
Organizei uma soirée em casa do Wyatt.
- Suare.
- Soirée.
Küçük bir parti, bir gecelik eğlence.
Fazemos uma festa, uma soirée.
Mösyö Hardman'ın gece matinesinde olup da aynı zamanda bahsettiğiniz akşam yemeğinde ve iki tane daha mücevher soygununda bulunan kişi kimdi?
Quem estava nesse jantar que também estava na soirée de Monsieur Hardman e em mais duas ocasiões onde também foram roubadas jóias?
Bu yemekte kimler vardı? yani Mösyö Hardman'ın akşam partisinde kimler vardı? diğer soru ise kimin çaldığı?
Quem estava nesse jantar que também estava na soirée de Monsieur Hardman e em mais duas ocasiões onde também foram roubadas jóias?
Beni bu akşam için davet ettirdiğini duydum.
Disseram-me que me enviaste um convite para esta soirée.
- La Soirée.
- La Soirée.
- Beni hiç La Soirée'ye götürmedin.
- Nunca me levaste ao La Soirée.
- Dün geceki parti harikaydı.
- Foi uma grande soirée.
Bu akşamki partide o lambayı kullanmak istiyormuş.
Ela está desesperada por tê-lo para uma soirée na casa dela, hoje. Lindo.
Moi, j'aurais pu jamais oubliee une soiree pareille.
Eu jamais conseguiria esquecer uma soirée como aquela.
Ve şerefine bir parti veriliyor. - Ve eşim bile yok.
E vai haver uma grande soirée em tua honra.
- Her şey gitti.
- Mas vamos dar uma soirée.
Karım ve ben partiye katıldığımız için memnunuz.
A minha esposa e eu temos imenso prazer em participar nesta soirée.
unutun bunları kızlar öyle görünüyorki benim işçi bayramım sizin için son bir fırsat olacak.
Acordem, raparigas. Parece que a minha soirée do Dia do Trabalhador vai ser a vossa última oportunidade de foder uma fatia de tarde de cu.
Bu gece benim evimde küçük bir suare var.
Vai haver uma pequena soirée na minha casa hoje à noite.
Jenny'nin sofistike bir suareyi gençlik hırsına çevirdiğine inanamıyorum.
- Que nojo! Não posso acreditar que a Jenny transformou uma sofisticada soirée numa festa juvenil.
Sen onun Scrabble ve ucuz yemek partisini sofistike bir suareye çevirdin.
Bem, tu transformaste uma festa de família numa soirée, por isso...
Bir toplantı var.
Há uma soirée.
Ne toplantısı?
Uma soirée?
Bir akşam partisine ne dersiniz?
Que dizem a uma pequena soirée?
Burada muhteşem bir suare düzenliyorsun.
E que soirée incrível este.
Tanrım! Akşama parti var!
Valha-me Deus, a soirée.
Lydia bir hayır kuruluşu partisini bu akşam için planladı.
A Lydia planeou uma soirée de solidariedade para amanhã à noite.
Bir Afgan mağarasında geçirdiğim kısa zaman sonrasında parti hayatıma veda ettim.
Após uma breve soirée numa gruta afegã, deixei-me de festas.
"Des Soirees Köşkü.".
- A casa Soirée.
Şu partiye başlamadan önce seninle biraz konuşalım.
Antes de começar esta soiree, Preciso de falar um bocado contigo.
- Kendi özel suaremiz gibi.
- Era tipo a nossa soiree privada.
Gelip sana akşamki partim için davetiye bırakmak istedim.
Pensei em deixar um convite para a minha soirée.
Ben "suare" demeyi tercih ederim.
Eu prefiro "soiree".
Serena, Bir Waldorf suaresi olduğunda sosyal takvimde başka şey olmaz. Blair, planım Dan.
Serena, quando há um "soiree" Waldorf, não há mais nada no calendário social.
Başka planın yok, Bu akşam suareye geliyorsun..
Tu não tens planos. Vens ao "soiree".
Bu çok hoş bir toplantıydı Katie.
Katie, o soiree está fantástico.
Bu gece kendimize özel bir parti vereceğiz beyler.
Estamos numa pequena soiree hoje, amigos.
Kızıl Midilli'de ve devam eden suarede harika bir gün.
É um belo dia no Red Pony e no Continual Soiree.