Solunum translate Portuguese
1,451 parallel translation
Solunum yavaşladığı için beyin vücudun ölmekte olduğunu düşünüp uyandırmak için elektrik sinyalleri gönderir.
A respiração baixa e o cérebro interpreta isto como se o corpo estivesse a morrer, - Envia um impulso para o acordar.
Cerrahi solunum destek kiti nerede?
O kit respiratório? A chegar.
Bir solunum krizini tetikleyecek genetik veya çevresel bir etken olup olmadığını öğrenmemiz gerekiyor.
Temos de saber se há alguma causa genética ou ambiental que causou uma resposta inflamatória.
Yakında yürüyemeyecek. Tamamen kör olacak ve solunum merkezi işlevini yitirecek.
Em breve, não andará, não verá permanentemente e o centro respiratório falhará.
Solunum durmuş. Entübasyon yapıldı.
Paragem respiratória, intubada.
Üst solunum enfeksiyonun düşük seviyede... ama beyaz hücre sayın aşama 3'de.
Os valores da urina estão baixos mas... os teus glóbulos brancos estão a três.
Evet, Bay Tanaka nefes almakta zorluk çekiyor ve solunum yolu açılması gerekiyor.
Vamos lá então. Mr Tenaka está com falta de ar e precisa de ser entubado.
Dr. Casey, birçok kişiye yardım ettiğinizi biliyorum, benim de solunum yolu açmakla ilgili bir sorunum var.
Eu sei que ajudou muitas pessoas e eu tenho este problema na intubação...
Artık solunum yolu açamıyorum.
Já não consigo intubar pacientes.
Solunum yolu açarken....
OK. É a intubação, já não consigo intubar pacientes.
- Solunum cihazından çıkmış. - Kim?
- Já não está ligado ao ventilador.
Solunum sistemini mahvediyor.
Dá cabo do aparelho respiratório.
O ani ve tam bir solunum azlığından gitti.
Sofreu uma paragem respiratória.
Chick amcan gibi seni de solunum cihazına mı bağlasınlar istiyorsun?
Quer acabar numa máquina de respirar como o seu tio Chick?
Su şebekesi, solunum yoluyla alınan bir maddeyi dağıtmayı sağlayamaz.
A rede de água não ajudará a disseminar um inalante.
Solunum.
"Respiratório".
Solunum makinesini reddediyor.
Ele resiste ao ventilador.
- Bu solunum askısı.
- É o aparelho de mergulho dele.
Hem de suni solunum cihazından.
Tudo graças ao seu pulmão de aço.
Ve bu da Richard. Üç haftadan beri solunum cihazına bağlı. Ama gün geçtikçe iyileşiyor.
Esse é Richard, está no respirador há 3 semanas, mas melhorando a cada dia.
Taşınabilir solunum cihazı bakıyor.
Matt foi ao porão procurar um inalador portátil.
Şimdi, Bay Naylor,... size sormam gerek, gayri resmi olarak, sigara içmenin zamanla,... akciğer kanseri ve amfizem gibi diğer solunum yolları hastalıklarına yol açtığına inanıyor musunuz?
Sr. Naylor, Devo perguntar-lhe, formalmente, se acredita que o acto de fumar, continuamente, pode levar ao cancro do pulmão e outras enfermidades respiratórias como o enfisema?
Kalp atışı, solunum, refleksler... Tümü ortalamanın üstünde.
Ritmo cardíaco, respiração, reflexos... tudo acima da média.
Tabii tüm solunum yolundaki mukoza da.
E em todo o tracto respiratório também.
Midenin genişlemesinden dolayı ciğerlerin mekanik olarak sıkışmasıyla... solunum yetersizliği.
Asfixia resultante da compressão dos pulmões por ditalação estomacal.
- Solunum durması.
- Asfixia.
Sanırım alkolle ve uyuşturucuyla birleşince akciğerleri söndürdü. Neticede, hepsi de solunum yetersizliğinden öldüler.
Creio que a mistura de álcool com a droga lhes foi diminuindo o ritmo respiratório.
Solunum güçlüğü çekmemiş Horatio.
Ela não esteve a lutar apenas por oxigénio, Horatio.
Olay yerine vardığımızda kalp ve solunum durmuştu.
Estava com paragem completa à chegada.
Elinizde ne var? Solunum yetmezliği.
Paragem respiratória.
- Solunum yetmezliği çekmişler.
Deixaram de respirar.
- Solunum, burun yoluyla.
- Inalado através do nariz.
Solunum kası tetanik kasılmaya maruz kalmış.
Os músculos respiratórios sofreram uma contracção tetânica.
Kalp masajı ve suni solunum hakkında gerçekleri hiç anlatmazlar. Hastanenin dışında iken, yalnıza % 7'lik bir etkisi vardır.
Nunca lhe disseram os factos reais acerca da Reanimação Cardio Vascular ( RCV )... que fora do hospital, apenas é eficaz em 7 % dos casos.
- Üst solunum yolu enfeksiyonu var, menenjit değil.
- Saudável? - Tem uma IRA, sem meningismo.
- Tamamen kapalı. Solunum yok.
Vamos diminuir a diferença, respiração artificial.
Tamam. Solunum düzeliyor. Geri dönüyor.
Ok, a respiração está estabilizada, ela está voltando.
Beş kat aşağı düşmüş ve solunum sesi düzgün.
Caiu de cinco andares e a respiração está normal.
- Sağ tarafta solunum yok.
- Não respira. - O pulmão colapsou.
Solunum sesleri eşit.
A respiração está igual.
ameliyattan önce solunum tüpümü çıkarmanın mantıklı olduğundan emin misiniz?
Certifica-te que retiram o tubo de respiração da minha garganta logo após a cirurgia desta vez, sim?
Elle solunum başlıyor.
Iniciar respiração manual.
Akciğerlerinde sıvı toplanması var, dakikada 50 kez nefes alıyor bir an önce entübe edilip, solunum cihazına bağlanmalı.
Tem líquido nos pulmões, respiração a 50 %... Precisa de ser intubado e de um respirador.
Solunum yetmezliği.
Dificuldade respiratória.
Solunum durdu. Acil durum sinyali verin!
Paragem respiratória, dê o alerta!
- Solunum yolunda.
- A respiração dele...
Hastalara solunum yolu açamı... İşte Turk, gitmem gerek.
Está ali o Turk, tenho de ir.
Solunum yolunun hemen açılması lazım.
Ele precisa de ser intubado, agora!
ÖIüm sebebi solunum yetersizliği.
A causa da morte foi falha respiratória.
- Solunum sıkıntısı sendromlarında kullanılır.
- É típico do SDR.
Solunum cihazımız yok.
- Não temos respirador.